Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 147

kötürümlük * Kötürüm olma durumu.
kötüye çekmek * yanlış, beğenilmeyen bir anlam vermek.
kötüye kullanmak * yetkisini yasalara aykırıyolda kullanmak.
* birinin iyi davranışından istenilmeyen yolda yararlanmak.
köy * Yönetim durumu, toplumsal ve ekonomik özellikleri veya nüfus yoğunluğu yönünden şehirden ayırt
edilen, genellikle tarımsal alanda çalışmak gibi işlevlerle belirlenen, konutlarıve öteki yapıları bu hayatıyansıtan
yerleşme birimi.
* Köy halkı.
köy ağası * Köyde, malı, toprağıvb. çok olan, sözü dinlenen kimse.
köy ekmeği * Tandırda veya sacda pişirilen bir tür pide veya somun.
köy ihtiyar heyeti * Muhtarla birlikte köyün sorunlarınıhalletmekle görevli kurul, köy ihtiyar meclisi.
köy ihtiyar meclisi * Köy ihtiyar heyeti.
köy imamı * Köyde din işleriyle görevli kimse.
köy koruculuğu * Köy korucusunun işi.
köy korucusu * Köyün çevresinin ve kırsal emniyeti ile görevlendirilmişkimse.
köy köy * Her taraf, pek çok yer.
köy meydanı * Genellikle köyün ortasında bulunan genişalan.
köy muhtarı * Köyü idare eden kimse, mutar.
köy odası * Köylülerin çeşitli toplantılar yaptıklarıveya konukların köyde kalması için hazırlanmışyer.
köy oyunu * Kırsal kesimde köylülerin hazırlayıp sunduğu seyirlik oyun.
köy romanı * Konusunu köyün ve kırsal hayatın özelliklerinden alan roman.
köy türküsü * Köy veya köylülük özelliği olan türkü.
köy yeri * Köy, kırsal kesim.
köycü * Köy sorunlarınıkendine işedinen, köylerin ve köylülerin kalkınmasıyolunda çalışan kimse.
köycülük * Köy sorunları ile ilgilenme anlayışıveya köyü kalkındırma çalışması.
köydeş * Aynıköyde oturan kimselerin birbirine göre her biri.
köyleşme * Köyleşmek işi.
* Köyden şehre nüfus göçü dolayısıyla kırsal alanlara özgü davranışve tutumların şehirlerde görülmesi.
köyleşmek * Köy durumuna gelmek.
köyleştirmek * Köy durumuna getirmek.
köylü * Köyde yaşayan veya köyde doğmuşolan.
* Köy halkı.
* Aynıköyden olan.
* Kaba, anlayışsız kişi.
köylü çorbası * Tavuk eti, pırasa, patates, kereviz, havuç ve şalgam kullanılarak un ve yağkarışımına yedirilmesi sonucunda
hazırlanan malzemenin bol su içerisinde pişirilmesiyle yapılan bir çorba türü.
köylü kentli * Çeşitli yerleşim yerlerinden olan (kimse).
köylük * Köy bulunan yer.
köylülük * Köylü olma durumu.
* Köylülere özgü davranış.
köz * Küçük kor parçası.
közleme * Közlemek işi.
* Köz üzerinde pişirilen yiyecek, özellikte ateşle pişirilen et, külbastı.
közlemek * Et, sebze, meyve, hamur vb. yi köz üzerinde pişirmek.
közleşme * Közleşmek işi.
közleşmek * Köz durumuna gelmek.
Kr * Kripton’un kısaltması.
kraça * İstavrit balığının küçüğü.
kraft kâğıdı * Dayanıklıambalaj kâğıdı.
kral * En yüksek devlet otoritesini, bütün devlet başkanlığıyetkilerini kalıtım veya soylularca seçilme yoluyla
elinde bulunduran kimse.
* Herhangi bir alanda başkalarından üstün olan kimse.
* Çok başarılıve zengin işadamı.
* Üstün, çok iyi.
kralcı * Krallık yanlısı(kimse vb.).
kralcılık * Krallık yanlısı olma.
kraldan çok kralcı olmak * birinin davasını ondan çok savunur olmak.
kraliçe * Kral karısıveya krallığıyöneten kadın.
* Kendi cinsleri arasında herhangi bir bakımdan üstünlüğü olan.
* İngiliz sterlini.
kraliçe gibi * gösterişli ve ağır giyinmiş, güzel (kadın).
kraliçelik * Kraliçe olma durumu.
kraliyet * Krallık.
krallara lâyık * çok üstün nitelikli şeyleri belirtmek için kullanılır.
krallık * Kral olma durumu veya görevi.
* Kral tarafından yönetilen devlet ve bu devletin toprağı.
kramp * Bir veya birkaç kasın irade dışı, ağrılıve geçici olarak kasılması, kasınç.
kramp girmek * kasılmak.

Bir yanıt yazın