Kategoriler
İ SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük İ Sayfa 18

ikilemek * Bir şeyin sayısını ikiye çıkarmak.
* Tekrarlamak, yinelemek.
* Tarlayı iki kez sürmek.
ikilenme * İkilenmek işi.
ikilenmek * İkilemek işi yapılmak.
ikileşme * İkileşmek işi.
ikileşmek * Sayısı ikiye çıkmak.
ikiletme * İkiletmek işi.
ikiletmek * İkilemek işini yaptırmak.
ikili * İki parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden iki tane bulunan.
* İskambil, domino gibi oyunlarda iki işareti bulunan (kâğıt veya pul).
* İki yan arasında yapılmış.
* İki çalgıveya iki ses için düzenlenmişmüzik parçası, duo.
* İki kişiden oluşmuştopluluk.
* At yarışlarında aynıkoşunun birincisi ile ikincisini tahmin ederek oynanan veya alınan bilet.
ikili çatı * İki görevde de kullanılabilen çatı; alınmak, toplanmak, sanılmak sözlerinin hem dönüşlü, hem de edilgen
çatı olarak kullanılması gibi.
ikili kök * Hem isim kökü, hem fiil kökü gibi kullanılan kök.
ikili oynamak * karşı olan yanlardan hem birini hem öbürünü destekler görünmek.
* at yarışlarında birinci ile ikinciyi tahmin edip para yatırmak.
ikili ünlü * Hecede yan yana bulunan iki ünlü, diftong.
ikili yatak * İki kişinin yatabileceği tek parça yatak.
ikilik * İkisi bir arada, iki taneden oluşmuş, iki tane alabilen.
* Görüşveya düşünce için, ikiye bölünmüşolma durumu.
* İki değişik kullanımıveya uygulaması olma durumu.
* Birlik notanın ikide biri uzunluğunda nota.
* İki kuruşluk gümüşakçe.
ikinci * İki sayısının sıra sıfatı.
* Sırada önem bakımından birinciden sonra gelen.
* Yeni, bir başka.
* Birinciden sonra gelen kimse veya nesne.
* Değer ve kalitece birinciden sonra gelen.
ikinci çağ * Yeryüzünün yaklaşık yüz elli milyon yıllık çağı, mezozoik.
ikinci ferik * Tümgeneral.
ikinci gelmek * bir yarışmada birinciden sonraki dereceyi almak.
ikinci yarı * Futbolda iki dönemden son olanı.
ikinci zaman * İlk zaman olan paleozoyik ile üçüncü zaman arasındaki jeoloji ile zaman birimi, mezozoyik.
ikinci zar * Bitkilerde tohumu örten zarların dıştan ikincisi.
ikincil * Sırada önem bakımından ikinci derecede olan, tali, sekunder.
ikincil grup * Birbirleriyle ilişkileri şahsî olmayan, resmî ilişkilere dayanan etkileşmelerle ilişki içine giren ikiden fazla
insanın oluşturduğu topluluk.
ikincilik * İkinci olma durumu veya derecesi.
ikindi * Öğle ile akşam arasındaki süre.
* İkindi vakti kılınan namaz.
ikindi ezanı * İkindi namazına çağrı için okunan ezan.
ikindi namazı * İkindi süresi içinde kılınması gereken namaz, ikindi.
ikindi vakti * İkindi için belirlenen süre.
ikindi zamanı * Bkz. ikindi vakti.
ikindiden sonra dükkân açmak * bir işe başlamakta geç kalmak.
ikindiüstü * İkindiye doğru.
ikindiüzeri * Bkz. ikindiüstü.
ikindiyin * İkindi vaktinde.
ikircik * İşkil.
* Kararsızlık, tereddüt.
ikirciklenme * İkirciklenmek işi.
ikirciklenmek * İşkillenmek.
* Kararsız olmak.
ikircikli * İşkilli.
* Kararsız, mütereddit.
ikirciklik * İkircikli olma durumu, tereddüt.
ikircil * İki anlama da gelen ve iki türlü yorumlanabilecek nitelikte olan.
ikircim * İkircik.
ikircimli * İkircikli.
ikircimlik * İkirciklik.
ikisi bir kapıya çıkmak * aynısonuca varmak, aynısonucu doğurmak.
ikisini bir kazana koysalar kaynamazlar * aralarındaki anlaşmazlık o kadar büyüktür ki onlarıuzlaştırma çaresi bulunamaz.
ikişer * İki sayısının üleştirme sıfatı, her defasında ikisi bir arada olan, her birine iki.
ikişer ikişer * Her defasında ikisi bir arada olarak.
ikişer olmak * ikişer ikişer sıraya dizilmek.
ikiyüzlü * Özü sözü bir olmayan, riyakâr, müraî.
* İki yanıda kullanılabilen.
ikiyüzlülük * İkiyüzlü olma durumu, riyakârlık, müraîlik.
* İki yüzlü olma durumu.
ikiz * Bir doğumda dünyaya gelen iki (kardeş).
* Aynıçiçekte oluşmuş birbirine yapışık iki meyve.
* Birbirine tamamen benzeyen, eş.

Bir yanıt yazın