it kuyruğu | * Kenarlarıdüz şerit gibi yapraklıve saplarının ucu koçanıandıran, başak çiçekli, otsu bir bitki (Phleum). |
it sürüsü kadar | * gereğinden çok, oldukça kalabalık. |
it ürür, kervan yürür | * gerçekleşmesi doğal olan işlere, durumlara karşıçıkılsa da engellenemez. |
it üzümü | * Patlıcangillerden, 20-50 cm yüksekliğinde, bazı ilâçların yapımında kullanılan bir yıllık otsu bir bitki, köpek üzümü, tilki üzümü. * Böğürtlen (Solanum nigrum). |
ita | * Verme, ödeme. |
ita âmiri | * Ödemeye yetkili kimse. |
ita emri | * Hükûmetçe verilen ödeme emri, verile buyruğu. |
itaat | * Söz dinleme, boyun eğme, buyruğa uymak. |
itaat etmek | * söz dinlemek, boyun eğmek, verilen buyruğa uymak. |
itaatkâr | * Söz dinler, itaat eder, itaatli. |
itaatli | * Söz dinler, buyruğa uyar, itaatkâr. |
itaatsiz | * Söz dinlemez, buyruk dinlemez, kendi başına buyruk olan (kimse). |
itaatsizlik | * İtaatsiz olma durumu veya itaatsizce davranış. |
itaatsizlik etmek | * söz dinlememek, boyun eğmemek, buyruğa uymamak. |
italik | * Üstten sağa doğru eğik olan (basım harfi). |
İtalyan | * İtalya halkından veya bu halkın soyundan olan (kimse). * İtalyan halkına özgü olan. |
İtalyanca | * Hint-Avrupa dil ailesinden İtalya’da konuşulan dil. |
itap | * Paylama, azarlama. |
itap etmek | * paylamak, azarlamak. |
itboğan | * Kaplanboğan. |
itburnu | * Yaban gülünün meyvesi. |
itçe | * İt gibi, terbiyesiz bir biçimde, ite benzer. |
itdirseği | * Arpacık. |
ite atsan yemez | * çok kötü, berbat. |
ite kaka | * (kaba ve hoyrat bir biçimde) İterek; zorla. * Güçlük(ler)le. |
ite ot, ata et vermek | * Bkz. ata et, ite ot vermek. |
iteği | * Un elerken dökülmemesi için yere serilen örtü. |
itekleme | * İteklemek işi. |
iteklemek | * Sürekli itmek, kakmak. |
iteleme | * İtelemek işi. |
itelemek | * Sürekli itmek, arka arkaya itmek. |
itelenme | * İtelenmek işi. |
itelenmek | * İtelemek işi yapılmak. |
itenek | * Piston. |
iterbiyum | * Atom numarası70, atom ağırlığı173,04 olan, değerli bir element. KısaltmasıYb. |
itfa | * Söndürme. * Sönüm. * Bir borcu azar azar ödeyerek kapatma, sönüm. |
itfa etmek | * söndürmek. * ödemek, sönümlemek. * sönümlemek. |
itfaiye | * Yangın söndürme kuruluşu. * İtfaiye aracı. |
itfaiye aracı | * Yangın söndürmek üzere özel olarak donatılmışmotorlu araçlar. |
itfaiyeci | * Yangın söndürme kuruluşunda görevli kimse, yangın söndürücü. |
itfaiyecilik | * İtfaiyecinin işi. |
ithaf | * (birinin) Adına sunma, armağan etme. |
ithaf etmek | * (birinin) adına sunmak, armağan etmek. |
ithaf yazısı | * Bir kitabın veya eserin bir kimseye sunulduğunu belirten yazı, ithafname. |
ithafname | * İthaf yazısı. |
ithal | * İçine alma. * Bir ülkeye başka ülkelerden mal getirme veya satın alma. |
ithal etmek | * içine almak. * bir ülkeye başka ülkelerden mal getirmek. |
ithal malı | * Yurt dışından getirilen mal. |
ithalât | * Bir ülkeye başka bir ülkeden mal getirme veya satın alma. * Bir ülkeye başka bir ülkeden alınan malların bütünü. |
ithalâtçı | * İthalât yapan kimse. |
Kategoriler