kızartılı | * Kızartısı olan, kızarmış. |
kızartılma | * Kızartılmak işi. |
kızartılmak | * Kızartmak işi yapılmak. |
kızartma | * Kızartmak işi. * Kızartılarak hazırlanmışyemek. * Kızartılarak pişirilmiş. |
kızartmak | * Kızarmasına sebep olmak. * Kızgın yağda pişirmek. |
kızcağız | * Kendisine karşışefkat ve acıma duyulan kız. |
kızdırılma | * Kızdırılmak işi. |
kızdırılmak | * Kızdırmak işine konu olmak veya kızdırmak işi yapılmak. |
kızdırma | * Kızdırmak işi. * Yüksek vücut ısısı, ateş. * Üzüm çubuklarınıköklendirmek için yere gömme, daldırma. |
kızdırmak | * Kızmasına sebep olmak, kızmasını sağlamak. * Isıtmak. * Öfkelenmesine sebep olmak, öfkelendirmek, sinirlendirmek. |
kızgın | * Çok ısınmış, ısıtılmışveya kızdırılmış. * Kızmışolan, öfkeli, mütehevvir. * Kızışık, zorlu, sert, şiddetli. * Eşarayan (hayvan). |
kızgın bulut | * Yanardağlardan fışkırıp yüksek ısıda su buharıve başka gazlardan oluşmuş, içine kül ve lâv karışmış bulut görünüşünde yığın. |
kızgınlaşma | * Kızgınlaşmak işi. |
kızgınlaşmak | * Kızgın duruma gelmek. |
kızgınlık | * Kızgın, ısınmışolma durumu. * Öfkeli olma durumu. * Hayvanların çiftleşme isteği. |
kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya kaçar (veya varır) ya zurnacıya | * evlenme çağındaki kızı büyükleri uyarmazlarsa uygun olmayan birisiyle evlenir. |
kızıkısrağı | * birinin ailesindeki kızlar ve kadınlar. |
Kızık | * Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri. |
kızıl | * Parlak kırmızırenk. * Bu renkte olan. * Aşırıderecede olan. * Komünist. * Daha çok küçük yaşlarda görülen, bulaşıcı, yüksek ateşli, kırmızırenkte genişlekeler döktüren, kuluçka dönemi üç dört gün süren tehlikeli hastalık. * Altın. |
kızıl boya | * Kök boyası. |
kızıl ısı | * Temmuzun çok sıcak olan ikinci yarısı. |
kızıl iblis | * Çok kötü ruhlu (kimse). |
kızıl kıyamet | * Büyük ve aşırı gürültü, kavga, kızılca kıyamet. |
kızıl ötesi | * Işık tayfında kırmızıalanın ötesindeki alanda yayılmışısıışınlarından oluşan, gözle görülmeyen ışınım, enfraruj. |
kızıl su yosunları | * Denizlerin yaklaşık 200 m derinliklerinde yaşayan kırmızırenkli su yosunları. |
kızıl yara | * Şirpence. |
kızıl yel | * Güneyden esen rüzgâr. |
kızılağaç | * Gürgengillerden, dişi çiçekleri küçük ve sarımtırak, erkek çiçekleri püskül biçiminde olan, kerestesi kolay işlenebilir bir ağaç (Alnus). |
Kızılbaş | * Şiî mezhebinin bir kolundan olanlara verilen ad. |
Kızılbaşlık | * Kızılbaşolma durumu. |
kızılca | * Kızıla çalar, az kızıl. * Kızıla çalan bir çeşit buğday. * Aşırıderecede, kızıl. |
kızılca kıyamet | * Aşırı bir biçimde gürültülü, çekişme, kavga. |
kızılca kıyamet kopmak | * kavga, gürültü olmak. |
kızılcadişi | * 4-5 m yükseklikte, beyaz çiçekli bir ağaçcık (Cornus senguinea). |
kızılcık | * Kızılcıkgillerden bir ağaç (Cornus mas). * Bu ağacın güzün olgunlaşan, kırmızı, tek çekirdekli, reçeli ve şerbeti yapılan, buruk bir tadı olan yemişi. |
kızılcık reçeli | * Kızılcık meyvesinden şeker katılarak yapılan ve genellikle ishale iyi gelen reçel. |
kızılcık şerbeti | * Kızılcık meyvesinden yapılan bir tür şerbet. Bu söz kan kusup kızılcık şerbeti içmişgörünmek deyiminde geçer. |
kızılcık şurubu | * Kızılcık özü ile hazırlanan içecek. |
kızılcık tarhanası | * Kızılcık suyu ile yoğrularak yapılan tarhana. |
kızılcıkgiller | * İki çeneklilerden, çoğu iri gövdeli, yaklaşık on cinste toplanan yüz kadar türü olan bir bitki familyası. |
kızılçam | * Uzun boylu bir çam türü. * Bir tür orman ağacı. |
Kızılderili | * Amerika yerlilerine verilen ad. |
Kızılelma | * Osmanlılarca Roma ve Viyana şehirleri için kullanılan sembolik ad. * Yeryüzündeki bütün Türkleri birleştirip büyük bir imparatorluk kurmayıamaç olarak alan ülkü. |
kızılış | * Kızılmak işi veya biçimi. |
kızılkanat | * Sazangilleredn, yüzgeçleri kırmızı, 25-30 cm boyunda, eti kılçıklı bir tatlısu balığı(Scardinus eryhrophthalmus). |
kızılkantaron | * Kızılkantarongillerin örnek bitkisi olan, 10-50 cm yükseklikte, kırmızıçiçekli, karşılıklıyapraklı, sap ve yapraklarıhekimlikte kullanılan, iki yıllık otsu bir bitki (Eryhraea centaurium). |
kızılkantarongiller | * İki çeneklilerden, kızılkantaron, acıyonca gibi cinsleri içine alan bir bitki familyası. |
kızılkök | * Bkz. kök boyası. |
kızılkurt | * At ve eşeklerin kalın bağırsaklarında yerleşip kanlarınıemen kırmızı bir kurt. |
kızılkuyruk | * Karatavukgillereden, kışın göçen, küçük, güzel bir kuş(Phoenicurus). |
Kategoriler