Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 141

kömürleştirilmek * Kömür durumuna getirilmek.
kömürleştiriş * Kömürleştirmek işi veya biçimi.
kömürleştirme * Kömürleştirmek işi.
kömürleştirmek * Kömür durumuna getirmek.
kömürlü * Birleşiminde kömür olan.
* Yakıt olarak kömür kullanan.
kömürlük * Kömür saklanan veya konulan yer.
kömüş * Manda, su sığırı, camız.
köpeğe atsan yemez * (yiyecek için) çok kötü.
köpeğe hoşt, kediye pişt dememek * kendisine zarar verenlerden korunmak için en küçük bir tepkide bulunmamak.
köpeği bağlasan durmaz * yaşamaya elverişsiz yerler için kullanılır.
köpeğin ağzına kemik atmak * karşı gelerek bağırıp çağıran birini susturmak için ona bir çıkar sağlamak.
köpek * Köpekgillerden, boy ve biçim bakımından pek çok cinsleri olan, çok iyi koku alan, sadık; bekçilik, avcılık
gibi işler için beslenen memeli hayvan (Canis familiaris).
* Aşağılık niyetlerle yaltaklanan veya davranışlarıkötü olan kimse için sövgü sözü olarak kullanılır.
köpek balığı * Köpek balıklarından, gövdesi mekik biçiminde, burun kısmısivri, solungaç yarıkları boynun iki yanında
bulunan, kıkırdaklı, yırtıcı balıkların genel adı(Mustelus mustelus).
köpek balıkları * Omurgalıhayvanlardan balıklar sınıfına giren bir takım.
köpek dişi * Azıdişleri ile kesici dişler arasında, iki yanda ve altlıüstlü birer tane bulunan sivri diş.
köpek gibi * çok yaltaklananlar için söylenir.
köpek memesi * Koltuk altında çıkan iltihaplıçı ban.
köpek sarımsağı * Yaban sarımsağı.
köpek soğanı * Yaban sarımsağı.
köpek soyu * “Alçak, soysuz” anlamına gelen bir sövgü.
köpek üzümü * İt üzümü.
köpek yese kudurur * çok ağır ve onur kırıcısözler için söylenir.
köpekayası * Ballı babagillerden, çiçekleri sap çevresinde demet durumunda toplanmış, ıtırlı birçok türü olan bir bitki
(Marrubium vulgare).
köpekgiller * Köpek, kurt, çakal, tilki gibi et obur memelileri içine alan hayvan familyası.
köpekkuyruğu * Alttaki güreşçi, sarmadan kurtulmak üzere dönerken, rakibinin sırtınıyere getirmek için, onu çenesinden,
alnından veya gırtlağından elle çekip sırtınıyere getirmeye çalışma.
köpekle yatan pire ile kalkar * uygunsuz kişilerle ilişkide bulunmanın doğal olan kötü sonucunu anlatır.
köpekleme * Köpeklemek işi.
köpeklemek * Çok yorulmak.
* Varlık, güç ve sağlık yönünden düşkünleşmek.
köpekleniş * Köpeklenmek işi veya biçimi.
köpeklenme * Köpeklenmek işi.
köpeklenmek * Yalvarıp yaltaklanarak aşağılık bir duruma düşmek.
köpekleşiş * Köpekleşmek işi veya biçimi.
köpekleşme * Köpekleşmek işi.
köpekleşmek * Onurunu yitirip yaltaklanmak.
köpekli * Köpeği olan.
köpeklik * Köpekçe davranma, köpek gibi yaltaklanma.
köpekoğlu * Bkz. köpoğlu.
köpekoğlu köpek * Köpoğlu sövgüsünün pekiştirilmiş biçimi.
köpeksiz * Köpeği olmayan.
köpeksiz köy bulmuşda çomaksız (veya değneksiz) geziyor * kendisine engel olacak, karşıçıkacak kimse olmadığı için istediği gibi davrananlara söylenir.
köpeksiz köye (veya sürüye) kurt iner (veya girer) * koruyucusuz kalan yere veya ülkeye düşman girer.
köpoğlu * “Hain”, “düzenbaz” anlamında kullanılan sövgü.
* Kurnaz, işini bilir, zeki kimseler için sevgiyle söylenir.
köpoğluluk * Kurnazlık, düzencilik.
köprü * Herhangi bir engelle ayrılmışiki yakayı birbirine bağlayan veya trafik akımının, başka bir trafik akımını
kesmeden üstten geçmesini sağlayan, ahşap, kâgir, beton veya demir yapı.
* Geminin önünü iyice görecek bir yükseklikte, sancaktan iskeleye kadar kurulan kumanda yeri.
* İki şey arasında bağveya ilişkiyi sağlayan şey.
* Olmayan dişlerin yerini tutmak veya takma dişleri ağızdaki dişlere sağlam tutturmak amacıyla yapılan diş
protezi.
* Güreşte omuzlarıyere değdirmemek için ayaklarıve alnıyere dayayıp beli yukarıkaldırarak alınan durum.
* Vücudun, sırt yere dönük olarak el, başveya diz yere dayanarak yay biçimi aldığıdurum.
köprü altıçocuğu * Kimsesi ve gideceği yeri olmayan kimseler için kullanılır.
köprü başı * Bir köprünün başlangıç veya bitişnoktası.
* İlerlemek için çıkılan elverişli kıyıveya tutulan önemli nokta.
* Önemli mevki.
köprü başını(veya köprü başlarını) tutmak * çok önemli bir mevkii (veya mevkileri) ele geçirmek.
köprü kurmak * akar su veya göl vb. üzerinde köprü inşa etmek.
* elleri arkadan yere dayayıp ayak uçlarına basarak vücudu yay gibi germek.
köprü yol * Vadiler, koyaklar veya derin dere yataklarıüzerine kurulan ve beton direkleri üzerinde duran kara yolu
köprüsü, viyadük.
köprücü * Köprü yapan kimse.
* Tombazlarla köprü kuran (istihkâm kıtası).
* Osmanlıülkelerinde, özellikle ordunun geçeceği yollar üzerindeki köprüleri onarmak ve korumakla görevli
takım.

Bir yanıt yazın