krampon | * Futbol ayakkabılarının altındaki, çimende rahat hareket etmeyi sağlayan, deri veya sentetik kabara. * İki parçayısıkıca tutup sıkmaya yarayan metal parçası. * Tuğla bacaların sağlamca durması için çevresine sarılan kuşak. |
kraniyoloji | * Kafatasının içgüdü ve yeteneklerle olan ilgisini inceleyen bilim kolu. |
krank | * Bir motorda bilyelerin almaşık hareketini dairesel harekete çeviren dingil. * Saç, çinko, dökme demir, bakır vb. borunun yönünü değiştirmeye yarayan kıvrım. |
krater | * Yanardağağzı. |
krater gölü | * Krater ağzında oluşmuşgöl. |
kravat | * Boyun bağı. |
kravatlı | * Kravatı olan veya kravat takmışolan. |
kravatsız | * Kravatı olmayan veya kravat takmamışolan. |
kravl | * Dizleri bükmeksizin bacaklarıhızla hareket ettirerek kulaçla yüzme. |
kreasyon | * Yaratmak işi veya yaratılan şey, yaratı. * Bir terzinin veya moda evinin yarattığıher türlü yeni model. |
kreatör | * Bir şeyi yaratan, ortaya koyan (kimse). |
kredi | * Borç ödemede güvenilir olma durumu. * Ödünç alınan veya verilen mal, para. * Güven, saygınlık, itibar. * Belli bir öğrenimin tamamlanması için öğrencilerden istenen her türlü kuramsal ve uygulamalıçalışmalar göz önünde tutularak, bir yarıyıl veya bir öğretim yılı okutulan herhangi bir dersin, okul programı bütünlüğü içindeki değerini nicelik olarak gösteren birim. |
kredi açmak | * birine peşin para istemeden belirli bir ölçüye kadar mal vermeyi kabul etmek. * ödünç para vermeyi üstüne almak. |
kredi anlaşması | * Kredi alınması için yapılan anlaşma. |
kredi kartı | * Günlük satın almalarda nakit para ve çek kullanımınıazaltmayıamaçlayan bir ödeme biçimi. |
kredi limiti | * Açılan kredinin azamî miktarı. |
kredi mektubu | * Bankaların veya malî kuruluşların müşterilerine ticarî işlemlerle ilgili kredi hesabıaçtırmak için şubelerine veya muhabirlerine gönderdikleri yazı, akreditif. |
kredi sözleşmesi | * Banka veya malî kuruluşların kredi açarken müşteriyle yaptıklarısözleşme. |
kredileme | * Kredilemek işi. |
kredilemek | * Kredi açmak. |
kredilendirme | * Kredilendirmek işi. |
kredilendirmek | * Kredilemek işi yaptırmak. |
kredili satış | * Peşin olmayan ve kredi açma esasına dayanan vadeli satış. |
kredisi düşmek | * güvenilirliği, saygınlığıyitmek. |
krem | * Tene yumuşaklık vermek veya güneş, yağmur gibi dışetkilerden korunmak için sürülen güzel kokulu merhem. * Krem kıvamında hazırlanmışolan. * Açık saman rengi. * Bu renkte olan. |
krema | * Bir çeşit yumurtalısüt tatlısı. * Sütün yüzünden toplanan yağlıkatman. * Kevgirden geçirilmiş, krema veya sütle koyulaştırılmışçorba. |
kremalı | * Kreması olan. |
kremasız | * Kreması olmayan. |
krematoryum | * Ölülerin yakıldığıyer. |
kremleme | * Kremlemek işi. |
kremlemek | * Krem sürmek. |
kreozot | * Çeşitli katranların damıtılmasından elde edilen, hekimlikte kullanılan, keskin kokulu bir sıvı. |
krep | * Çok bükümlü iplikle dokunmuş bir çeşit ince kumaş. * Yumurta, süt, un ile tavada kızartılarak yapılan, küçük yuvarlak tatlıveya tuzlu yiyecek. |
krepdöşin | * Çin krepi. |
kreplin | * Çok ince bir tür ipekli kumaş. |
krepon | * Kıvrımları olan yün, pamuk veya ipek kumaş. * Krepon kâğıdı. |
krepon kâğıdı | * Süslemede kullanılan, çabuk yırtılmayan, esnek bir tür kâğıt. |
krepsaten | * İpekli, parlak ve kaygan bir tür ince kumaş. |
kreş | * Çocuk yuvası. |
kreşendo | * 343 crescendo. |
kretase | * Genellikle alt bölümü killi ve kumlu, üst bölümü tebeşir olan ll.çağın son dönemi. |
kreten | * Kretenizme tutulmuş(kimse). |
kretenizm | * Tiroit bezinin kana yeterince salgıvermemesi sonucu oluşan, fiziksel, ruhsal ve duygusal gelişimin duraklamasıyla beliren hastalık. |
kreton | * Bir tür keten, patiska veya basma. |
krezol | * Tolüenden türeyen üç fenol izomerinden biri, lizol. |
kriket | * On birer kişilik iki takım arasında, küçük ve ağır bir topu, ucu kıvrılmışsopalarla vurarak karşıkaleye sokmak amacıyla oynanan bir oyun. |
kriko | * Ağır bir yükü, özellikle alt tarafında yapılacak bir çalışmada otomobil vb. taşıtların yerden yükseltilmesini sağlayan alet, kaldırıcı. |
krikocu | * Kriko yapan, tamir eden veya satan kimse. |
krikoculuk | * Krikocunun işi veya mesleği. |
kriminolog | * Kriminoloji ile uğraşan kimse. |
Kategoriler