Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 176

küskütük * Çok sarhoş, körkütük.
küslük * Küs olma durumu, dargınlık.
küsme * Küsmek işi.
küsmek * Darılmak.
* Gelişememek, büyüyememek.
* Görevini yerine getirememek.
* Bir madde, herhangi bir sebeple istenilen niteliğini yitirmek.
küspe * Hayvan yemi, yakacak ve gübre olarak kullanılan, yağıveya suyu çıkarılmışher türlü yağlıtohum ve bitki
artığı.
* Özü alınmışmeyvelerin kalan bölümü.
küstah * Sıra, saygıtanımadan davranan (kimse).
küstahça * Küstah, saygısız (bir biçimde).
küstahlaşma * Küstahlaşmak işi.
küstahlaşmak * Küstah duruma gelmek.
küstahlık * Küstah olma durumu veya küstahça davranış.
küstahlık etmek * küstahça davranışlarda bulunmak.
küstere * Bir çeşit uzun rende.
* Değirmen taşıyapılan taş.
* Bileği çarkı.
küstüm otu * Baklagillerden, dokunulduğunda yapraklarıpörsüyen bir bitki, küseğen (Mimosa pudica).
küstürme * Küstürmek işi.
küstürmek * Küsmesine yol açmak.
küsuf * Güneştutulması.
küsur * Artan bölümler, geriye kalan bölümler, kesirler.
* Tam sayıdan sonra gelen kesirli sayı.
küsurat * Artan, geriye kalan parçalar, kesirler, küsur.
küsurlu * Küsuru olan.
küsursuz * Küsuru olmayan.
küsü * Küskünlük.
küsülü * Aralarında dargınlık, küskünlük bulunan.
küsüşme * Küsüşmek işi.
küsüşmek * Birbirine küsmek, karşılıklıdarılmak.
küşade * Açık, açılmış.
küşat * Açma, açılış.
* Güzellik, hoşluk.
* Tavlada bir çeşit oyun.
küşayiş * Açıklık, ferahlık.
küşne * Kara burçak.
küşüm * Kuşku.
* Kaygı.
küşümlenme * Küşümlenmek işi.
küşümlenmek * Kuşkulanmak.
* Kaygılanmak.
küt * Kısa ve kalınca; sivri ve uzun olmayan.
* Keskin olmayan.
küt * Tahta gibi katışeylere vurulduğunda çıkan sesi anlatır.
küt küt * Üst üste küt sesi çıkararak.
kütikül * Yaprakların her iki yüzünde bulunan ve suyu sızdırmadığı için bitkinin kurumasına engel olan ince zar.
* Kabukluların ve böceklerin örteneğinin koruyucu, kitinli katmanı.
kütin * Bitkilerin kutiküllerini oluşturan, geçirgen olmayan bal mumu yapısında madde.
kütinleşme * Selülozun kütin biçimine dönüşmesi.
kütle * (katımaddeler için) Büyük parça, küme, yığın.
* Bir yerde toplanmış, bir araya gelmişinsan topluluğu, kitle.
* Belirli işleviyle özellik gösteren büyük insan topluluğu.
* İnsanların büyük çoğunluğu.
* Bir nesneye uygulanan kuvvetle, oluşan ivme arasındaki orantıyıveren kat sayıveya nesne niceliği.
kütleme * Kütlemek işi.
kütlemek * Bir yere çarpıp küt diye ses çıkarmak.
kütlesel * Kütle ile ilgili olan.
kütleşme * Kütleşmek işi.
kütleşmek * Küt duruma gelmek.
kütleştirme * Kütleştirmek işi veya durumu.
kütleştirmek * Küt duruma getirmek.
kütletme * Kütletmek işi.
kütletmek * Küt diye ses çıkartmak.
kütlü * Çekirdekli, çiğitli (pamuk).
kütlük * Küt olma durumu.
küttedek * Birdenbire ve küt diye ses çıkararak.

Bir yanıt yazın