ırz düşmanı | * Cinsel zevki için her türlü yasa ve töreleri çiğnemekten çekinmeyen kimse. |
ırz ehli | * Namuslu, iffetli, temiz kimse. |
ırzına geçmek | * zor kullanarak bir kimseyi cinsel zevkine alet etmek, tecavüz etmek. |
ırzını bozmak | * ırzına geçmek. |
ısfahan | * Klâsik Türk müziğinde dügâh perdesindeki makamlardan biri. |
ısı | * Bir cismin uzamasına, genleşmesine, buharlaşmasına, erimesine, sıcaklığının artmasına, bir işyapmasına sebep olan fiziksel enerji, hararet. * Doğal vücut sıcaklığı, hararet: İnsan vücudunun doğal ısısı36,5° C dir. * Hastalığın etkisiyle ortaya çıkan vücut sıcaklığı. * Sıcaklık. |
ısıcam | * İki cam plâkanın çevresel olarak metal bir ara çıtasıyardımıyla birbirine bağlanmasıtemeline dayanan bir madde. |
ısıdam | * Hamam. |
ısıkuşak | * Sıcak kuşak. |
ısıölçümü | * Çeşitli olaylar sırasında açığa çıkan, ısımiktarının ölçülmesini konu alan fizik dalı, kalorimetri. |
ısıyayımı | * Hareket eden nesnelerle belli nicelikte ısının taşınması olayı, iletim, konveksiyon. |
ısıyuvarı | * Sıcaklığın gittikçe yükseldiği 100-300 km yükseklikler arasındaki hava yuvarıkatmanı, termosfer. |
ısıalan | * Oluşumu sırasında ısıalan (birleşme, tepkime), endotermik. |
ısıcak | * Sıcak. * Hamam. |
ısıdenetir | * Bir yer veya nesnenin ısısınıkendiliğinden düzenleyen, aynıderecede olmasınısağlayan cihaz, termostat. |
ısıl | * Isı ile ilgili, termik. |
ısın | * Bir kilogram suyun sıcaklığını bir derece yükseltmek için gereken ısımiktarı, kalori. |
ısındırma | * Isındırmak işi. |
ısındırmak | * Isınmasını sağlamak, sıcaklık kazandırmak. * Birinin bir şeye alışmasını, ilgi duymasını sağlamak. |
ısınış | * Isınmak işi veya biçimi. |
ısınma | * Isınmak işi. |
ısınma ısısı | * Bir cismin bir gramının sıcaklığını bir santigrat derece yükselten ısımiktarı. |
ısınma koşusu | * Özellikle serin havalarda, vücut çalışmalarına başlamadan önce kaslarıısıtmak, böylece kas kopmalarını önlemek için yapılan hazırlayıcıhafif koşu. |
ısınmak | * Sıcak duruma gelmek. * Üşümesini gidermek. * Yadırgamaz olmak, hoşlanır olmak, alışmak. |
ısı ot | * Bkz. isot. |
ısıölçer | * Cisimlerin ısınma ısısınıöİçmeye yarayan âlet, kalorimetre. |
ısıracak it dişini göstermez | * kötülük edecek kimse önceden haber vermez. |
ısırgan | * Isırgangillerden, her tarafısert tüylerle kaplı, tüyleri kırılınca karınca asidi denilen çok kaşındırıcı bir madde çıkartan bir ot (Urtica). |
ısırgangiller | * İki çeneklilerden, örneği ısırgan otu olan, yapışkan otu, rami gibi birtakım türleri içine alan bitki familyası. |
ısırgın | * İsilik. |
ısırıcı | * Isıran, dişlerini batıran. * (kumaş, yün için) Dalayan, kaşındıran. * (rüzgâr için) Sert, soğuk. |
ısırık | * Isırılan yerde kalan iz. * Bir kezde ısırılan. |
ısırılma | * Isırılmak işi. |
ısırılmak | * Dişleri arasında sıkılmak veya koparılmak. |
ısırımlık | * Bir kezde ısırılacak miktar. |
ısırma | * Isırmak işi. |
ısırmak | * Dişleri arasına alıp sıkmak. * Dişleriyle koparmak. * (rüzgâr, soğuk için) Sert esmek, keskin bir biçimde etkilemek. * (kumaşiçin) Dalamak, kaşındırmak. |
ısırtma | * Isırtmak işi. |
ısırtmak | * Isırmasına sebep olmak. |
ısıtıcı | * Bir nesnenin, daha çok bir akışkanın sıcaklığını, kullanmadan önce arttırmaya yarayan alet. |
ısıtılma | * Isıtılmak işi. |
ısıtılmak | * Isıtmak işi yapılmak. |
ısıtıp ısıtıp önüne koymak | * daha önce geçmiş bir olayı, bir işi, ileri sürülmüş bir düşünceyi sık sık tekrarlamak. |
ısıtış | * Isıtmak işi veya biçimi. |
ısıtma | * Isıtma işi, teshin. * Sıtma. |
ısıtmak | * Sıcak duruma getirmek. * Çekici, olumlu, hoş bir duruma getirmek. |
ısıveren | * Isıaçığa çıkaran, çevresine ısısalan (birleşme, tepkime), ekzotermik. |
ısıyayar | * Bir akışkanda ısıyıher tarafa eşit olarak yaymaya yarayan alet, konvektör. |
ıska | * Boşa çıkarma, rast getirememe. |
ıska geçilmek | * gözden kaçırmak, atlamak, değerini ve önemini anlamamak. |
Kategoriler