komando | * Baskın, sabotaj gibi özel görevler yapan, az sayıda askerden kurulu birlik. * Komando birliğinde görevli asker. * Vurucu kuvvet. |
komando er | * Askerliğini komando olarak yapan er. |
komar | * Kuzey Anadolu dağlarında yetişen, 3-5 m boyunda, kışın yapraklarınıdökmeyen, iri ve mor çiçekleri olan bir ağaççık (hododendron ponticum). |
komaya girmek | * duyma, anlama ve hareket kabiliyetlerini kaybederek yarıölü duruma gelmek, kendinden geçmek. * kendinden geçecek kadar sinirlenmek, şaşırmak, üzülmek. |
kombi | * Isıtmada kullanılan yakıtı düzenli ve ayarlıyakan araç. |
kombina | * Birkaç sanayi kurumunun tek yönetimde birleşmesi. |
kombinezon | * Bir işi başarıya ulaştırmak için alınan önlemler, düzenleme. * Kadınların giydikleri kısa ve kolsuz iç çamaşırı. |
kombiyum | * Dışodun ile kabuk arasında bulunan, ağacın yaşamasınıve büyümesini sağlayan bölüm. |
komedi | * Güldürü. * Yalan ve yapmacık söz veya davranış. * Gülmeye sebep olan olay veya olaylar. |
komedi yazarı | * Daha çok komedi türünde eser veren kimse. |
komedya | * Komedi. |
komedyacı | * Komedyen. |
komedyen | * Güldürülerde oynayan oyuncu. * Sözleri, davranışlarıyalan ve yapmacık olan (kimse). |
komi | * Otel vb. yerlerde ayak işlerine bakan kimse. * Lokantalarda garson yamağı. |
komik | * Gülme duygusu uyandıran, güldürücü, gülünç. * Güldürülerde oynayan oyuncu. |
komikleşme | * Gülünçleşme. |
komikleşmek | * Gülünçleşmek. |
komiklik | * Komik olma durumu. * Güldürücü davranış. * Gülünç durum. |
komiser | * Güvenlik teşkilâtının meslek aşamaları içinde yer alan, en az lise öğrenimi görmüşveya polis okullarının orta ve yüksek bölümlerini bitirmiş, üniformalıveya sivil memur. * Ortaklıklarıve toplantılarıhükûmet adına denetlemekle görevli kimse. |
komiserlik | * Komiser olma durumu. * Komiserin makamı. |
komisyon | * Alt kurul, encümen, komite. * Bir işte aracılık yapan kimseye bırakılan yüzdelik, simsariye. |
komisyoncu | * Komisyon işleri yapan kimse, simsar. |
komisyonculuk | * Komisyoncunun yaptığı iş, simsarlık. |
komita | * Siyasî bir amaca ulaşmak için silâh kullanan gizli topluluk. |
komitacı | * Siyasî bir amaca ulaşmak için silâhlımücadele yapan gizli topluluk veya örgüte bağlıkimse. |
komitacılık | * Komitacı olma durumu. * Komitacıya vergi davranış. |
komite | * Alt kurul, encümen, komisyon. |
komodin | * Karyolanın yanı başına konulan üstü masa biçimindeki küçük dolap, komot. |
komodor | * Amiral yetkisiyle görevli deniz subayı. * Bir kuruluşa bağlıyolcu gemilerinin en eski kaptanı. |
komot | * Komodin. |
kompakt disk | * Yoğun teker. |
kompartıman | * Yolcu trenlerinde vagonların bölmelerle ayrılmış bölümlerinden her biri. |
kompas | * Küçük uzunlukları, çaplarıve kalınlıklarıdoğru olarak ölçmeye yarayan bir ölçü aracı. |
kompetan | * Uzman, yetkili. |
kompetitif | * Tekabetçi. |
kompilâsyon | * Derleyip toparlama; derme çatma yapılan iş. |
komple | * Dolu. * Eksiksiz, gerekli her şeyi tamam olan, tam. * Aynımadde, kumaşvb.den yapılmışolan. * Üstün nitelikleri kendinde toplayan, mükemmel. |
komple kilit | * Bir mobilyanın sadece bir çekmece veya kapağına takılan, kilitlendiği zaman mobilyanın bütün kapak ve çekmecelerini kilitleyebilen özel bir kilit çeşidi. |
kompleks | * Hemen kavranamayan, çözümü güç olan, karmaşık. * Karmaşıklık, karmaşa. * Aynıekonomik etkinliğe açık sanayinin tesisler bütünü. * Karmaşık. * Karmaşa, ruh karmaşası. |
kompleksli | * Kompleksi olan. |
komplikasyon | * Karışıklık. * Yan etki. |
komplike | * Öğelerinin veya gerekli işlemlerin sayısının çokluğu, çeşitliliği yüzünden anlaşılması, yapılması güç olan, (şey), karışık. |
kompliman | * Gönül okşayıcısöz, ilgi, gösterici söz. * Koltuklama. |
komplo | * Bir kimseye, bir kuruluşa karşıtoplu olarak alınan gizli karar, gizli düzen. * Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plân. * Tuzak. |
komplo hazırlamak | * bir kimsenin aleyhine çalışmak, onun kötü duruma düşmesini sağlamak. |
komplo kurmak | * bir kimseye karşı gizlice, toplu olarak zarar verici karar almak, tuzak kurmak. |
komplocu | * Komplo kuran kimse. |
komposto | * Hoşaf. * Bitki artıklarından yapılan gübre. |
kompostoluk | * Komposto veya meyve dağıtımıyapmak için kullanılan, genellikle yüksek ayaklıtabak. * Komposto yapmaya elverişli olan (meyve). |
kompoze | * “Öğelerini birleştirmek, bütünleştirmek, yeniden oluşturmak” anlamında kompoze etmek sözünde geçer. |
Kategoriler