Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 136

kotonperle * İbrişim gibi parlak ve kalınca, bir cins pamuk iplik.
kotra * Çoğunlukla bir direkli, randası olan, ince gövdeli yelkenli.
kotra * Irmak ve göl ağızlarında kurulan ve ince kazıklarla kamışlardan yapılma dalyan.
kov * Yerip çekiştirme, gıybet.
kov etmek * yerip çekiştirmek.
Kova * Zodyakta Oğlak ile Balık burçlarıarasında bulunan bir burç. Zodyak.
kova * Genellikle su veya sulu şeyleri içine koyup taşımaya, kuyudan veya denizden su çekmeye yarayan üstünden
kulplu kap.
* Futbolda çok gol yiyen kaleci veya takım.
kova * Bataklıklarda yetişen bir çeşit saz, hasır otu.
kova kova * Kovalar dolusu, kova üstüne kova dolusu.
kova olmak * çok gol yemek.
kovalama * Kovalamak işi.
kovalamaca * Ebenin, yanına gizlice sokulup koluna vuranıkovalayıp yakalamaya çalışması biçiminde oynanan bir çocuk
oyunu.
kovalamak * Kovmak.
* Kaçanın arkasından koşmak, yakalamaya çalışmak.
* Bir şeyin arkasına düşüp elde etmeye veya bir sonuca bağlamaya çalışmak, izlemek, takip etmek.
* Yarışta, kaçmakta olan koşucu veya koşucularıyakalamaya çalışmak.
kovalanış * Kovalanmak işi veya biçimi.
kovalanma * Kovalanmak işi.
kovalanmak * Kovalamak işine konu olmak.
kovalayış * Kovalanmak işi veya biçimi.
kovalık * Sazlık yer.
kovan * Fişeğin kapsül, barut ve kurşun taşıyan yuva bölümü, kapçık.
* Arılara barınak olarak yapılan, türlü biçimdeki tahta, sepet veya sandık.
* Yayık.
kovan anahtar * Altıve sekiz köşe cıvatalarısıkmak ve sökmek için kullanılan anahtar.
kovan otu * Oğul otu.
kovanlık * Bkz. arılık (II).
kovboy * Amerika’da sığır çobanlarına verilen ad.
kovboyculuk * Kovboyculara özenme durumu.
kovcu * Söz getirip götüren, arkadan çekiştiren, fitneci, fitçi, gammaz.
kovculuk * Kovcu olma durumu, fitnecilik, fitçilik, gammazlık.
kovdurma * Kovdurmak işi.
kovdurmak * Kovmak işini yaptırmak.
kovlama * Kovlamak işi.
kovlamak * Birinin yaptığı işi, söylediği sözü yermek, kötülemek, birisini yerip çekiştirmek, fitlemek, gammazlamak.
kovma * Kovmak işi.
kovmak * Sert veya küçük düşürücü sözlerle gitmesini söylemek, savmak.
* Bir yerden sürüp çıkarmak, kovalamak.
* İşine son vermek, görevinden atmak, uzaklaştırmak.
* Varlığına son vermek, ortadan kaldırmak.
* İzlemek.
kovucuk * Bitkilerde, mantar tabakasıüzerinde, sünger dokunun kalınlaşmadığıyerlerde oluşan ve bitkinin
solunumuna yardım eden küçük deliklere verilen ad, adese.
kovuk * Bir şeyin oyuk durumunda bulunan iç bölümü.
kovulma * Kovulmak işi veya biçimi.
kovulmak * Kovmak işine konu olmak veya kovmak işi yapılmak.
kovuluş * Kovulmak işi veya biçimi.
kovuntu * Kovulmuşkimse, matrut.
kovuş * Kovmak işi veya biçimi.
kovuşturma * Kovuşturmak işi.
* Suçlu sanılan biri için yapılan soruşturma ve araştırma, takibat, takip.
kovuşturma açmak * kovuşturmak işlemine başlamak.
kovuşturma yapmak * kovuşturma işlemini yürütmek.
kovuşturmak * Suçlu olduğu ileri sürülen biri için gerekli araştırma ve soruşturmayıyapmak, takip etmek.
koy * Denizin, gölün küçük girintiler biçiminde karaya doğru sokulduğu yer, küçük körfez.
koyacak * İçine öte beri koymaya yarayan şey.
koyak * İki dağın arasında kalan büyük çukur, vadi.
* Dağlar ve kayalıklarda oluşmuşdoğal çukur.
* Karalarda akarsu aşındırmasıyla oluşmuş, bir yöne doğru eğimli, uzunluğuna çukurluk.
koyar * İki akarsuyun birleştiği yer.
koycuk * Küçük koy.
koyduğum yerde otluyor * uzun süredir hiçbir ilerleme göstermeyenler için söylenir.
koydunsa bul! * arandığıhâlde bulunamayan şeyler veya bulunması gereken yerde bulunmayan kimseler için kullanılır.

Bir yanıt yazın