Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 151

kudema * Eskiler, eski insanlar.
* Eskiliği bakımından ileri gelenler, öne çıkanlar.
kudret * Güç, erk, erke, iktidar.
* Yetenek.
* Maddî güç, zenginlik.
* Tanrıyapısı.
* Tanrı’nın ezelî gücü.
kudret hamamı * Ilıca.
kudret helvası * Türlü bitkilerden, öz sularının kurutulmasıyla elde edilen macun; hekimlikte iç sürdürücü olarak kullanılır.
* Beyaz çiçekli, 5,9 yaprakçıklı, 20 m kadar yükselebilen, Kuzeybatıve BatıAnadolu’da yaygın olan bir ağaç
(Fraxinus ornus).
kudret narı * Sarıçiçekli, parçalıyapraklı, tırmanıcıve bir yıllık otsu bir bitki (Momordica charantia).
* Bu bitkinin 10,15 cm uzunlukta, iğbiçiminde, üzeri pürtüklü, önce yeşil ve sonra parlak sarıveya turuncu
renkli meyvesi.
kudretli * Gücü olan, güçlü.
* Başarılı, üstün.
kudretsiz * Gücü olmayan, argın, takatsiz.
kudretsizlik * Güçsüz olma durumu, argınlık, takatsizlik.
kudretten * İnsan eli değmeden oluşmuş.
kudurgan * Azgın.
kudurganlık * Azgınlık.
kudurma * Kudurmak işi.
kudurmak * Kuduz hastalığına yakalanmak, kuduz olmak.
* Aşırıdavranışlarda bulunmak, taşkınlık göstermek.
* Çok yaramazlaşmak, ele avuca sığmamak.
* Gücünü artırmak, tehlikeli bir durum almak, tehlikeli bir duruma gelmek.
* Çok kızmak, öfkelenmek.
kudurtma * Kudurtmak işi.
kudurtmak * Kudurmasına sebep olmak.
* Öfkelenmesine yol açmak.
kudurtucu * Kudurmasına sebep olan.
kuduruk * Kudurmuş(insan veya hayvan).
* Azgın, saldırgan.
* Çok yaramaz.
kuduruş * Kudurmak işi veya biçimi.
kuduz * Köpek, kedi, tilki gibi bazımemeli hayvanlardan insana geçen, genellikle çırpınma, sudan korkma, inme ile
beliren, ölümle sonuçlanan hastalık.
* Azmış.
* Kuduz hastalığına yakalanmış(hayvan).
kuduz böceği * Kın kanatlılardan, hekimlikte yakıyakmak için kullanılan, 2 cm uzunluğunda, parlak yeşil renkli bir böcek,
kunduz böceği (Cantharis).
kuduz böcekleri * Ateş böceklerine benzemekle birlikte, onlar gibi ışık vermeyen, kuduz böceği türlerini içine alan kın
kanatlılar familyası.
kuduz otu * Bkz. deli otu.
kuduzluk * Kuduz olma durumu.
kudüm * Mehter takımlarında ve tekkelerde kullanılmışolan, metal kâseli, küçük iki davuldan oluşmuşusul vurma
aracı.
kudümzen * Kudüm çalan.
kûfî * Arap yazısının düz ve köşeli çizgilerle yazılan eski bir biçimi.
kuğu * Perde ayaklılardan, yaban ve evcil türleri bulunan, çok uzun ve kıvrık boyunlu, genişgagalı, genişkanatlı
bir su kuşu (Cygnus olor).
kuğu (gibi) * ince uzun, narin (boyun).
kuğurma * Kuğurmak işi.
kuğurmak * Güvercin ötmek.
kuhi * Issız.
kuintet * Beşli, kentet.
kuka * Dantel veya nakışipliği yumağı.
* Bir çocuk oyunu.
kuka * Tespih, sigara ağızlığı gibi şeylerin yapımında kullanılan, siyah veya sütlü kahve renginde Hindistan cevizi
kökü.
* Bu kökten yapılmışolan.
kukla * Hareketli yerleri iplikle sanatçının parmaklarına bağlanarak veya eldiven benzeri bir kesiti kullanarak, bir
perdenin üzerinden oynatılan, bez ve karton gibi hafif nesnelerden yapılmış bebek.
* Ayakları olmayan, alttan içine el sokularak oynatılan çeşitli nesnelerden yapılmış bebek.
* Bu bebeklerle oynatılan oyun.
* Kendi istek ve kararıyla işgörmeyip başkasının etkisinde olan kimse.
kukla gibi * ufak tefek, çelimsiz.
* kişiliksiz.
kukla gibi oynatmak * birine her istediğini yaptırmak.
* birinin istediğini yapıyor görünerek onu oyalamak.
kukla hükûmet * bir ülkede, yabancı bir devlet tarafından kendi amaçlarını gerçekleştirmek için kurulmuşsözde hükûmet.
kukla oyunu * Yapma bebeklerin alttan el sokularak veya başka yollarla hareketlendirilerek oynatıldığı oyun, gösteri.
kukla tiyatrosu * Kukla oyununun yapıldığıtiyatro.
kuklacı * Kukla oynatan kimse.
kuklacılık * Kukla oynatma veya yapıp satma işi.
kuklalık * Başkasının isteğine göre davranma.
kuklavari * Kukla gibi, kuklaya benzer biçimde.
kukuleta * Yağmur, soğuk gibi dışetkilere karşı başa geçirilen, giysiye dikili veya ayrı olarak kullanılan başlık.
kukuletalı * Kukuletası olan.
kukuletasız * Kukuletası olmayan.
kukumav * Baykuşgillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika’da yaşayan bir kuş(Athene noctua).
kukumav gibi * tek başına, kimsesiz.
kukumav gibi düşünüp durmak * çok üzüntülü bir durumda düşünmek.

Bir yanıt yazın