kömürleştirilmek | * Kömür durumuna getirilmek. |
kömürleştiriş | * Kömürleştirmek işi veya biçimi. |
kömürleştirme | * Kömürleştirmek işi. |
kömürleştirmek | * Kömür durumuna getirmek. |
kömürlü | * Birleşiminde kömür olan. * Yakıt olarak kömür kullanan. |
kömürlük | * Kömür saklanan veya konulan yer. |
kömüş | * Manda, su sığırı, camız. |
köpeğe atsan yemez | * (yiyecek için) çok kötü. |
köpeğe hoşt, kediye pişt dememek | * kendisine zarar verenlerden korunmak için en küçük bir tepkide bulunmamak. |
köpeği bağlasan durmaz | * yaşamaya elverişsiz yerler için kullanılır. |
köpeğin ağzına kemik atmak | * karşı gelerek bağırıp çağıran birini susturmak için ona bir çıkar sağlamak. |
köpek | * Köpekgillerden, boy ve biçim bakımından pek çok cinsleri olan, çok iyi koku alan, sadık; bekçilik, avcılık gibi işler için beslenen memeli hayvan (Canis familiaris). * Aşağılık niyetlerle yaltaklanan veya davranışlarıkötü olan kimse için sövgü sözü olarak kullanılır. |
köpek balığı | * Köpek balıklarından, gövdesi mekik biçiminde, burun kısmısivri, solungaç yarıkları boynun iki yanında bulunan, kıkırdaklı, yırtıcı balıkların genel adı(Mustelus mustelus). |
köpek balıkları | * Omurgalıhayvanlardan balıklar sınıfına giren bir takım. |
köpek dişi | * Azıdişleri ile kesici dişler arasında, iki yanda ve altlıüstlü birer tane bulunan sivri diş. |
köpek gibi | * çok yaltaklananlar için söylenir. |
köpek memesi | * Koltuk altında çıkan iltihaplıçı ban. |
köpek sarımsağı | * Yaban sarımsağı. |
köpek soğanı | * Yaban sarımsağı. |
köpek soyu | * “Alçak, soysuz” anlamına gelen bir sövgü. |
köpek üzümü | * İt üzümü. |
köpek yese kudurur | * çok ağır ve onur kırıcısözler için söylenir. |
köpekayası | * Ballı babagillerden, çiçekleri sap çevresinde demet durumunda toplanmış, ıtırlı birçok türü olan bir bitki (Marrubium vulgare). |
köpekgiller | * Köpek, kurt, çakal, tilki gibi et obur memelileri içine alan hayvan familyası. |
köpekkuyruğu | * Alttaki güreşçi, sarmadan kurtulmak üzere dönerken, rakibinin sırtınıyere getirmek için, onu çenesinden, alnından veya gırtlağından elle çekip sırtınıyere getirmeye çalışma. |
köpekle yatan pire ile kalkar | * uygunsuz kişilerle ilişkide bulunmanın doğal olan kötü sonucunu anlatır. |
köpekleme | * Köpeklemek işi. |
köpeklemek | * Çok yorulmak. * Varlık, güç ve sağlık yönünden düşkünleşmek. |
köpekleniş | * Köpeklenmek işi veya biçimi. |
köpeklenme | * Köpeklenmek işi. |
köpeklenmek | * Yalvarıp yaltaklanarak aşağılık bir duruma düşmek. |
köpekleşiş | * Köpekleşmek işi veya biçimi. |
köpekleşme | * Köpekleşmek işi. |
köpekleşmek | * Onurunu yitirip yaltaklanmak. |
köpekli | * Köpeği olan. |
köpeklik | * Köpekçe davranma, köpek gibi yaltaklanma. |
köpekoğlu | * Bkz. köpoğlu. |
köpekoğlu köpek | * Köpoğlu sövgüsünün pekiştirilmiş biçimi. |
köpeksiz | * Köpeği olmayan. |
köpeksiz köy bulmuşda çomaksız (veya değneksiz) geziyor | * kendisine engel olacak, karşıçıkacak kimse olmadığı için istediği gibi davrananlara söylenir. |
köpeksiz köye (veya sürüye) kurt iner (veya girer) | * koruyucusuz kalan yere veya ülkeye düşman girer. |
köpoğlu | * “Hain”, “düzenbaz” anlamında kullanılan sövgü. * Kurnaz, işini bilir, zeki kimseler için sevgiyle söylenir. |
köpoğluluk | * Kurnazlık, düzencilik. |
köprü | * Herhangi bir engelle ayrılmışiki yakayı birbirine bağlayan veya trafik akımının, başka bir trafik akımını kesmeden üstten geçmesini sağlayan, ahşap, kâgir, beton veya demir yapı. * Geminin önünü iyice görecek bir yükseklikte, sancaktan iskeleye kadar kurulan kumanda yeri. * İki şey arasında bağveya ilişkiyi sağlayan şey. * Olmayan dişlerin yerini tutmak veya takma dişleri ağızdaki dişlere sağlam tutturmak amacıyla yapılan diş protezi. * Güreşte omuzlarıyere değdirmemek için ayaklarıve alnıyere dayayıp beli yukarıkaldırarak alınan durum. * Vücudun, sırt yere dönük olarak el, başveya diz yere dayanarak yay biçimi aldığıdurum. |
köprü altıçocuğu | * Kimsesi ve gideceği yeri olmayan kimseler için kullanılır. |
köprü başı | * Bir köprünün başlangıç veya bitişnoktası. * İlerlemek için çıkılan elverişli kıyıveya tutulan önemli nokta. * Önemli mevki. |
köprü başını(veya köprü başlarını) tutmak | * çok önemli bir mevkii (veya mevkileri) ele geçirmek. |
köprü kurmak | * akar su veya göl vb. üzerinde köprü inşa etmek. * elleri arkadan yere dayayıp ayak uçlarına basarak vücudu yay gibi germek. |
köprü yol | * Vadiler, koyaklar veya derin dere yataklarıüzerine kurulan ve beton direkleri üzerinde duran kara yolu köprüsü, viyadük. |
köprücü | * Köprü yapan kimse. * Tombazlarla köprü kuran (istihkâm kıtası). * Osmanlıülkelerinde, özellikle ordunun geçeceği yollar üzerindeki köprüleri onarmak ve korumakla görevli takım. |
Kategoriler