İslâmî | * İslâm diniyle ilgili olan. |
İslâmiyet | * Hz. Muhammed’in yaydığıdin, Müslümanlık. |
İslâmlaşma | * İslâmlaşmak işi. |
İslâmlaşmak | * Müslüman olmak. |
İslâmlaştırma | * Müslüman olmasını sağlama. |
İslâmlaştırmak | * Müslüman yapmak. |
İslâmlık | * Müslümanlık. |
İslâv | * Slav. |
İslâvca | * Slavca. |
İslâvcılık | * Slavcılık. |
İslâvist | * Slavist. |
İslâvistik | * Slavistik. |
İslâvlaştırmak | * Slavlaştırmak. |
isleme | * İslemek işi. |
islemek | * İse tutup karartmak. |
islenme | * İslenmek işi. |
islenmek | * İsli duruma gelmek. |
isli | * İsi olan, islenmiş, is bulaşmış. * İs verecek biçimde. |
isli küf | * Toprakta ve gübreliklerde çürükçül yaşamakla birlikte kulak, burun, akciğer asalağı olarak da gelişebilen asklımantar (Aspergillus fumigatus). |
islim | * Gücünden yararlanmak için elde edilen buhar, istim. |
islim arkadan gelsin | * Bkz. istim arkadan gelsin. |
İsloven | * Sloven. |
ismen | * Adını belirterek, adınısöyleyerek, adınıvererek. |
ismet | * Ahlâk kurallarına bağlıkalma durumu, sililik. * Dürüstlük, temizlik. |
ismetli | * Ahlâk kurallarına bağlı, ismet sahibi. * Dürüst olan. |
ismetsiz | * Ahlâk kurallarına aykırıdavranan. * Dürüst olmayan. |
ismi çıkmak | * ünlü olmak. * kötü bir ün yapmak. |
ismi geçmek | * adından söz edilmek, bahsedilmek, adı geçmek. |
ismi var cismi yok | * sözü edilen bir kimse veya şeyin gerçekte var olmadığınıanlatır. * adı olmasına karşılık görevini, etkinliğini yerine getirmeyen. |
ismini cismini almak | * adını, kimliğini belirleyip kaydetmek. |
ismini cismini bilmemek | * hiç tanımamak. |
ismiyle cismiyle | * Bkz. adıyla sanıyla. |
isnaden | * Dayanarak. |
isnat | * Bir düşünceyi, bir konuyu bir kişi veya sebebe dayandırma, yükleme, atfetme. * Karacılık, iftira. |
isnat etmek | * dayandırmak. * kara çalmak; iftira etmek. |
isnat grubu | * Sıfatların isimden sonra gelmesiyle oluşan ve genellikle deyim olarak kullanılan kelime grubu. |
ispalya | * Herek. |
ispanya | * Boyacılıkta kullanılan tebeşir tozu. |
İspanyol | * İspanya halkından veya bu halkın soyundan olan (kimse). * İspanyol halkına özgü olan. |
İspanyol dansı | * İspanyollara özgü, hareketli bir tür dans. |
İspanyol müziği | * İspanyollara özgü bir tür müzik. |
İspanyol nezlesi | * Paçavra hastalığı. |
İspanyolca | * Hint-Avrupa dillerinden, İspanya’da, Brezilya dışındaki Lâtin Amerika’da ve İspanyol uygarlığını benimsemişülkelerde kullanılan dil. |
ispanyolet | * Pencere kanatlarınıkapadıktan sonra sürgülemeye yarayan ve ortasında her iki yana işleyen tutacak yeri bulunan uzun demir sürgü. |
ispanyolet kilit | * Elbise dolabı, büro dolabıvb. eşyaların kapaklarına takılan, sürgü kolları ile kapağın altından ve üstünden kilitleme yapan gömme kilit çeşidi. |
ispari | * İzmaritgillerden, kurşun renginde bir balık (Sargus annularis). |
ispat | * Tanıt ve kanıt göstererek bir şeyin gerçek yönünü ortaya çıkarma, tanıtlama, tanıt. |
ispat etmek | * kanıtlamak. * tanıtlamak. |
ispati | * İskambil kâğıdında sinek. |
ispatlama | * Kanıtlama. * Tanıtlama. |
Kategoriler