Kategoriler
I SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük I Sayfa 6

ıslıklama * Islıklamak işi.
ıslıklamak * Birine karşııslık çalarak sevilmediğini, istenmediğini veya beğenilmediğini belli etmek.
ıslıklanış * Islıklanmak işi veya biçimi.
ıslıklanma * Islıklanmak işi.
ıslıklanmak * Islıklamak işi yapılmak veya ıslıklamak işine konu olmak.
ıslıklı * Islık çıkaran.
* Islık gibi çıkan.
ıslıklıünsüz * Dilin ön orta bölümünün bir tür oluk biçimini almasıyla oluşan ünsüz: s, z, ş, j.
ısmarlama * Ismarlamak işi, sipariş.
* Ismarlanarak yaptırılan.
* İçten olmayan, baştan savma.
ısmarlamak * Bir şeyin yapılmasınıveya getirilmesini, bu işlerle uğraşan birine söylemek, siparişetmek.
* Parasınıkendi ödeyerek başkaları için yiyecek veya içecek getirilmesini söylemek.
* Kendi için bir şey alınmasını başkasına söylemek.
* Bir şeyin, bir kimsenin bakılmasını, korunmasını birine veya birinin gözetilmesine bırakmak, emanet
etmek.
* Bir işin yapılmasını, bırakılmasınıveya o işten vazgeçilmesini söylemek.
ısmarlanma * Ismarlanmak işi.
ısmarlanmak * Bir şeyin yapılmasıveya getirilmesi birine söylenmek.
ısmarlatma * Ismarlatmak işi.
ısmarlatmak * Ismarlamak işini yaptırmak.
ıspanak * Ispanakgillerden, yapraklarından sebze olarak yararlanılan bir bitki (Spinacia oleracea).
ıspanakgiller * İki çeneklilerden, örnek bitkisi ıspanak olan, pazı, pancar gibi başka türleri de içine alan bir familya.
ıspanaklar * Şekerci boyası giller, horoz ibiğigiller, ıspanakgiller familyalarını içine alan iki çenekli bitki takımı.
ıspanaklı * İçinde ıspanak bulunan (yiyecek).
ıspanaklı börek * Haşlanan ıspanağın suyu süzüldükten sonra süzülmesi, yağ, soğan ve salçayla karıştırılıp hamurun içine
konulmasıyla yapılan ve pişirilen börek.
ıspanaklıyumurta * Haşlanmışve yağda hafif kavrulmuşıspanağın içine yumurta kırılması ile hazırlanan yemek.
ısparmaça * Deniz içinde birkaç zincirin birbirine dolaşması.
Isparta gülü * Isparta yöresinde yetişen kendine özgü kokusu ve değişik renkleri ile tanınan bir tür gül.
Isparta halısı * Isparta yöresinde el tezgâhlarında dokunan ve çok tutulan bir tür halı.
ıspatula * Cerrahîde, ev işlerinde, duvarcılıkta vb.de kullanılan, bir maddeyi kazımaya, yaymaya yarayan küçük bir
kürek veya ucu keskin olmayan bükülen bir bıçak biçiminde metal, ağaç, kemik vb. maddelerden yapılmış araç.
ıspavli * Gemilerde kullanılan bir çeşit kalın sicim.
ıspazmoz * Aşırıtitreme, kasılma.
ıspazmoza tutulmak * aşırıderecede titremeye başlamak.
ısrar * Direnme, ayak direme, üsteleme, üstünde durma.
ısrar etmek * bir konuda, bir düşüncede sürekli direnmek, ayak diremek.
* çok istemek.
ısrarla * ısrarlı bir biçimde.
ısrarlı * Üstünde durulan, çok istenen.
ıssız * Kimse bulunmayan veya az kimse bulunan, tenha.
* Yalnız, kimsesi olmayan.
ıssız kalmak * ıssızlaşmak, tenhalaşmak.
ıssızlaşma * Issızlaşmak işi.
ıssızlaşmak * Issız duruma gelmek, tenhalaşmak.
ıssızlık * Issız olma durumu, yalnızlık, tenhalık.
ıssızlık çökmek * ıssız, tenha duruma gelmek, tenhalaşmak.
ıstaka * Bkz. isteka.
ıstakoz * Istakozlardan, suda yaşayan, birinci ayak çifti güçlü iki kıskaç durumunda gelişmiş bulunan, sevilen beyaz
eti için avlanan, iri bir böcek (Homarus vulgaris).
ıstakoz ağı * Kabuklu deniz hayvanlarınıavlamakta kullanılan küçük ağ.
ıstakoz gibi * çok kırmızı.
ıstakozlar * On ayaklılar takımına giren, örnek hayvanııstakoz olan bir familya.
ıstakozluk * Istakozlarısaklamak için deniz kıyısında yapılan özel bölüm veya havuz.
ıstampa * Ağaç, metal vb.üzerine oyulduktan sonra bir yere basılan biçim.
* Bu tür biçim veya resimleri basmaya yarayan kalıp, damga, mühür.
* İçinde, mühür veya damga gibi şeyleri mürekkeplemeye yarayan mürekkepli çuha bulunan kutu.
ıstampa resim * Ağaç, bakır gibi yüzeylere oyulan ve tuvale basılan resim sanatı.
ıstampacı * Istampa yapan veya satan kimse.
ıstampacılık * Istampacının işi veya mesleği.
ıstampalama * Istampalamak işi.
ıstampalamak * Ham madeni sıcakta veya soğukta istenilen kalı ba sokarak şekillendirmek.
ıstanbulin * Bkz. istanbulin.
ıstar * Halı, kilim dokunan tezgâh.

Bir yanıt yazın