kürek kürek | * Kürekler dolusu, pek çok. |
kürekçi | * Kürek yapan veya satan kimse. * Sandal vb. de kürek çeken kimse. * Fırın, tren, vapur gibi yerlerde ocağa kürekle kömür atan kimse. |
kürekçilik | * Kürek yapma veya satma işi. * Sandal vb. de kürek çekme işi. * Fırın, tren, vapur gibi yerlerde kürekle ocağa kömür atma işi. |
küreleme | * Kürelemek işi. |
kürelemek | * Kürekle atıp temizlemek. |
kürelenme | * Kürelenmek işi. |
kürelenmek | * Kürekle atılmak, kürekle yığılmak. |
küreme | * Küremek işi. |
küremek | * Kürekle atıp temizlemek, kürelemek. |
küremsi | * Küreye benzeyen. * Eğriliği azar azar değişen ve biçimi küreye yakın olan katıcisim. |
küresel | * Küre ile ilgili olan. * Küre biçiminde olan, kürevî. |
küresel gök bilimi | * Gök küresindeki cisimlerin yerlerinden söz eden bilim. |
küresel üçgen | * Bir küre yüzeyi üzerine çizilen ve kenarlarıüç büyük çember yayı olan üçgen. |
küresel valf | * Doğal gaz sisteminde gaz akışınıkesmeye yarayan âlet. |
küreselleşme | * Küreselleşmek durumu, globalleşme. |
küreselleşmek | * Dünya milletleri, ekonomi, siyaset ve iletişim bakımlarından birbirine yaklaşma ve bir bütün olmaya götürmek, globalleşmek. |
kürevî | * Küresel, toparlak. |
küreyici | * Cevher veya posayı, sabit bir makara üzerinden dönüşyapan sonsuz halat aracılığıyla arkaya doğru küreyen mekanik düzen. |
küreyve | * Yuvar. |
kürit | * Atom numaraları96 ile103 arasında bulunan elementlerin genel adı. |
küriyum | * Aktinitlerden, plütonyum 239 ‘un helyum çekirdekleriyle bombardımanından elde edilen, atom numarası 96 atom ağırlığı248 olan, radyoaktif bir element. KısaltmasıCm. |
kürk | * Bazıhayvanların, giyecek yapmak için işlenmişpostu. * Kürkten yapılmış. |
kürk böceği | * Kın kanatlılardan, esmer uzun kıllı, kürk, halı, keçe ve yünlüleri kemiren bir böcek (Attegenus pellio). |
kürkas | * Sütleğengillerden, meyve çekirdekleri zehirli bir bitki, Hint fıstığı(Jatropha curcas). |
kürkçü | * Hayvan postlarından kürk hazırlayan veya bu işin ticaretini yapan kimse. |
kürkçülük | * Kürk hazırlama sanatı. * Kürk ticareti. |
kürklü | * Kürkü olan, kürk giymiş. * Kürkle süslenmiş. * Postu kürk olarak kullanılan (hayvan). |
kürneme | * Kürnemek işi. |
kürnemek | * (hayvanlar için) Sıcağın veya soğuğun etkisiyle birbirine sokulup toplanmak. |
kürsü | * Kalabalığa karşısöz söyleyenlerin üzerine çıktıklarıyüksekçe yer. * Bir fakültede araştırma ve öğretim birimi. * Sandalye. |
kürsü başkanı | * Üniversitede bir bölümün idarî işlerinden ve eğitim, öğretim, araştırma görevlerinden sorumlu öğretim üyesi. |
kürsü hocası | * Camilerde kürsiden vaaz veren hoca. * Üniversitede bir kürsüde görevli olan öğretim üyesi. |
kürsü şeyhi | * Bkz. kürsü hocası. |
Kürt | * Ön Asya’da yaşayan bir topluluk ve bu topluluktan olan kimse. |
kürtaj | * Vücutta boşluklar içinde bulunan yabancıcisimleri, hasta veya zararlısayılan dokularıkazıyarak alma, kazıma. * Döl yatağının içini kazıyıp dölütü alma işi. |
kürtajcı | * Kürtaj yapan (kimse). |
kürtün | * Yük hayvanlarına vurulan semer, palan. |
kürtün | * Rüzgârın etkisiyle kuytu yerlere toplanmışkar yığını. |
kürüme | * Kürümek işi. |
kürümek | * Küremek. |
küs | * Küsmüş, dargın. |
küs küs | * Sessizce ve büzülmüş bir durumda. |
küseğen | * Çabuk ve sık sık küsen (kimse). * Küstüm otu. |
küskü | * Taşa veya duvara delik açmak için kullanılan uzun, ağır ve bir ucu sivri demir. * Taşkaldırmakta kullanılan, uzun demir çubuk veya basit, ağaçtan kaldıraç. |
küskün | * Küsmüşolan, gücenik, muğber. * Gelişmemiş, küçük kalmış. * Küstüm otu. |
küskün küskün | * Gücenik, dargın bir biçimde. |
küskünleşme | * Küskünleşmek işi. |
küskünleşmek | * Küskün duruma gelmek. |
küskünlük | * Küskün olma durumu, küsü. |
küsküt | * Çit sarmaşığı gillerden, ince uzun ipliksi saplarıyla, asma, baklagiller ve bazımeyve ağaçlarına sarılarak onlarısömüren, klorofilsiz bir asalak bitki, şeytan saçı(Cuscuta). |
Kategoriler