itimatname | * Güven mektubu, itimat mektubu. |
itimatsız | * Başkalarına güveni olmayan, güvensiz. * Güven vermeyen. |
itimatsızlık | * Güvensizlik. |
itin götüne (veya kıçına) sokmak | * rezil etmek. |
itin kuyruğunda | * pek çok, pek bol. |
itina | * Özen, ihtimam. |
itina etmek | * özenmek, özen göstermek. |
itinalı | * Özenli. |
itinasız | * Özensiz. |
itinasızlık | * Özensizlik. |
itiraf | * Başkalarınca bilinmesi sakıncalı görülen bir gerçeği saklamaktan vazgeçip açıklama, söyleme, bildirme. |
itiraf etmek | * başkalarınca bilinmesi kendi için sakıncalı görülen bir gerçeği saklamaktan vazgeçip açıklamak, söylemek, bildirmek. * kabul etmek. |
itirafçı | * İtiraf eden (kimse). |
itiraz | * Bir düşünce veya kararı benimsemeyerek karşıçıkma. * Söylenecek söz, karşısöyleme. |
itiraz etmek | * bir düşünce veya kararın karşıtını ileri sürmek, karşıçıkmak. |
itirazcı | * Her şeye karşıçıkan, muteriz. |
itirazsız | * İtiraz etmeden, karşıçıkmadan, olduğu gibi. |
itiş | * İtmek işi veya biçimi. |
itişkakış | * İterek. |
itişip kakışmak | * birbirini itmek. * birbirini iterek şakalaşmak. |
itişme | * İtişmek işi. |
itişmek | * Birbirini itmek. * Birbirini iterek şakalaşmak. |
itiştirme | * İtiştirmek işi. |
itiştirmek | * İtişmek işini yaptırmak. * Kımıldatarak itmek. |
itiyat | * Alışkanlık, huy. |
itiyat etmek (veya edinmek) | * alışkanlık hâline getirmek. |
itizar | * Özür dileme. |
itizar etmek | * özür dilemek. |
itki | * Tepi. |
itlâf | * Öldürme, yok etme, telef etme. |
itlâf etmek | * öldürmek, yok etmek, telef etmek. |
itlenme | * İtlenmek işi. |
itlenmek | * Terbiyesizce davranmak. |
itleşme | * İtleşmek işi. |
itleşmek | * İtlenmek. |
itlik | * İt olma durumu veya itçe davranış. |
itmam | * Bitirme, tamamlama. |
itmam etmek | * bitirmek, tamamlamak. |
itme | * İtmek işi. |
itmek | * Bir şeyi güç uygulayarak ileri götürmek. * (kapı, pencere vb. için) Güç uygulayarak açmak veya kapamak. * Bulunduğu yerden aşağıdüşürmek. * Sürüklemek, sevk etmek. * Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisinden uzaklaşmaya zorlamak, çekmek karşıtı. |
itminan | * İnanma, güvenme. |
itriyum | * Atom numarası39, atom ağırlığı88,92 olan, seryum filizlerinde bulunan, gri renkli, 4,6 yoğunluğunda değerli element. KısaltmasıY. |
itriyumlu | * Özünde itriyum bulunduran. |
ittırat | * Tekdüze olma durumu, düzenlilik. |
ittifak | * Anlaşma, uyuşma, bağlaşma. * Oy birliği. |
ittifak etmek | * anlaşmak, uyuşmak, bağlaşmak. |
ittifakla | * Oy birliği ile. |
ittihat | * Birleşme, birlik kurma, bir olma. |
ittihat etmek | * birleşmek. |
ittihatçı | * Birleşme, birlik oluşturma yanlısı olan (kimse). * Meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki Cemiyeti üyesi veya yanlısı olan (kimse). |
Kategoriler