Kategoriler
J SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük J Sayfa 2

jeolog * Yer bilimci.
jeoloji * Yer bilimi.
jeolojik * Yer bilimi ile ilgili.
jeomorfolog * Jeomorfoloji uzmanı.
jeomorfoloji * Yeryüzü engebelerini ve aşınma ile ilgili gelişimleri inceleyen bilim.
jeopolitik * Coğrafya, ekonomi, nüfus vb.nin bir devletin politikasıüzerindeki etkisi.
* Bir devlette bir bölgede uygulanan politikayla o yerin coğrafyasıarasındaki ilişki.
* Bir devletin saldırgan nitelikteki genişlemesini, ekonomik ve siyasî coğrafya açısından haklıkılmaya yönelik
siyasî öğreti.
jeosantrik * Yer özekçil.
jeosantrizm * Yer özekçilik.
jeosenklinal * Yer kabuğunun uzun bir süre çöken, buna bağlı olarak kat kat kalın tortullarla dolmuş bulunan bölümü.
jeosismik * Bir patlama sonucu, derinlemesine yayılan dalgaların incelenmesi yoluyla (yeryüzü katmanlarındaki
madenleri) araştırma yöntemi.
jeotermal * Sıcaklığı, yer içinde kalmaya veya buradan geçmeye bağlı olan ısı.
jeotermal enerji * Yer altından çıkan sıcak su veya sıcak su buharından elde edilen enerji.
jeotermi * Yerkürede oluşan ısı olaylarının incelenmesi.
* Yerküreyle ilgili ısışartlarını(sıcaklıkların dağılımı, ısıalışverişi vb.) inceleyen jeofizik dalı.
jeotermik * Jeotermi ile ilgili.
jeotropizma * Yere yönelim.
jersey * Sarıve kahverenginden esmere kadar değişen renkte et tutmayan, kemikleri belirgin, sakin bakışlı bir kültür
ırkısığırı.
jest * Herhangi bir şeyi açıklamak için genellikle el, kol veya başile yapılan içgüdüsel veya iradeli hareket.
* Genellikle yerinde yapılan ve beğenilen davranış.
jet * Tepkili uçak.
jet gibi * hızla, son sür’atle.
jet motoru * Yüksek basınçla ve çok büyük hızla gaz akışınıpüskürtme sistemiyle en yüksek düzeyde itme gücü yaratan
motor, tepkili motor.
jet yakıtı * Jet motorlarının çalışma sistemine göre ayrıştırılmışrenksiz benzin.
jeton * Telefonda, türlü oyunlarda garsonların kasa ile hesaplaşmasında para yerine kullanılan küçük, metal veya
plâstik marka.
jeton geç düşmek * konuşulan veya sözü edilen konuyu geç anlamak, geç intikal etmek.
jetoncu * Jeton satan kimse.
jig * Bir Orta Çağçalgısı.
jigolo * Geçimi yaşlıve zengin bir kadın tarafından sağlanan genç, erkek sevgili, tokmakçı.
jigolo tutmak * (yaşlı, zengin bir kadın) genç bir erkekle ilişki kurmak.
jigololuk * Jigolo olma durumu.
jikle * Motorlu taşıtların yüksek devirde çalışması için fazla benzin akışınısağlayan alet.
jile * Daha çok kadınların blûz üzerine giydikleri yelek.
jilet * İnce çelikten yapılmış, iki yanıkeskin tıraş bıçağı.
jilet gibi * çok keskin.
jimnastik * Vücudu çevikleştirmek ve güçlendirmek için yapılan alıştırmaların tümü, idman, kültürfizik.
* Erkeklerde, yer alıştırmaları, barparalel, barfiks, halkalar ve kulplu beygir; kadınlarda yer alıştırmaları, eşit
olmayan çubuklar, barfiks, denge kalasıalıştırmalarını içeren yarışma disiplini.
jimnastik yapmak * vücudu çevikleştirmek ve güçlendirmek için hareket yapmak.
jimnastikçi * Jimnastik yapan sporcu.
* Jimnastik öğretmeni.
jin * Bkz. cin.
jinekolog * Jinekoloji uzmanıhekim, nisaiye uzmanı.
jinekoloji * Kadın organizmasınıve cinsel organlarınıfizyolojik, morfolojik ve patolojik bakımdan inceleyen bilim,
nisaiye.
* Kadın hastalıklarınıkonu edinen tıp dalı, nisaiye.
jip * Bkz. cip.
jips * Alçıtaşı.
jiujitsu * Güçten çok yönteme dayanan, çıplak elle savunma tekniği; Japon güreşi.
jiujitsucu * Jiujitsu yapan sporcu.
jogging * Kırda, ormanda vb. yerlerde yapılan koşu sporu.
jokey * Bkz. Cokey.
jorjet * Bürümcük görünüşlü, çok bükümlü, genellikle pamuk iplikleri ile dokunmuş bir kumaş.
* Bu kumaştan yapılmışolan.
jöle * Meyve suyunun şekerle kaynatılmasıyla istenilen yoğunlukta elde edilmişşekerleme.
* Et suyunun soğuduktan sonra gevşek ve esnek bir kıvam almışdurumu.
* Saçın düzgün bir biçimde uzun süre kalmasınısağlayan yağlı, parlak ve yapışkan madde.
jön * Genç.
* Önemli rollerde oynayan genç oyuncu, jönprömiye.
jönprömiye * Jön.
judo * Jiujitsudan gelişmiş, silâhsız olarak, tutmalara, fırlatmalara, hareketsiz bırakmalara dayanan Japon kökenli
dövüşsporu.
judocu * Judo yapan kimse.

Bir yanıt yazın