ipnotizmacı | * İpnotizma ile uğraşan kimse. |
ipnotizmalı | * İpnotizma edilmiş(kimse). |
ipnoz | * Sözle, bakışla telkin yapılarak sağlanan bir çeşit uyku durumu, hipnoz. |
ipotek | * Bir gayrimenkulün bir borca karşıteminat oluşturmasını gerektiren ve aynî bir hak mahiyetinde olan gayrimenkul rehin, tutu, rehin. |
ipotek etmek | * rehinde bırakmak, rehine koymak. |
ipotekli | * Rehinde bulunan, rehine konulmuş. |
ipotetik | * Varsayıma dayanan, farazî. |
ipotez | * Bkz. hipotez. |
ipsi | * İp veya iplik biçiminde olan. |
ipsi solucanlar | * Solucanların, çoğu insan ve hayvanlarda asalak olarak yaşayan, ince uzun vücutlu bir sınıfı. |
ipsiler | * İpsi solucanların bir dalı, iplik solucanlar. |
ipsiz | * İpi olmayan. * Haylaz, serseri, hayta. |
ipsiz sapsız | * Birbirini tutmaz, yersiz ve anlamsız. * Serseri, hayta. |
iptal | * Yararlıktan, kullanıştan kaldırma, silme, bozma. * Herhangi bir hükmün geçersiz olduğunu gerekçeleri ile göstererek çürütme. |
iptal etmek | * kullanıştan kaldırmak; bozmak. * hükümsüz bırakmak, çürütmek. |
ipten kazıktan kurtulmuş | * her türlü kötülüğü yapacak yaradılışta olan (kimse). |
ipten kuşak kuşanmak | * yoksul düşmek. |
iptida | * Başlangıç. * Bir işe başlama. * (i’ptida:) Önceleri, en önce, ilk önce. |
iptidaî | * İlkel. * İlkokul. |
iptidaî mektep | * İlkokul. |
iptidaîlik | * İptidaî olma durumu. |
iptidaları | * Önceleri. |
iptilâ | * Düşkünlük, tiryakilik. |
iptizal | * Bayağılaşma, ayağa düşme. * Bir şeyi sürekli olarak kullanma. |
ipucu | * Aranılan gerçeğe ulaştırabilecek iz. |
ipucu vermek | * aranılan gerçeğe ulaştırabilecek şeyle ilgili, onu bulmaya yarayan bilgi vermek. |
ir | * İridyum’un kısaltması. |
-ir | * Bkz. -ır / -ir. |
irade | * İstek, dilek. * Buyruk. * Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü. * İstenç. |
irade beyanı | * Bir sonuca yönelmişirade açıklaması. |
irade dışı | * İradesiz. |
irade kaybı | * Bkz. irade yitimi. |
irade yitimi | * Karar verme, dikkat, istekli kımıldama gibi zihin veya beden etkinliğine ilişkin işleri yapamamaktan doğan sinir yorgunluğunda görülen bir belirti, abuli, istenç yitimi. |
iradeci | * İrade yanlısı. |
iradecilik | * İstenççilik. |
iradeli | * İradeye dayanan, iradî. |
iradesiz | * İrade dışı, gayriiradî. |
iradesizlik | * İradesiz olma durumu, istençsizlik. |
iradımesel | * Bir düşünceyi atasözleri, özdeyişvb. ile güçlendirme. |
iradî | * İradeli, istençli. |
iradiye | * Bkz. İstenççilik. |
İranist | * İran dili ve kültürü ile uğraşan kimse. |
İranistik | * İran dili ve kültürü araştırmaları. |
İranlı | * İran halkından veya bu halkın soyundan olan (kimse). |
irap | * Düzgün konuşma. |
irapta mahalli yok | * hiçbir değeri ve önemi yok. |
irat | * Gelir. * Gelir getiren mülk. * Söyleme. |
irat etmek | * söylemek. |
irca | * Eski biçimine sokma, çevirme. * Döndürme. * İndirgeme. |
irca etmek | * eski biçime sokmak, çevirmek, döndürmek. * indirgemek. |
Kategoriler