Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 130

konvansiyon * Anlaşma.
* Bir anayasa yapmak veya bir anayasayıdeğiştirmek için toplanan olağanüstü geçici meclis.
konvansiyonel * Anlaşma ile ilgili, uzlaşma ile ilgili.
konveks * Dış bükey, muhaddep.
konveksiyon * Isıyayımı, iletim.
konvektör * Isıyayar.
konvensiyonel silâh * Taraflarca gücü, niteliği bilinen ve klâsik olarak kabul edilen nükleer ve kimyasal silâh dışında kalan savaş
aracı.
konvertibilite * (para için) Serbestçe dövize çevrilebilirlik.
konvertibl * (para için) Serbestçe dövize çevrilebilir.
konvertisör * Değiştirgeç.
konveyör * Yükü havadan veya yerden taşımaya yarayan ve kapalıdevre çalışan alet.
* Koruyucu gemi, refakat gemisi.
konvoy * Aynıyere giden taşıt veya yolcu topluluğu, kafile.
* Savaşgemilerince korunan yük gemileri katarı.
konyak * İspirto derecesi yüksek, özel kokulu, sarımtırak renkte bir tür içkinin patent adı.
kooperatif * Ortak ihtiyaçlarıelverişli şartlarla karşılamak için kurulan, kâr amacı olmayan ortaklık.
* Üreticilerin, aracıyı ortadan çıkararak ürünlerini daha iyi şartlarda pazarlamak için kurdukları ortaklık.
kooperatifçi * Kooperatif üyesi.
* Kooperatif yöneticisi.
kooperatifçilik * Kooperatif kurma ve işletme işi.
kooperatifleşme * Kooperatifleşmek işi.
kooperatifleşmek * Ekonomiyi kooperatiflere dayamak.
koordinasyon * Belli bir amaca ulaşmak için çeşitli işler arasında bağlantı, uyum, düzen sağlama, eşgüdüm.
koordinat * Belirli bir molekül içinde özel bir konuma sahip bir atoma bağlı olan atom veya atom grubu.
koordinatlar * Apsis, kot ve ordinatın ortak adı.
koordinatör * Çeşitli işler arasında düzen ve uyum sağlayan kimse, eşgüdümcü.
koordine * Koordinasyonla ilgili.
koordine etmek * uyum ve düzen sağlamak.
kopal * Tropik bölgelerde yetişen, bazıerguvangillerden çıkarılan ve cilâ yapmakta kullanılan bir çeşit reçine.
kopanaki * El ile bir çeşit dantel örmek için kullanılan silindir biçimli araç.
* Bu araç üstünde örülen bir tür dantel.
koparan * Kolları geriye sarkık cepken biçiminde, beyaz keçeden yapılmışkaytanla işlemeli bir çeşit ceket.
koparılma * Koparılmak işi.
koparılmak * Koparmak işi yapılmak.
koparıp atmak * koparmak.
* ilgisini kesmek, önem vermemek.
koparış * Koparmak işi veya biçimi.
koparma * Koparmak işi.
* Çömelik bir durumda, ayakları oynatmadan, halteri göğüs hizasına kaldırdıktan sonra ayaklarıaçarak
kalkma.
koparmak * Kopmasını sağlamak, kopmasına yol açmak.
* Daldan, ağaçtan alıp toplamak.
* Güçlükle elde etmek.
* Birden ve güçlü bir biçimde başlamak veya başlatmak.
* Zor kullanarak almak.
* Birlikte koşan yarışçıyıüstün bir çaba ile hızlanıp geçmek.
kopartılma * Kopartılmak işi.
kopartılmak * Kopartmak işi yapılmak.
kopartma * Kopartmak işi.
kopartmak * Koparmak işini yapmak.
koparttırma * Koparttırmak işi.
koparttırmak * Kopartmak işini yaptırmak.
kopça * Bir giysinin iki yanını bitiştirmeye yarayan ve metal bir halka ile bir çengelden oluşan araç.
kopçalama * Kopçalamak işi.
kopçalamak * Kopça ile iliklemek.
kopçalanma * Kopçalanmak işi.
kopçalanmak * Kopça ile iliklenmek.
kopçalı * Kopçası olan, kopça ile iliklenen.
kopçasız * Kopçası olmayan.
kopek * Rublenin yüzde biri değerinde para birimi.
kopil * Arsız sokak çocuğu.
* Piç.
kopkoyu * Çok koyu.
kopma * Kopmak işi.
kopmak * Herhangi bir yerinden ikiye ayrılmak.
* Yerinden ayrılmak.
* Gövdeden ayrılmak.
* (gürültülü veya tehlikeli olaylar için) Birdenbire başlamak veya ortaya çıkmak.
* Bütün ilişkileri kesilip büsbütün ayrılmak veya uzaklaşmak.
* Uzaklaşmak, kurtulmak.
* Çok ağrımak.
* Koşmak, hızla gitmek.

Bir yanıt yazın