kopolimer | * Kopolimerleşme ile elde edilen madde. |
kopolimerleşme | * Doymamış birleşikler karışımının büyük moleküller vererek polimerleşmesi. |
kopoy | * Orta boylu, düşük kulaklı, tüyleri kısa bir tür av köpeği. |
kopuk | * Kopmuş. * Toplum kurallarına aldırmayan erkek, işsiz, güçsüz, serseri. |
kopukluk | * Kopuk olma durumu. * Kopuğa yaraşır davranış. |
kopuksuz | * Ara vermeden, durmaksızın. |
kopuntu | * Kopmuşparça, diaspora. |
kopup gelmek | * uzak bir yerden ayrılarak gelmek. |
kopuz | * Ozanların çaldığıtelli Türk sazı. |
kopuzcu | * Kopuz çalan kimse. |
kopya | * Bir sanat eserinin veya yazılı bir metnin taklidi. * Suret çıkarma işi. * Bir sınavda sorularıcevaplamak için başka birinden veya yerden gizli yoldan yararlanma. * Yazılısınavda gizlice bakmak için hazırlanmışkâğıt. * Taklit edilmişolan. |
kopya çekmek (veya yapmak) | * (genellikle yazılısınavlarda) sorularıcevaplamak için gizlice bir kaynağa bakmak. |
kopya defteri | * Mektup kopyalarının çıkarıldığı ince yapraklıdefter. |
kopya etmek (yapmak veya kopyasınıçıkarmak) | * (bir yazıveya eser için) aslına bakarak aynınıveya benzerini oluşturmak. |
kopya kâğıdı | * Birkaç kopya çıkarmak için beyaz kâğıtların arasına konulan karbonlu kâğıt. |
kopya kalemi | * Yazısıkopya kâğıdıyla birkaç kâğıda birden çıkan sert, mor renkli bir tür kalem. |
kopya mürekkebi | * Yazısı, üzerine konulan kâğıda ancak ıslatılınca çıkan mürekkep. |
kopya vermek | * sınavda sorulara cevap vermesi için bir kimseye gizlice yardımda bulunmak. |
kopyacı | * Yazılısınavlarda kopya yapan öğrenci. * Özgün eser vermeyip başkalarının eserlerini kopya eden kimse. |
kopyacılık | * Kopya yapma işi. |
kopyalama | * Kopyalamak işi. * Geliştirilmişözel yöntemlerle bir canlının ikizini, tıpkısınıyapma. * Basılı bir malzemeyi tıpkı basım yöntemiyle aynen çoğaltma. |
kopyalamak | * Aynısınıveya benzerini çoğaltmak. * Bir canlının geliştirilmişözel yöntemlerle ikizini veya benzerini yapmak. |
kopyalanmak | * Özdeşleşmek, bütünleşmek. |
kopye | * Bkz. kopya. |
kor | * İyice yanarak ateşdurumuna gelmişkömür veya odun parçası. * Kırmızı. * Büyük acı, üzüntü, sıkıntı. |
kor | * Kolordu kelimesinin kısaltması: Korgeneral. |
kor dökmek | * yanınca dayanıklıkor durumuna girmek. |
kor gibi | * kıpkırmızı, ateşgibi. |
kor gibi yanmak | * çok parlamak. |
kora | * Başlıca belirtisi kısa, çabuk, değişken güçte irade dışı hareketler olan bir hastalık. |
koral | * Dinî ezgi veya kaynağıdinî ezgi olan orkestra parçası. |
koramiral | * Deniz kuvvetlerinde, tümamiral ile oramiral arasındaki, kara kuvvetlerindeki korgeneralin deniz ordusundaki dengi olan amiral rütbesi. |
koramirallik | * Koramiralin rütbesi. * Koramiralin makamıve görevi. |
kordalılar | * Sölomları iyi gelişmişçok hücreli hayvanlar topluluğu. |
kordiplomatik | * Bir yerde bulunan elçi ve elçilik görevlilerinin topluluğu, elçiler topluluğu. |
kordon | * Çoğu ipekten yapılmışkalın ip. * Saat veya madalyon gibi şeyleri asmaya yarayan çoğunlukla ince zincir. * İnce tellerden örülen ve özellikle ev araçlarında kullanılan elektrik iletkeni. * İnce uzun sıralar durumunda yapılmışoymalıduvar veya mobilya süsü. * Teneke ve çinkodan yapılan eşyaların üstüne süs yapmak için kullanılan araç. * Bir yere girip çıkmayıdenetim altına almak için görevlilerden oluşturulan dizi. * Kabaran denizin kumsalda bıraktığıdöküntü katmanı. |
kordon altına almak | * bir yere girişçıkışıönlemek için o yeri görevlilerce, korumak. |
kordon boyu | * Denize kıyısı olan şehirlerde kıyı boyunca uzanan imarlıyol. |
kordone | * Sim, gümüşveya ipek ipliklerin bükülmesiyle hazırlanan ve el işlemelerinde kullanılan ince kordon. * Üç katlı bükülmüşipek ipliği. |
Korece | * Kore dili. |
koregraf | * Baleyi oluşturan adım ve figürleri düzenleyen sanatçı. * Koreografi eserleri yazarı. |
koregrafi | * Dans adımlarının kâğıda geçirilmesi. * Bir baleyi oluşturan adım, figür ve anlatımların bütünü. |
korekt | * Doğru. |
korelâsyon | * Bağlılaşım. |
Koreli | * Kore halkından olan (kimse). |
koreograf | * Koregraf. |
koreografi | * Koregrafi. |
korgeneral | * Kara ve hava kuvvetlerinde görevi kolordu komutanlığı olan, tümgeneralle orgeneral arasındaki rütbe. |
korgenerallik | * Korgeneral rütbesi. * Korgeneralin makamıve görevi. |
korida | * Boğa güreşi. |
Kategoriler