ispatlamak | * Kanıtlamak. * Tanıtlamak. |
ispatlanış | * İspatlanmak işi veya biçimi. |
ispatlanma | * İspatlanmak işi. |
ispatlanmak | * Tanıtlamak işi yapılmak, tanıtlanmak. |
ispatlayış | * İspatlamak işi veya biçimi. |
ispatlı | * Tanıtlanmış. |
ispatlışahitli | * Gerçek yönü gösterilen, tanıtlıve kanıtlı. |
ispazmoz | * Bkz. spazm. |
ispenç | * Bodur bir cins horoz veya tavuk. * Tarımla uğraşan Hristiyan uyruktan alınan bir tür vergi. |
ispenç horozu | * Ufak tefek olduğu hâlde kabadayılık taslayan. |
ispençiyari | * Eczacılık. |
ispendek | * Levrek balığının küçüğü. |
ispermeçet | * Balinalardan ve özellikle ispermeçet balinasının başından çıkarılan, mum yapımıve kozmetik sanayiinde kullanılan beyaz bir madde. |
ispermeçet balinası | * Balinalardan, büyüklüğü bakımından balinaya benzeyen, alt çenesindeki genişdişiyle ondan ayrılan deniz memelisi, kaşalot (Physeter catodon). |
ispinoz | * İspinozgillerden, gagasıkısa ve koni biçiminde, sırt tüyleri yeşilimtırak mavi, boynu ve karnıkırmızırenkte, güzel sesli bir kuş(Fringilla coelebs). |
ispinozgiller | * Kanarya, saka, serçe, ispinoz gibi ötücü kuşları içine alan göçmen kuşlar familyası. |
ispir | * At veya araba uşağı. |
ispiralya | * Gemi kamaralarınıaydınlatmak için güvertelerde açılan küçük yuvarlak camlıkaporta. |
ispirto | * Etil alkol. * İçki. |
ispirto ocağı | * İspirtoluk. |
ispirtocu | * İspirto içen kimse. |
ispirtolu | * İspirtosu olan. |
ispirtoluk | * İspirto yakan küçük ocak, ispirto ocağı, kamineto. |
ispirtosuz | * İspirtosu olmayan. |
ispit | * Jant. |
ispiyon | * Birinin sırlarını, davranışlarını, düşüncelerini gözleyip başkalarına bildirerek çıkar sağlayan (kimse). |
ispiyoncu | * İspiyon. |
ispiyonculuk | * İspiyonun yaptığı iş. |
ispiyonlama | * İspiyonlamak işi. |
ispiyonlamak | * Birinin sırlarını, davranışlarını, düşüncelerini gözleyerek yetkili kişilere bildirmek. |
ispritizma | * Ruhun ölmediğine inanan, gereğinde ölülerin ruhlarıyla ilişki kurulabileceğini ileri süren inanış, ruh çağırma. |
ispritizmacı | * İspritizma ile uğraşan kimse, ruh çağırımcı. |
ispritizmacılık | * İspritizmacının işi. |
israf | * Gereksiz yere para, zaman, emek vb.yi harcama, savurganlık, tutumsuzluk. |
israf etmek | * gereksiz yere harcamak, savurganlık etmek, tutumsuzluk etmek. |
israfa kaçmak | * gereksiz yere aşırıharcamalarda bulunmak. |
İsrafil | * İslâm inanışına göre kıyamet gününü öttüreceği boru ile bildirecek olan melek. |
İsrailli | * İsrail halkından olan (kimse). |
istadya | * Uzakta bulunan iki noktanın arasınıölçmekte kullanılan araç. |
istalagmit | * Bkz. stalagmit. |
istalaktit | * Bkz. stalaktit. |
İstanbul efendisi | * Genellikle İstanbul’da oturan kibar, saygılı, alçak gönüllü, olgun, çelebi ve yardımsever kimse. |
İstanbul kekiği | * Trakya, Batıve Güney Anadolu’da yetişen sık tüylü, beyaz ve pembe çiçekli, kuvvetli kokulu, çok yıllık bir bitki (Origanum heradeoticum). |
istanbulin | * Tanzimat’tan Meşrutiyet’e kadar Türkiye’de kullanılan, yakasıkapalı bir tür erkek ceketi. |
istasyon | * Tren durağı. * Araştırma kuruluşu. * Satış, bakım, aşı gibi işler yapılan kuruluşveya yer. |
istasyon yapmak | * duraklamak, beklemek. |
istatistik | * Bir sonuç çıkarmak için olgularıyöntemli bir biçimde toplayıp sayı olarak belirtme işi, sayımlama. * Bir dizi olayın veya sayı ile gösterilen olguların yöntemli öbekleştirilmesine dayanan ve ilkelerini olasılık kuramlarından alan, matematiğin uygulamalıdalı, sayım bilimi. |
istatistikçi | * İstatik uzmanı, sayımlamacı, istatikle uğraşan (kimse). |
istavrit | * Uskumrugillerden, pulsuz ve az kılçıklı bir balık (Trachurus trachurus). |
istavrit azmanı | * Orkinos balığına yanlışolarak verilen ad. |
Kategoriler