kontenjan sistemi | * Dışarıdan yurda getirilecek malların tür ve niceliklerini sınırlandıran yöntem. |
kontes | * Kontun karısının taşıdığıunvan. |
konteyner | * Çeşitli eşyalarıtaşımak için uluslar arasıstandartlara göre yapılmış büyük sandık. |
kontluk | * Kont unvanına hak kazandıran yurtluk. |
kontör | * Konuşumluk. |
kontra | * Karşıt, karşı, aksi. * Kontrplâk. |
kontra gitmek | * birine zıt gitmek. |
kontra mizana | * Dört direkli gemilerde en arkadaki direk. |
kontralto | * Kadın seslerinin en kalını. * Sesi böyle olan sanatçı, alto. |
kontrasomun | * Kapıtokmağınıters döndüren somun. |
kontrast | * Karşıt, aykırı, zıt. * Karşıtlık, aykırılık, zıtlık. |
kontrat | * Sözleşme. |
kontrat yapmak | * sözleşme yapmak. |
kontratabla | * (marangozlukta) Ağacın çalışma oranınıazaltmak ve zararsız duruma getirmek için çapraz yapıştırma yöntemi ile hazırlanan tabla. * Ağaç malzemenin biçim değiştirmesini önlemek için kör ağacın iki yüzüne, elyaf yönleri kör ağaca çapraz veya 45° eğik, aynıkalınlıkta astar kaplama ve yüz kaplama yapıştırılarak elde edilen tabla. |
kontratak | * Karşıakın, karşısaldırı. |
kontratlı | * Sözleşmeli. |
kontratsız | * Sözleşmesiz. |
kontrbas | * Keman türünden, en kalın sesli yaylıçalgı. * Kontrbas çalan kimse, kontrbasçı. |
kontrbasçı | * Kontrbas çalan sanatçı. |
kontrfile | * Kesim hayvanlarında, bel kemiğindeki dikensi çıkıntının iki yanında bulunan et dilimi. |
kontrgerillâ | * Gerillâ güçlerine karşı oluşturulmuşgüç. |
kontrol | * Bir işin doğru ve usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını inceleme, denetim, denetleme. * Bir şeyin gerçeğe ve aslına uygunluğuna bakma. * Yoklama, arama. * Denetçi, kontrolör. |
kontrol altına almak | * hastalığıdurdurmak. * yangınısöndürmek. |
kontrol etmek | * denetlemek. * yoklamak, gözden geçirmek. |
kontrol kalemi | * Herhangi bir elektrik devresinin açık veya kapalı olduğunu içine yerleştirilmişküçük bir lâmbanın yanıp sönmesiyle gösteren, ucu tornavidalı, kalem biçiminde araç. |
kontrol kulesi | * (hava alanında) Hava trafik kontrolü işlerinin yönetilmesi için yapılmış, çevrenin iyice göründüğü oldukça yüksek kule. |
kontrol saati | * Bekçilerin belirli yerlerden geçişzamanlarını belirleyen alet. |
kontrolcü | * Kontrol yapan, denetçi, kontrolör. |
kontrolör | * Denetçi. |
kontrolörlük | * Denetçilik. |
kontrpiye | * Sporcunun yanılma hareketi. |
kontrpiyede kalmak | * futbolda kalecinin ters tarafa gitmesi veya hamle yapması. |
kontrplâk | * Telleri birbirine ters gelecek biçimde en az üç kaplamanın üst üste tutkallanmasından oluşan, ince, esnek ve dayanıklıtahta. |
kontrpuan | * Çeşitli melodileri birbirine uydurma sanatı. |
kontur | * (resimde) Çevre çizgisi, nesneyi belirgin gösteren çizgi. |
kontuvar | * Bir memleketin, yabancı bir memleketteki ticaret acentası. |
konu | * Konuşmada, yazıda, eserde ele alınan düşünce, olay veya durum, mevzu. * Üzerinde konuşulan şey, bahis. |
konu komşu | * Bütün komşular, birbirine yakın yerde oturan kimseler. |
konu mankeni | * Geçmiş bir olayın gelişmesini ve sonucunu aynı biçimde yansıtmak üzere canlandıran kimse. |
konuğu olmak | * birine konuk olarak gidip kalmak. |
konuk | * Bir yere veya birinin evine kısa bir süre kalmak için gelen kimse, misafir, mihman. * Konakçıya göre asalak. |
konuk etmek | * birini evinde bir süre ağırlamak. |
konuk evi | * Resmî veya özel kuruluşların kendi görevlilerinin yararlanması için yaptırdığıkonut, misafirhane. |
konuk gelmek | * bir yere veya birinin evine kısa bir süre kalmak için gelmek. |
konuk köşesi | * Konukların oturması için hazırlanmışözel yer, yiğit bucağı. |
konuk olmak | * bir yerde kısa bir süre ağırlanmak. |
konuk sanatçı | * Asıl programda olmayan, program dışıetkinliğe katılan sanatçı. |
konukçu | * Yabancıkonukların yanına verilen, onları gezdiren, onlarla ilgilenen kılavuz veya arkadaş, mihmandar. |
konukçuluk | * Konukçunun işi, mihmandarlık. |
konuklama | * Konuklamak işi. |
Kategoriler