Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 144

körük * Ateşi canlandırmak için kullanılan ve açılıp kapandıkça içindeki havayıüfleyen araç.
* Bazıaraçların açılıp kapanabilir üst üste katlanmış bölümü.
* Bazımüzik araçlarında hava vermeye yarayan, el veya ayakla işletilen meşin veya kâğıt bölüm.
körük gibi * körüğe benzeyen bir biçimde, körüğü andırırcasına.
körükçü * Körük yapan veya satan kimse.
* Körük kullanan kimse.
* Körükleyici.
körükçülük * Körükçünün yaptığı iş.
körükleme * Körükleme işi.
körüklemek * Körükle üflemek.
* Kızıştırmak, kışkırtmak, şiddetlendirmek.
körüklenme * Körüklenmek işi.
körüklenmek * Körüklemek işine konu olmak veya körüklemek işi yapılmak.
körükleyici * Kışkırtıcı.
körüklü * Körüğü olan.
körüksüz * Körüğü olmayan.
körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz * istenilen şey fazlasıyla elde edildi.
körün taşı * rastlantısonucu birine zarar veren, hesapta olmayan iş.
körünü kırmak * hevesini almak.
körünü öldürmek * gururunu kırmak, güçsüzlüğünü kabul etmek.
kös * Savaşlarda, alaylarda at, deve veya araba üzerinde taşınan ve işaret vermek için kullanılan büyük davul.
kös dinlemek * türlü olaylar yaşadığı için bilgi ve tecrübe sahibi olarak benzer veya daha basit olaylar karşısında aldırış
etmemek.
kös dinlemiş * birçok olaylar görüp geçirdiğinden buna benzer şeylere aldırışetmeyen (kimse).
kös kös * Başıönde, sağa sola bakmadan, yorgun, üzgün, düşünceli bir durumda.
kösçü * Mehter takımında kös çalan kimse.
köse * Bıyığı, sakalıçıkmayan (erkek).
* Köse buğday.
köse buğday * Başağıkılçıksız bir çeşit buğday.
köse sakal * Çok seyrek sakallı.
köseği * Ateşkarıştırmaya yarayan odun veya demir.
* Ucu yanık odun, eğsi.
kösele * Ayakkabıtabanı, bavul, çanta yapımında kullanılan, büyük başhayvanların işlenmişderisi.
* Köseleden yapılmışolan.
kösele gibi * (aslında yumuşak olan şeyler için) çok sert, çiğnenmesi güç, koparılamaz.
kösele suratlı * Utanmaz, sıkılmaz.
kösele taşı * Mermerleri parlatmakta kullanılan kefeki taşı.
* Kunduracıların üstünde kösele dövdükleri taş.
* Avadanlıkların ağızlarındaki pürüzleri düzeltmek ve inceltmek için kullanılan bir tür taş.
köselik * Köse olma durumu.
kösem * Kösemen.
kösemen * Sürünün önünden giderek ona kılavuzluk eden koç veya teke.
* Dövüşken iri koç veya teke.
* Yol gösteren kılavuz.
* Borsada öncülük yapan hisse.
kösemenlik * Yol gösterme, kılavuzluk.
kösemenlik etmek * yol göstermek, kılavuzluk etmek.
köseyle alay edenin top sakalıkara gerek * başkasının eksikleriyle eğlenen kimsenin kendisi kusursuz olmalıdır.
köskelmek * Bir yere yaslanarak oturmak.
köskötürüm * Büsbütün kötürüm.
kösnü * Erkek ve dişinin birbirine karşıduyduklarıcinsel istek, şehvet.
kösnük * Eşisteme zamanı gelmiş(hayvan).
kösnül * Kösnüyle ilgili, şehvanî, şehevî, erotik.
* Cinsel duyumlar veya onlara bağlı olan duyumların uyandırdığıduygu ve coşkularla ilgili olan, erotik.
* Özellikle cinsel aşkı işleyen, şehvet uyandıran (resim, heykel), erotik.
kösnüllük * Kösnül olma durumu, şehvaniyet, erotizm.
* Cinsel uyararılara karşıaşırıduyarlık gösterme durumu, erotizm.
kösnülme * Kösnülmek işi veya durumu.
kösnülmek * (hayvan için) Eşisteme zamanı gelmek.
kösnülü * Aşırıcinsel isteği olan, şehvetli.
köstebek * Köstebekgillerden, toprak altında oyduğu yuvalarda yaşayan, gözleri hemen hiç görmeyen, derisinden kürk
yapılan küçük bir hayvan, sokur, yer sıçanı(Talpa).
köstebek illeti * Atların ensesinde oluşan hücre dokusu iltihabı.
köstebekgiller * Omurgalıhayvanlardan, memeliler sınıfının böcekçiller takımına giren bir familya.
kösteği kırmak * çocuk yürümeğe başlamak.
* bağlı bulunduğu yerle ilişiğini kesmek.
köstek * Hayvanın kaçmasınıönlemek için iki ayağına bağlanan kısa ip veya zincir.
* Saat, kılıç, anahtar gibi şeylerin ucuna takılan zincir.
* Koşulan atların tepmesini önlemek için kuskun kayışına eklenen kayış.
* Balık iğnesini oltaya bağlayan, bir iki karışuzunluğunda kıl veya misina parçası.
* Engel.
köstek olmak * engel olmak.
köstek vurmak * hayvanın ayağına köstek bağlamak.
* kösteklemek.
* güreşte hasmın bir veya iki ayağınısımsıkıyakalamak.

Bir yanıt yazın