Kategoriler
İ SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük İ Sayfa 50

istisna * Bir kimse veya bir şeyi benzerlerinden ayrıtutma.
* Genelden ayrı, kural dışı olma, ayrıklık.
* Ayrıtutulan kimse veya şey.
istisna etmek * ayırmak.
istisnaî * Benzerlerine uymayan, kural dışı olan, ayrıklı.
istisnasız * İstisnası olmadan, ayrıksız, ayrıcasız, bilâistisna.
istişare * Danışma.
istişare etmek * danışmak.
istişare heyeti * Danışma kurulu.
istitrat * Söz arasında, sırası gelmişken, antrparantez.
istiva * Birden çok şeyin birbirine eşit ve denk olması.
istiva hattı * Ekvator.
istizah * Herhangi bir konuda açıklayıcı bilgi isteme, bir sorunun açıklanmasını isteme.
* Gensoru.
istizah etmek * sorulan soruya açıklayıcı bilgi istemek, bir sorunun açıklanmasını istemek.
istizan * Yetki isteme, izin isteme.
istizan etmek (veya eylemek) * yetki istemek, izin istemek.
istop * Stop.
* Ebenin topu havaya atması, diğerlerinin kaçışmasıve ebe tarafından topla vurulması biçiminde oynanan
bir oyun.
istop etmek * durmak, çalışmamak.
istor * Stor.
istralya * Gemide direk ve çubukları baştarafından, yani burundan tutan halat.
* Geminin kaburgalarını birbirine bağlayan demir kuşak.
istrongilos * İzmaritgillerden, Akdeniz’de yaşayan, eti lezzetli bir balık (Smaris vulgaris).
İsveççe * İsveç dili.
İsveçli * İsveç halkından veya bu halkın soyundan olan (kimse).
İsviçreli * İsviçre halkından olan (kimse).
isyan * Herhangi bir amaçla kurulu düzene veya devlet güçlerine karşı gelme, başkaldırma, ayaklanma.
* Bir düzene veya emre boyun eğmeme, uymama, itaat etmeme.
isyan bayrağınıaçmak * karşı gelmek, başkaldırmak.
isyan etmek * ayaklanmak.
* kabullenmemek, razı olmamak.
isyancı * Başkaldırıcı(kimse), asi.
isyancılık * İsyancının işi.
isyankâr * Başkaldırıcı, isyancı.
isyankârlık * İsyankâr olma durumu, başkaldırıcılık, asilik.
* Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma.
* Bir değer yaratan emek.
* Birinden istenen hizmet veya birine verilen görev.
* Sanayi, ticaret, tarım, maliye vb.alanlara ilişkin ekonomik etkinliklerin bütünü.
* Kamu yararına yapılan işler.
* Herhangi bir yere düzen verici, günlük yaşayışısağlayıcıher türlü çalışma.
* Geçim sağlamak için herhangi bir alanda yapılan çalışma, meslek.
* İşyeri.
* Ticarî anlaşma, alışveriş.
* Herhangi bir maksatla kurulan düzen.
* Bazıdeyimlerde “yarar, çıkar” anlamında kullanılır.
* Yapılan şey, davranış.
* Nakış, örgü gibi elde yapılan şey.
* Emek, işçilik, ustalık.
* İşlem.
* Sorun, konu, mesele, maslahat.
* Gizli sebep veya maksat.
* Bir kimseye özgü olan görüş, anlayış.
* Bir kuvvetin uygulanma noktasını hareket ettirirken harcadığı güç.
-iş * Bkz. -ış/ -iş(I).
-iş * Bkz. -ş- / -ş-.
iş(birinden) bitmek * işin sonuçlanmasıhâli ondan beklenilmek.
iş(birine) kalmak * işin bitmesi için asıl gayret birine düşmek.
iş(güç) edinmek * bir şeyi görev olarak üstlenmek.
işaçmak * uğraştırıcı, gereksiz bir durumun ortaya çıkmasına sebep olmak.
işadamı * Ticaret veya sanayi alanında kazanç sağlamak amacıyla para yatıran kimse.
* Kâr sağlamada becerikli ve başarılıkimse.
işakdi * Bkz. işsözleşmesi, hizmet akdi.
işalanı * Çalışılacak, kazanç sağlanacak dal.
işayağa düşmek * iş, sorumsuz ve yetkisiz olanların elinde kalmak.
iş başa düşmek * kendi işini kendi görme zorunda kalmak.
iş başı * (işyerlerinde) İşe başlama.
iş başıyapmak * (işyerinde) işe başlamak.
iş başında eğitim (görmek veya yapmak) * işçinin işini yaparken uğraşısında olduğu kadar işgörgüsü, işgüvenliği, işçi sağlığı, işyönetimi konularında
da yetiştirilmesi, hizmet içi eğitim.
iş bırakımcı * İş bırakımıyapan kimse, grevci.
iş bırakımı * İsteklerini işverene kabul ettirmek için işçilerin, işlerini hep birden bırakması, grev.
iş bilenin, kılıç kuşananın * becerikli olanlar kazanır.
iş bilimi * İnsanın işine uymasını, amaca göre çalışmasını düzenleyen inceleme ve araştırmaların bütünü, ergonomi.
iş bilmek * becerikli olmak.
iş birliği * Amaç ve çıkarları bir olanların oluşturduklarıçalışma ortaklığı, teşrikimesai.
* Bir işin çeşitli işçilerce yapılması.

Bir yanıt yazın