kirizma yapmak (veya etmek) | * toprağıderince kazarak altınıüstüne getirerek sürmek. |
kirizmalama | * Kirizmalamak işi veya durumu. |
kirizmalamak | * Kirizma yapmak. |
kirizme | * 343 kirizma. |
kirkit | * Dokumacılıkta atkı ipliğini sıkıştırmak için kullanılan, demirden veya ağaçtan yapılmışdişli araç. |
kirlenme | * Kirlenmek işi. |
kirlenmek | * Kirli duruma gelmek, pislenmek. * Onuru lekelenmek. * (kadın için) Irzına geçilmek, iffeti bozulmak, lekelenmek. * (kadın) Ay başı olmak. |
kirletme | * Kirletmek işi. |
kirletmek | * Kirli duruma getirmek, pisletmek. * Küçük veya büyük abdestini yapmak, pislemek. * Namusuna, onuruna zarar verecek bir suç yüklemek, lekelemek. * (kadın için) Irzına geçmek, namusuna zarar vermek. |
kirli | * Leke, toz vb. ile kaplı, pis, murdar, mülevves. * (kadın için) Aybaşıdurumunda bulunan. * Toplumun değer yargılarına aykırı olan. |
kirli çamaşır | * Yasal olmayan, saklı gizli iş. |
kirli çamaşırlarını ortaya dökmek | * (birinin) ayıp, kusur veya suçlarınıaçıklamak, söylemek. |
kirli çıkı | * Cimrilikle zengin olmuşkimseler için söylenir. |
kirli çıkın | * Bkz. kirli çıkı. |
kirli kan | * Toplardamarların kalbe götürdüğü kan. |
kirli sarı | * Koyu ve donuk sarırenk. |
kirlihanım peyniri | * Yumuşak ve yağlı bir tür peynir. |
kirlilik | * Kirli olma durumu, pislik. |
kirliye atmak | * yıkanmak için bir kenara koymak, bir yerde biriktirmek. |
kirloş | * Kirli ve pasaklı. |
kirloz | * Kirloş. |
kirmen | * Elde yün eğirmeye yarayan tahtadan yapılmış araç. |
kirpi | * Kirpigillerden, uzunluğu 25-30 cm olan, sırtıdikenlerle kaplımemeli hayvan (Erinaceus europaeus). |
kirpigiller | * Böcekçiller takımının, örnek hayvanıkirpi olan, sırtlarıdikenlerle kaplımemeli hayvanlar familyası. |
kirpiği kirpiğine değmemek | * hiç uyumamak. |
kirpik | * Göz kapağının kenarındaki kıllar veya bu kıllardan her biri. * Tüy gibi, küçük ve ince uzantıveya uzantılar. |
kirpik besleyici | * Kirpiklerin dökülmesini önleyen ve besleyici nitelikleri olan şeffaf, sıvımadde. |
kirpikli | * Herhangi bir nitelikte kirpiği olan. * Üzerinde kirpik veya kirpiğe benzer uzantılar olan. |
kirpikliler | * Bir hücreli hayvanlardan, üzerleri hareketlerini sağlayan kirpik biçimindeki uzantılarla kaplı organizmalar sınıfı. |
kirpiksi | * Kirpiğe benzer. |
kirpiksi cisim | * gözde damar tabakanın ön dış bölümü. |
kirş | * Kirazın mayalanmasıve damıtılmasıyla yapılan bir tür içki. |
kirtikli | * Kenarları girintili çıkıntılı olan. |
kirtil | * Büyük kabuklu deniz hayvanlarınıavlamakta kullanılan, ince dallardan örülmüşsepet. |
kirve | * Sünnet olan çocuğun bütün masraflarınıüstlendikten sonra sünnet sırasında çocuğu kucağına alarak elini, kolunu tutan ve bütün hayatı boyunca çocuk üzerinde babasına yakın hak taşıyan kimse. |
kirvelik | * Kirve olma durumu. |
kirvelik etmek | * kirve görevini yüklenmek. |
kisbî | * 343 kispî. |
kisedar | * Para hesabınıyapan, parayıtoplayan kimse, vekilharç. |
kispet | * Yağlı güreşte pehlivanların giydikleri, belden baldıra kadar uzanan, dar paçalımeşin pantolon. |
kispet çıkarılması | * Yağlı güreşte yenilginin en kötüsü sayılan, kispetin hasım tarafından çekilip çıkarılmasıveya boydan boya yırtılması. |
kispî | * Sonradan elde edinilmiş, sonradan kazanılmış. |
kist | * İçi koloit veya yağgibi sıvıveya yarısıvı bir madde ile dolu patolojik torba. * Tek hücrelilerin veya çok hücreli küçük hayvanların uygun olmayan şartlarda veya çoğalma sırasında çevrelerine saldıklarıkendilerini korumaya yarayan dayanıklıkapsül. * Sporlu bitkilerde, özellikle mantarlar veya su yosunlarında görülen, bir veya birkaç hücreden oluşmuş organ. |
kistleşme | * Kistleşmek işi. |
kistleşmek | * Yabancı bir cisim veya patolojik bir urun çevresinde katılgan doku sertleşmek. |
kisve | * Kılık. * Hacıların Kâbe’de giydikleri beyaz üstlük. |
kisvesi altında | * herhangi bir nitelikte veya biçimde. |
kişi | * İnsan, kimse, şahıs. * Eş, koca. * Erkek. * Bir eserde (oyun, roman, hikâye) yer alan kimse. * Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs. |
kişi eki | * Fiil çekimlerinde kullanılan ve kişiyi gösteren ek, şahıs eki: Geldi-m, gelmiş-sin gibi. |
kişi refikinden azar | * kötü arkadaş, kişiyi kötü yola sürükler. |
Kategoriler