insicamsızlık | * İnsicamsız olma durumu. |
insiraf | * Bükün. |
insirafî | * Bükülgen (dil). |
insiyak | * İçgüdü, sevkıtabiî. |
insiyakî | * İçgüdülü, sevkıtabiî. |
instant coffee | * Bkz. hazır kahve. |
inşa | * Yapıkurma, yapıyapma, kurma. * (düz yazı, şiir) Kaleme alma, yazıya dökme. * Düz yazı, nesir. |
inşa etmek | * kurmak, yapmak. |
inşaat | * Yapı, yapı işleri. * Yapmak işi, yapım. |
inşaat çivisi | * Çapı2-7 mm, boyu 4-20 cm arasında değişen, başlıve tepesi tırtıllıçivi. |
inşaatçı | * Yapı işlerini yöneten teknik görevli. * Yapıustası. |
inşaatçılık | * İnşaat işleriyle uğraşma. |
inşallah | * Allah “Tanrıdilerse” anlamında dilek anlatır. |
inşallahla maşallahla | * çaba harcamadan, tevekkülle. |
inşat | * Şiir okuma, şiir söyleme. * Bir şiiri, bir edebiyat eserini topluluk önünde, yüksek sesle ve gerektiği biçimde okuma. |
inşat etmek | * bir şiiri, bir edebiyat eserini yüksek sesle okumak. |
inşirah | * İç açılması, gönül açılması, ferahlık. |
inşirah bulmak | * iç açılmak, ferahlamak. |
intaç | * Bir işi sonuçlandırma, sona erdirme, bitirme. |
intaç etmek | * sonuçlandırmak, bitirmek. |
intak | * Konuşturma söyletme. * Kişileştirilen varlıklara, hayalî yaratıklara söz söyletme sanatı, dillendirme. |
intan | * Mikroptan ileri gelen hastalık. * Kokuşma, kötü kokma. |
intanî | * Mikropla oluşan, mikroplu. |
intaniye | * Mikropla bulaşan hastalıklar. |
intaniyeci | * Mikroplu hastalıklar doktoru, uzmanı. |
integral | * Parçalardan oluşmuş bütün. * Türevi bilinen fonksiyon. |
integral denklemi | * Bir değişkenin bilinmeyen fonksiyonunu ve bu fonksiyonun bulunduğu belirli integrali birbirine bağlayan denklem. |
integral hesapları | * Sonsuz integrallerin bulunmasıve onların uygulanması ile ilgili yöntemleri kullanan matematik dalı. |
integrasyon | * Bilinen bir diferansiyelin denklemini çözme işlemi. * Bir diferansiyel denklemi çözme işlemi. |
integre | * Entegre. |
intelekt | * Entelekt. |
intelektüalizm | * Entelektüalizm. |
interferometre | * Girişimölçer. |
interferometri | * Girişim ölçme. |
interferon | * Hücrelerin virüslere karşı oluşturduklarıözel savunma maddesi. |
interkinez | * Çekirdeğin iki bölünme devresi arasındaki dinlenme durumu. |
interkoneksiyon | * Birçok elektrik şebekesi arasında bağlantıkurma. |
intermezzo | * Serbest bir biçimde yazılmışolan ve kendi kendine bir bütün oluşturan müzik eseri. |
-inti | * Bkz. -ıntı/ -nti. |
intiba | * İzlenim. |
intibah | * Uyanma, uyanış. |
intibak | * Çevreye veya bir duruma uyma. * İki şeyin ölçülerinin birbirini tutması. |
intibak etmek | * uymak, alışmak. |
intibaksız | * Yaşadığıçevreye veya duruma uymakta güçlük çeken. |
intibaksızlık | * Çevreye uymama durumu. |
intifa | * Yararlanma, faydalanma. |
intifa hakkı | * Başkasına ait bir maldan yararlanma, başkasına ait bir malıkullanma hakkı. |
intiha | * Son, sona erme, sonu gelme. |
intihabat | * Seçimler. |
intihal | * Aşırma. |
Kategoriler