Kategoriler
İ SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük İ Sayfa 25

ilkelce * İlkel (bir biçimde).
ilkelciler * İlkelcilik yanlısı olan sanatçılar.
ilkelcilik * Avrupa sanatının çağımıza kadar geçirdiği gelişmelerden habersiz görünen, ilkel ulusların sağlam, kaba, saf,
yalın biçimli sanatını benimseyen görüş, primitivizm.
* İlkellik özlemini ileri süren düşünce akımlarının genel adı, primitivizm.
ilkeleşme * İlkeleşmek işi.
ilkeleşmek * İlke durumuna gelmek.
ilkelleşme * İlkelleşmek işi.
ilkelleşmek * İlkel bir durum almak veya ilkel bir duruma gelmek.
ilkelleştirme * İlkelleştirmek işi veya durumu.
ilkelleştirmek * İlkel duruma getirmek.
ilkellik * İlkel olma durumu, iptidaîlik.
ilkesel * İlke ile ilgili.
ilkgüz * Eylül ayı.
ilkin * Başta, başlangıçta, önce, iptida.
ilkokul * Zorunlu öğrenim çağındaki kız ve erkek çocuklarının temel eğitim ve öğretimini sağlamak için devletçe
açılan veya açılmasına izin verilen beşyıllık okul.
ilköğrenim * İlköğretim.
ilköğretim * Birkaç öğretim basamağından oluşan örgün eğitim sisteminin, okuma yazmayı, aritmetiği, iyi bir yurttaş
olmak için gerekli temel bilgi ve becerileri kazandıran sekiz yıllık ilk basamağı.
ilkten * İlk önce.
ilkyaz * İlkbahar, bahar.
illâ * İlle.
illâki * İlle.
illâllah * Usanç ve bezginlik anlatır.
illâllah demek * usanmak, bıkmak, bezmek.
illâllah etmek * usanmak, bıkmak.
ille * Ne olursa olsun, hangi şartta olursa olsun, her hâlde.
* Hele, özellikle.
* Yoksa, olmazsa.
ille velâkin * Gel gelelim, bununla birlikte.
illegal * Yasa dışı, yasaya aykırı.
illet * Hastalık.
* Hastalık derecesine varan alışkanlık.
* Bozukluk.
* Kızdıran, sinirlendiren şey veya kimse.
* Sebep.
illet etmek * sinirlendirmek, kızdırmak.
* sakatlamak.
illet olmak * çok sinirlenmek, çok kızmak.
illetine uğramak * hastalık derecesinde düşkün veya tutkun olmak.
illetli * Hastalığı olan.
* İkide bir aksaklık gösteren.
illî * Nedensel.
illiyet * Nedensellik.
illüstrasyon * Resimlerle süsleme.
* Kitap içindeki bir yazıyıaçıklayan veya süsleyen resim.
illüzyon * Yanılsama.
illüzyonist * Göz bağcı.
illüzyonizm * Göz bağcılık.
ilme * İlmek (II) işi.
ilmek * İlmik.
ilmek * Hafif bir düğüm yaparak bağlamak.
* Halıdokurken düğümleri bağlamak.
* Değmek, dokunmak.
ilmekleme * İlmeklemek işi.
ilmeklemek * İlmek durumuna getirmek.
ilmî * Bilimsel.
ilmî ahlâk * Töre bilimi.
ilmiahlâk * Bkz. ahlâk bilimi, etik.
ilmihâl * Din kurallarınıöğrenmek için yazılmışkitap.
ilmik * Çözülmesi kolay düğüm, eğreti düğüm.
ilmik atmak * ilmik yapmak.
ilmikleme * İlmiklemek işi.
ilmiklemek * Eğreti düğümle bağlamak.

Bir yanıt yazın