Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 11

kafayıyemek * aşırıyorgunluktan bunalıma düşmek.
Kafdağı * Genellikle masallarda yer alan, dünyayıçevrelediğine inanılan, arkasında cinlerin, perilerin bulunduğu var
sayılan, zümrütten dağ.
kafe * Bkz. kahve.
kafein * Kahve ve çaydan elde edilen, hekimlikte kullanılan, uyarıcıniteliği olan bir madde.
kafes * Aralıklıtelden, metal veya ağaç çubuklardan yapılmış, genellikle taşınabilir koyacak.
* Vahşî hayvanlar için demir çubuklarla yapılmıştaşınabilir bölme.
* Çapraz çubuklarla ve aralıklı olarak yapılmış, pencerelere takılan siper.
* Cami ve tekke gibi yerlerde kadınlara ayrılan yer.
* Ahşap yapıların direk ve çatmalardan oluşan kaplama tahtalarıdışında kalan iskeleti.
* Hapishane.
kafes gibi * zayıf, kuru veya delik deşik.
kafes teli * Tel çitlerde kullanılan veya bir makine aracılığıyla kafes yapımında gerekli olan ince, galvanizli tel.
kafesçi * Kafes yapan veya satan kimse.
* Birini aldatarak çıkar sağlayan (kimse).
kafese girmek * aldatılıp kendisinden çıkar sağlanmak.
* hapse girmek.
kafese koymak * aldatıp çıkar sağlamak.
kafesleme * Kafeslemek işi.
kafeslemek * Çıkar sağlamak için birini aldatmak.
kafesli * Kafesi olan veya kafes biçiminde olan.
kafeşantan * İçkili, çalgılıkahvehane.
kafeterya * Müşterilerin kendi kendilerine servis yaptıklarılokanta.
* Kahve ve benzeri içecekler satılan yer.
kâffe * Bütün, tamam, hep, cümle.
kâffesi * Bütünü, hepsi, tamamı.
kâfi * Yeterli, yetecek ölçüde olan.
* Yeter, yetişir, artık istemez!.
kâfi gelmek * yetmek, yetişmek.
kafile * Birlikte yolculuk eden topluluk.
* Aynıyöne giden taşıt veya yolcu topluluğu, konvoy.
* Sıra ile gönderilen şeylerin her bir bölüğü.
kâfir * Tanrı’nın varlığını inkâr eden (kimse).
* Genellikle Müslüman olmayanlara verilen ad.
* Acımasız, zalim.
* Sevilen birine takılma, sitem yollu kullanılır.
kâfiristan * Kâfir ülkesi, Müslüman olmayanların yaşadığıyer.
kâfirleşme * Kâfir gibi olma.
kâfirleşmek * Kâfir gibi olmak.
kâfirlik * Kâfir olma durumu.
kafiye * Şiirde dizelerin sonunda tekrarlanan ve aynısesi veren hecelerin benzeşmesi, uyak, (halk edebiyatında)
ayak.
kafiyeli * Kafiyeli olma durumu, uyaklı, mukaffa.
kafiyesiz * Şiirde kafiye kuralına uymayan, uyaksız.
Kafkasyalı * Kafkasya halkından olan (kimse).
kaftan * Çoğu ipek bir çeşit uzun, süslü üst giysisi.
kaftancı * Kaftan yapan veya satan kimse.
kâfur * Kâfur ağacından elde edilen, hekimlikte kullanılan, beyaz ve yarısaydam, kolaylıkla parçalanan, çok ıtırlı
bir madde.
* Çok beyaz.
kâfur ağacı * Defnegillerden, Uzak Doğu’da yetişen, kâfur elde edilen ağaç (Cinnamonum camphora).
kâfuru * Bkz. kâfur.
kâgir * Taşve tuğladan yapılmışolan.
kağan * (hakan sözünün eski biçimi) Hanların bağlı olduğu devlet başkanı, imparator.
kağanlık * Kağan olma durumu.
* Kağanın yönetimindeki ülke.
kâğıda dökmek * yazıya geçirmek.
kâğıt * Hamur durumuna getirilmiştürlü bitkisel maddelerden yapılan, yazıyazmaya, basmaya, bir şey sarmaya
yarayan kuru, ince yaprak.
* Yazılıkâğıt yaprağı, pusula, tezkere.
* Yazılısınav kâğıdı.
* İskambil kâğıdı.
* Kâğıt para.
* Kâğıttan yapılmış.
* Belge ve doküman.
* Menkul kıymetler borsasında işlem gören tahvil, hisse senedi gibi malî değeri olan senet.
kâğıt açmak * iskambil kâğıtlarını oyunculara dağıttıktan sonra koz olacak kâğıdın yüzünü çevirmek.
kâğıt ağacı * Kâğıt dutu.
kâğıt balığı * Kâğıt balığı gillerden, gövdesi kâğıt gibi ince ve saydam, üzerinde üç siyah benek bulunan kemikli bir balık
(Trachypterus trachypterus).
kâğıt balığı giller * Kemikli balıklardan, örnek hayvanıkâğıt balığı olan, ince gövdeli, gümüşî renkli balık familyası.
kâğıt dutu * Dutgillerden, Çin’de ve Japonya’da yetişen, kabuğundan kâğıt yapılan bir ağaç (Broussenetia papyrifera).
kâğıt gibi (olmak) * kanı çekilip benzi solmak.
kâğıt helvacı * Kâğıt helvasıyapan veya satan kimse.
kâğıt helvası * Tekerlek biçiminde, ince, yassıve gevrek bir çeşit helva.
kâğıt kaleme sarılmak * hemen yazmaya başlamak.
kâğıt kebabı * Kemiksiz koyun eti, domates, biber, soğan ve baharat karışımının yağlıkâğıt içerisine konarak fırında
pişirilmesi yoluyla hazırlanan bir kebap türü.
kâğıt oynamak * iskambil kâğıtlarınıkullanarak çeşitli oyunlar oynamak.

Bir yanıt yazın