içi yağbağlamak | * Bkz. yüreği yağbağlamak. |
içi yanmak | * çok susamak. * büyük bir acıvb. sebebiyle çok üzülmek. |
içici | * İçmek işini yapan (kimse). * İçkici, ayyaş, akşamcı. |
içicilik | * İçmeyi alışkanlık hâline getirmek işi. |
içiliş | * İçilmek işi veya biçimi. |
içilme | * İçilmek işi. |
içilmek | * İçmek işi yapılmak. |
içim | * İçmek işi veya biçimi, içiş. * Bir yudumda içilecek miktar. * Bir şey içilirken alınan tat. |
içimli | * İçimi herhangi bir nitelikte olan. * İçimi iyi, lezzetli. |
içimlik | * İçilecek miktarda olan. |
için | * Amacıyla, maksadıyla. * Sebep ve sonuç belirtir. * -dan / -den dolayı, … -dan / -den ötürü. * Özgü, ayrılmış. * Düşüncesince, kendince, göre. * Hakkında. * Oranla, göz önünde tutulursa. * Karşılığında, karşılık olarak. * Uğruna, yoluna. * Süre belirtir. * Ant deyimleri yapar. |
için için | * İçinden, açığa vuramayarak, yavaşyavaş, gizli gizli. |
için için gülmek (veya gülümsemek) | * belli etmeden, gizli gizli gülmek. |
için için kaynamak | * aşırıheyecan, gözü peklik ve hareket içindeyken bunu belli etmemek. |
için için yanmak | * yanmasısürmek; (ateşiçin) farkına varılmadan yanmak. * dışa vurmadan çok üzülmek. |
içinde | * Süresince, zarfında. * Ortamında. * Kendisinden önceki söze “çok” anlamıverir. |
içinde duymak | * hissetmek, varlığınıalgılamak. |
içinde kaybolmak | * göze çarpmak. * (giysi için) çok büyük gelmek. |
içinde yüzmek | * olumlu veya olumsuz bir durumun aşırıderecesinde bulunmak. |
içindekiler | * Bir kitabın veya derginin başveya son bölümüne konulan, kişi, konu, yer adıvb. ni yer numarasıyla belirten liste, fihrist. * Bir kitap, dergi, gazete, mektup vb.nin içinde bulunan konular veya kapsadığışeyler, münderecat. |
içinden bir şeyler kopmak | * ruhundaki güzellikler yitmek, iç acısıduymak. |
içinden çıkmak | * karışık bir işin güçlüklerini yenebilmek, üstesinden gelmek. |
içinden geçirmek | * bir şeyi yapmayıdüşünmek. |
içinden geçmek | * düşünmek, aklından geçmek. |
içinden gelmek (veya gelmemek) | * bir şeyi yapmak için içten bir istek duymak (veya duymamak). |
içinden gülmek | * sezdirmeden eğlenmek. |
içinden kan gitmek | * Bkz. içi kan ağlamak. |
içinden konuşmak (veya demek) | * kimsenin duymayacağıkadar yavaşsesle konuşmak. |
içinden okumak | * ses çıkarmadan okumak. * sessiz bir biçimde sövmek. |
içinden pazarlıklı(veya içten pazarlıklı) | * sinsi. |
içinden yanmak | * çok istemek, sabırsızlık göstermek. |
içine almak | * kapsamak. |
içine ateşatmak | * aşırıacı, sıkıntıveya üzüntü verecek davranışta bulunmak. |
içine ateşdüşmek | * büyük bir acıve üzüntünün etkisi altına girmek. |
içine atmak | * sıkıntısınıkimseye belli etmemek. * yapılan bir kötülüğe karşısesini çıkarmamakla birlikte, bunu unutmamak. |
içine baygınlıklar çökmek | * sıkıntı, fenalık basmak. |
içine çekilmek | * Bkz. kabuğuna çekilmek. |
içine çekmek | * soluk almak. * bilincine varmak, anlamak. |
içine dert olmak | * bir şeyi yapmamaktan dolayıüzülmek. |
içine doğmak | * hiçbir belirtiye dayanmadan, bir işin olacağınıveya olduğunu önceden sezinlemek, malûm olmak. |
içine dokunmak | * dertlendirmek, üzmek. |
içine etmek | * Bkz. içine sıçmak. |
içine hüzün çökmek | * kederlenmek, hüzünlenmek. |
içine işlemek | * duygulanmak, etkilenmek, dokunmak. |
içine kapanmak (veya içine çekilmek) | * çevresindeki kişilerle ilgi kurmamak, duygularınıkimseye açmamak. |
içine kurt düşmek | * kendisine zararıdokunacak bir durum meydana geleceğinden kuşkulanmak. |
içine oturmak | * çok etkilemek, çok üzmek. |
içine sıçmak | * bozup berbat etmek, içine etmek. |
içine sinmek (veya sinmemek) | * isteğince olduğu için huzur ve mutluluk duymak (duymamak). * içi rahat etmek (etmemek). |
içine sokacağı gelmek | * birini çok sevmek. |
Kategoriler