Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 110

kimi kimsesi olmamak * yakınları, koruyucusu bulunmamak.
kimi köprü bulamaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye * insanların nasipleri arasındaki tutarsızlıkları belirtir.
kimi zaman * Ara sıra, bazen.
kimin arabasına binerse onun türküsünü çağırır * kimden bir çıkar sağlarsa, onun hoşuna gidecek biçimde davranan dönek ve dalkavuk kimseler için
kullanılır.
kimin nesi? * “kimin yakını” anlamında kullanılır.
kimine hay hay, kimine vay vay * kiminin talihinin iyi, kiminin de kötü gittiğini anlatır.
kiminin parası, kiminin duası * bir işyapılırken veya yapıldıktan sonra kiminden para, kiminden dua alınabilir.
kimisi * Bazısı, birtakımı, kimi.
kimlik * Toplumsal bir varlık olarak insana özgü olan belirti, nitelik ve özelliklerle, birinin belirli bir kimse olmasını
sağlayan şartların bütünü.
* Kim olduğunu tanıtlayan belge, hüviyet.
* Herhangi bir nesneyi belirlemeye yarayan özelliklerin bütünü.
kimlik belgesi * Kimlik, hüviyet cüzdanı.
kimlik kartı * 343 kimlik belgesi.
kimono * Japonların önden çapraz olarak kavuşan uzun ve genişkollu ulusal giysisi.
* Genişkollu sabahlık.
kimse * Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi, şahıs, nefer.
* (olumsuz cümlelerde) Hiçbir kişi.
kimse kendi memleketinde peygamber olmaz * insanlar kendi çevrelerinde olan kimseyi değerlendiremezler.
kimse yoğurdum ekşi demez * herkes sattığımalıherkes kendi işini, tutumunu ve davranışınıöver.
kimsecik * (olumsuz cümlelerde) Hiç kimse.
kimsecikler * (olumsuz cümlelerde) Hiçkimse.
kimseden kimseye hayır yok (veya gelmez) * insan, yapacağı işte başkasının yardımına güvenirse, hayal kırıklığına uğrar.
kimsesiz * Anası babası, yakını, koruyucusu olmayan (kimse).
* Hiç kimse bulunmayan, boş.
kimsesizlik * Kimsesiz olma durumu, yalnızlık.
kimüs * Yemeklerin mide öz suyuyla karıştıktan sonra aldığıdurum, keymus.
kimya * Maddelerin temel yapılarını, birleşimlerini, dönüşümlerini; çözümleme, birleşim ve üretim yöntemlerini
inceleyen bilim.
* Üstün özellikler taşıyan çok değerli şey.
kimya doğrulumu * Kimyasal maddelerin etkisi ile bitkilerde görülen, maddeye doğru veya ters yöne yönelme durumu,
şimiotropizm.
kimya göçümü * Bir hücreli varlıklarda, kimyasal maddelerin etkisi altında yanaşma veya uzaklaşma biçiminde görülen yer
değiştirme durumu, şimiotaksi.
kimya olmak * bulunmaz olmak.
kimyacı * Kimya ile uğraşan kimse, kimyager.
* Kimya öğretmeni.
kimyacılık * Kimyacı olma durumu veya mesleği, kimyagerlik.
kimyager * Kimyacı.
kimyagerlik * Kimyacılık.
kimyasal * Kimyaya ait, kimya ile ilgili, kimyevî.
kimyasal savaş * Kimyasal madde ve silâhların kullanıldığısavaş.
kimyasal silâh * İnsan, hayvan ve bitkiler üzerinde zehirli maddelerle ölümcül olaylara sebep olan silâh.
kimyevî * Kimyasal.
kimyon * Maydanozgillerden, 50 cm kadar yükseklikte, beyaz veya pembe çiçekli, bir yıllık, ıtırlıve otsu bir bitki
(Cuminum cyminum).
* Bu bitkinin tohumundan elde edilen ve bahar olarak kullanılan toz.
kimyonî * Kahverengiye çalan yeşil renkte olan.
kimyonlu * İçinde kimyon bulunan.
kin * Öç almayıamaçlayan gizli düşmanlık, garez.
-kin * Bkz. -gın / -gin.
kin bağlamak * birine karşıöç alma duygusu duymak.
kin beslemek (veya tutmak) * birine karşıöç alma duygusunu sürdürmek.
kin duymak * birine karşıöç alma duygusunu yaşatmak veya bu duyguyu hissetmek.
kin gütmek * öcünü alıncaya kadar kininden vazgeçmemek.
kinaye * Düşünüleni, dolaylı olarak anlatan söz.
* Üstü kapalı, sitemli, dokunaklısöz.
* Sözün gelişiyle, gerçek anlamların dışında bir kavrama değinme sanatı.
kinayeli * İçinde kinaye bulunan (söz).
kinayeli kinayeli * Dolaylı olarak, iğneli.
kinci * Öç almak isteyen, kin tutan, kindar.
kincilik * Kinci olma durumu, kin tutma.
kindar * Kinci, kinli.
kindarlık * Kindar olma durumu.
kinematik * Cisimlerin hareketlerini yörünge, hız ve ivme gibi konular bakımından inceleyen mekanik kolu, sinematik.

Bir yanıt yazın