Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 174

kündelemek * Künde oyununu yapmak.
kündeye gelmek * aldanmak, tuzağa düşmek.
kündeye getirilmek * aldatılmak, tuzağa düşürülmek.
kündeye getirmek * künde de durumuna girmesini sağlamak.
* oyuna getirmek, tuzağa düşürmek.
künefe * Sıcak yenilen bir çeşit peynirli tel kadayıf.
küney * Güneşe bakan yan, güney, kuzey karşıtı.
küngüldeme * Küngüldemek işi.
küngüldemek * Uyuklamak.
* Elden ayaktan düşmek.
küngürdemek * Küngüldemek.
künh * Öz, kök, iç yüz.
künhüne varmak * bir şeyin özünü, aslınıanlamak.
künk * Pişmiştoprak veya çimentodan yapılmışkalın su borusu.
künye * Bir kimsenin adı, soyadı, ülkesi, doğumu, mesleği gibi özelliklerini gösteren kayıt.
* Bu özelliklerin yazılı olduğu bilezik, kolye gibi metalden eşya.
* Soyu sopu ile ilgili kimlik bilgileri.
künyesi bozuk * Kötü durumları görülmüşolan, sabıkalı.
künyesi gelmek * (savaşta) Bir askerin ölüm haberi kendi evine bildirilmek.
künyesini okumak * ayıplarınıyüzüne vurarak bir kimseye sövmek.
küp * Su, pekmez, yağgibi sıvılarıveya un, buğday gibi tahıllarısaklamaya yarayan, genişkarınlı, dibi dar toprak
kap.
* Sarhoş.
* Bazıdeyimlerde çokluk, fazlalık bildirir.
küp * Birbirine eşit karelerden oluşan altıyüzlü dikdörtgen, mikâp.
* Bir cismin hacminin ölçü birimi.
* Bir sayının üçüncü kuvveti: (43)=4x4x4=64.
* Küp biçiminde nesne.
küp gibi * pek şişman.
küp şeker * Küp biçiminde altıyüzü olan şeker, kesme şeker.
küpe * Kadınların kulak memelerine taktıklarısüs takısı.
* Bazıhayvanların boyunlarının iki yanından sarkan deri uzantıları.
küpe çiçeği * Küpe çiçeğigillerin örneği olan süs bitkisi (Fuchsia).
* Bu bitkinin kırmızı, pembe, mor veya beyaz renkli çiçeği.
küpe çiçeğigiller * Ayrıçanak yapraklı iki çeneklilerden, küpe çiçeği, yakı otu, göl kestanesi gibi bitkileri içine alan bir familya.
küpe dönmek * çok şişmanlamak.
küpeli * Küpe takmışolan.
* Küpeye benzer bir deri uzantısı olan.
küpelik * Dalyan direklerini dikerken alt ucun batmasını sağlamak için bağlanan taşveya zincir.
küpeşte * Gemilerde güverte hizasında ıskarmoz bağlarına tutturulan dikmelerin dışyüzlerine kaplanan kaplamaların
oluşturduğu siperler, borda kaplamalarının en üstü, güverteden yukarıkalan bölümler, parapet.
* Duvarların üzerine, balkon veya pencerelerin içine çimento ve mozayik karışımı ile yapılan dolgu set.
küpleği * Küreğin, baltanın sap takılan yeri.
küpleme * Karında su birikmesi sebebiyle olan, şişmeyle beliren hastalık.
küplere binmek * çok öfkelenmek.
küplü * Küpü olan.
* Rakısı bol, ucuz meyhane.
* Çok rakı içen, ayyaş.
küpünü doldurmak * eline fırsat geçmişken çokça para biriktirmek.
kür * İyi bakım ve ilâç tedavisi.
* Özel tedavi yöntemi.
kür yapmak * sağlığıkorumak amacıyla herhangi bir yöntemi bir süre uygulamak.
kürar * Güney Amerika yerlilerinin oklarına sürdükleri bitkisel zehir.
küraso * Acıportakal kabuğundan yapılan bir içki.
kürdan * Dişleri temizlemek için kullanılan küçük araç.
kürdan gibi * çok zayıf, incecik, çelimsiz.
kürdanlık * Kürdan koymaya yarayan kap.
kürdî * Klâsik Türk müziğinde si bemol notasınıandıran perde.
* Dügâh perdesindeki bir makam.
kürdîlihicazkâr * Klâsik Türk müziğinde, rast perdesinde bir makam.
küre * Bütün noktalarımerkezden aynıuzaklıkta bulunan bir yüzeyle sınırlıcisim.
* Yeryüzü, dünya.
küre * Madenci ocağı, maden fırını.
küre kuşağı * Bkz. kuşak.
kürek * Toprak, kömür gibi şeyleri bir yerden bir yere alıp atmaya, taşımaya yarayan ve yayvan bir bölümü, buna
bağlıuzun bir sapı bulunan araç.
* Küçük deniz teknelerini yürütmeye yarayan, bir ucu yassı, uzun ağaç.
* Kürek cezası.
kürek ayaklılar * Pelikanları, kara batakgilleri içine alan kuşlar takımı.
kürek cezası * Gemilerde kürek çekme yoluyla uygulanan ceza.
* (daha sonra) Ağır hapis cezası.
kürek çekmek * deniz teknesini yürütmek için küreği kullanmak.
kürek kadar (veya papuç kadar) dili olmak * saygısızca davrananlar için söylenir.
kürek kemiği * Omzun art bölümünde bulunan, üçgen biçiminde genişve ince kemik.

Bir yanıt yazın