kullanılmış | * Az veya çok bir zaman için başkasının malı olmuş, yeni olmayan, müstamel. |
kullanım | * Kullanma, yararlanma, tasarruf. |
kullanış | * Kullanmak işi veya biçimi. |
kullanışlı | * Rahatça kullanılabilen. |
kullanışsız | * Kullanılması güç, kullanılmaya elverişli olmayan. |
kullanma | * Kullanmak işi, istimal. |
kullanmak | * Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak. * Bir kimseyi bir hizmette bulundurmak, çalıştırmak. * İşletmek, değerlendirmek. * Giymek, takmak. * Bir şeye alışmışolmak, içmek. * (kelime için) Yazmak, söylemek. * Harcamak, sarf etmek. * (birinden veya bir şeyden) Amacına ulaşmak için yararlanmak, onu amacına alet etmek, sömürmek, istismar etmek. * Araç veya aleti işletmek, yönetmek. |
kullap | * İplik üzerine sırma sarmaya yarar bir dolap. * Bir tür menteşe. |
kullaşma | * Kullaşmak işi veya durumu. |
kullaşmak | * Kul durumuna gelmek. |
kulluk | * Kul olma durumu, kölelik. * Kulun yaptığı iş. * Kamu düzenini korumakla görevli daire, karakol. |
kulluk etmek | * kul olmak. |
kulluk kölelik | * Birinin buyruklarına boyun eğerek yaşama durumu. |
kullukçu | * Kullukta görevli yeniçeri. |
kuloğlu | * Ölen evli yeniçerilerin, babaları gibi, ocakta askerlik yapan çocukları. |
kulp | * Kapların, sap gibi halka biçiminde olan tutulacak yeri. * Uydurma sebep, bahane. |
kulp takmak | * bir kimseyi, bir şeyi kusurlu göstermek için bahane, kusur bulmak. |
kulplu | * Kulpu olan, kulpu bulunan. |
kulplu beygir | * Jimnastik alıştırmalarında destek olarak kullanılan, gövdesinin ortasında gereğinde sökülüp takılabilen yarım halka biçiminde aralıklı iki kulpu olan araç. |
kulpsuz | * Kulpu olmayan. |
kulpunu bulmak | * yapılacak uygunsuz bir işiçin, yasallığıtartışılabilecek bir çözüm yolu bulmak. |
kuluçka | * Civciv çıkarmış, yumurtaya yatmışveya yatmak üzere kızmışdurumda olan dişi kuşveya dişi kümes hayvanı, gurk. |
kuluçka devri | * 343 kuluçka dönemi. |
kuluçka dönemi | * Civciv, yavru çıkarmak için, her tür kuşun yumurtalarıüstüne yatması gereken süre. * Döllenmeden sonra canlı bir organizma oluncaya kadar geçen süre. * Bir mikrobun vücuda girmesiyle hastalığın belirmesi arasında geçen süre. |
kuluçka makinesi | * Gereken sıcaklığısağlayacak düzeni bulunan ve çok sayıda civciv çıkarmaya yarayan araç. |
kuluçka olmak | * (dişi kuş) yumurtaya yatma zamanı gelmek. |
kuluçkahane | * Kuluçkalık. |
kuluçkalık | * Kuluçka olma durumu. * Kuluçkada kullanılmaya elverişli. |
kuluçkaya oturmak (veya yatmak) | * dişi kuş civciv çıkarmak icin yumurtaların üzerine yatmak. |
kulun | * Doğumdan altıay sonra kadar olan erkek veya dişi at veya eşek yavrusu. |
kulun atmak | * (kısrak veya eşek) yavru düşürmek. |
kulunç | * Şiddetli ağrıve özellikle omuz ağrısı. |
kulunç girmek | * (bir organda veya vücut bölgesinde) birdenbire veya şiddetli sancı oluşmak, tutulmak. |
kulunç kırmak | * ağrıyan yeri ovmak. |
kulunlama | * Kulunlamak işi. |
kulunlamak | * Kısrak veya eşek yavrulamak. |
kulunluk | * Kısrak veya eşek gibi hayvanlarda döl yatağı. |
kulunuz | * alçak gönüllülük göstermişolmak için ben zamiri yerine kullanılırdı. |
kulübe | * Kerpiç, saman veya ağaçtan yapılmışküçük, basit, ilkel ev. * Bir yeri beklemekle görevli kimsenin içinde bulunduğu küçük barınak. * Hayvanlar için yapılmış barınak. * Alçak gönüllülük göstermek amacıyla “ev” anlamında kullanılır. |
kulüp | * Görüşmek, konuşmak, okumak, spor yapmak gibi amaçlarla yalnız üye olanların toplandıklarıyer. * Spor derneği. |
kulüpçü | * Kulüp işleten kimse. |
kulüpçülük | * Kulüp yanlısıve kulüp işleriyle uğraşan kimse. |
kulüpler arası | * Birçok kulübün takımlarınıkarşıkarşıya getiren sportif faaliyetler için kullanılır. |
kulvar | * Bazıyarışlarda koşucu veya yüzücünün koştuğu, yüzdüğü yarışşeridi. |
kulyuç | * Genişve derin ağızlımağara. |
kum | * Silisli kütlelerin, kayaların, doğal etkenlerle parçalanarak ufalanmasından oluşan ufak, sert taneciklerin bütünü. * Armut, ayva gibi bazımeyvelerin etli bölümlerindeki sert tanecikler. * Vücuttaki bezlerin, özellikle böbreğin ürettiği ince ve katıtanecikler. |
kum balığı | * Kum balığı gillerden, dişleri ve karın yüzgeçleri olmayan küçük bir balık (Ammodytes). |
kum balığı giller | * Kemikli balıklar takımının, kefallar alt takımına giren bir familya. |
kum çölü | * İnce kumla örtülü çöl. |
kum engereği | * Özellikle Balkanlarda görülen üçgen kafalı iri engerek (Vipera ammodytes). |
Kategoriler