Kategoriler
İ SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük İ Sayfa 43

isimden türeme isim * İsim kökünden yapım ekleriyle türetilen isim gövdesi: Ev-cil, göz-cü-lük vb.
isimlendirme * İsimlendirmek işi.
isimlendirmek * Adlandırmak, ad koymak.
isimli * Adı olan, ad almış.
isimlik * İsmin yazıldığıplâketin konulduğu yer.
isimsiz * Adı olmayan, ad almamış.
* Yaptığı iş bilinmesine karşılık kendi bilinmeyen, adsız.
iskalârya * Çarmıhların halat basamakları.
iskambil * Bir yüzünde sayılar veya resimler bulunan, çeşitli oyunlar oynamaya yarayan kart, oyun kâğıdı.
* Bu kartların 52 tanesinden oluşan deste.
* Bu kart destesiyle oynanan oyun.
iskambil kâğıdı * İskambil.
iskambil kâğıdı gibi devrilmek * birer birer ve birbiri ardısıra devrilmek.
iskân * Yurtlandırma, yerleştirme.
* Yurtlanma, yerleşme.
iskân etmek * (ev, yurt) kazandırmak, boş bir yere insan yerleştirmek.
iskandil * Denizin derinliğini ölçme.
* Bu işiçin kullanılan araç.
* İşin iç yüzünü öğrenme, bilgi toplama, sorup soruşturma.
iskandil etmek * deniz derinliğini ölçmek.
* bir işin iç yüzünü araştırmak, bilgi toplamak.
* gözetlemek, çevreyi kollamak.
* sorup soruşturmak, araştırmak.
İskandinav * Kuzey Avrupa yarım adalarının bütünü.
* İskandinavyalı.
İskandinav dilleri * Germen dillerinin kuzey kolundaki dillere verilen ad.
İskandinavyalı * İsveç, Norveç, Danimarka ve Finlandiya’da oturan halk ve bu halkın soyundan olan (kimse).
iskarpelâ * Tahta, metal veya taşı işlemeye yarayan çelik araç.
iskarpin * Ökçeli, konçsuz ayakkabı.
iskarto * Yapağıkırıntısı.
iskele * Deniz taşıtlarının yanaştığı, çoğu tahta ve betondan yapılmış, denize doğru uzanan yer.
* Kıyıya yanaşan deniz aracına doğru uzatılan eğreti küçük köprü veya gemiye çıkmayısağlayan merdiven.
* Vapur uğrağı olan şehir veya kasaba.
* İçerlerde bulunan bir yerin kendine en yakın olan deniz taşıtıuğrağıveya demir yolu durağı.
* Yapıların dışında sıvama, boyama veya onarım için keresteden kat kat kurulan, çalışma sırasında üstüne
çıkılan çatkı.
* Geminin sol yanı.
* Işıkların yerleştirilmesi, ışıkçıların dolaşabilmesi için stüdyolarda tavana yakın yerde duvarıçepeçevre saran
çıkıntı.
iskele almak * (gemi) merdivenleri kaldırılıp harekete hazırlanmak.
* bir erkek, bir kadına sarkıntılık etmek.
iskele babası * Yanaşan gemileri bağlamak için rıhtıma konmuşdökme demir veya betondan silindir.
iskele kelepçesi * İnşaatın dışyüzeyine kurulan iskeleyi birbirine bağlamaya yarayan bağlantıparçaları.
iskele kuşu * Yalıçapkını, emircik.
iskelet * İnsan ve hayvan bedeninin kemik çatısı, teşrih.
* Yumuşak bölümleri dökülmüş, ölü bir vücudun kemiklerinin bütünü.
* Bir şeyi oluşturan temel çatı.
* Çok zayıf.
* Bir eserin genel plânı.
* Kuru, çıplak.
iskelet gibi * çok zayıf.
iskelet mobilya * Esas taşıyıcıkısımlarımasif ağaç malzemeden yapılan ve oturma grubuna giren koltuk, kanepe, sandalye,
kolçaklısandalye, sallanan koltuk vb. mobilya.
iskeleti çıkmak * çok zayıflamak.
iskemle * Arkalıksız sandalye.
* Üstüne sigara tablası, çiçek vazosu gibi şeyler konulan küçük masa.
* Sandalye.
iskerlet * Dikenli salyangoz.
iskete * Serçegillerden, gagalarıdişli, zararlı böcek ve kurtlarla beslenen, güzel sesli bir kuş(Parus ater).
iski * Bkz. ski.
İskitçe * İskitlerin dili.
İskitler * MÖ. Vlll-Vll. yüzyıllarda Orta Asya’dan Güney Rusya’ya göç eden bir kavim.
İskoç * İskoçya halkından olan kimse.
* İskoçya yapısı, İskoçlara özgü olan.
İskoçça * İskoç dili.
İskoçyalı * İskoç halkından olan kimse,İskoç.
iskolâstik * Bkz. skolâstik.
iskonto * Bkz. ıskonto.
iskorbüt * C vitamini eksikliğinden ileri gelen ve dermansızlık, zayıflık ve dişetlerinin iltihabı gibi belirtilerle kendini
gösteren hastalık.
iskorçina * Birleşikgillerden, lezzetli kökleri sebze olarak kullanılan, Akdeniz bölgesinde çok yetiştirilen bir bitki
(Scorzonera).
iskorpit * İskorpitgillerden, iri başlı, yüzgeçlerinde yakıcıdikenleri bulunan, eti beğenilen bir balık (Scorpaena scrofa).
iskorpitgiller * Omurgalılardan, örnek hayvanı iskorpit olan, sırt yüzgeçleri zehirli bezlere bağlı güçlü dikenlerle donanmış,
bütün denizlerde rastlanan balıklar sınıfı.
iskota * Yelkenleri açmak ve tutmak için alt köşelerine bağlanan halat, zincir ve palangadan oluşan donanım.
İslâm * İslâmiyet.
* Hz. Muhammed’in yaydığıdinden olan (kimse), Müslüman.
İslâm gizemciliği * Tasavvuf.
İslâm hukuku * Din temeline dayanan hukuk, şeriat.
İslâmcı * Müslümanlığın esaslarınısadece dinî hayatta değil, hukukî, iktisadî ve siyasî düzenlemelerde de geçerli
kılmak isteyen kimse.
İslâmcılık * İslâmcı olma durumu.

Bir yanıt yazın