kütüğe geçirmek | * ana deftere yazmak. |
kütük | * Kalın ağaç gövdesi. * Kesilmişağaç gövdesi. * Kesimden sonra ağaç gövdesinin toprakta kalan bölümü. * Asma fidanı. * Resmî kayıt defteri, ana defter. * Görgüsüz, kaba (kimse). |
kütük gibi | * çok şişmiş. * çok sarhoş. |
kütükleşme | * Kütükleşmek işi. |
kütükleşmek | * Sert ve duygusuz bir duruma gelmek. |
kütüklük | * İçine şarjöre geçirilmiştüfek fişeği konulan ve palaska kayışına geçirilen kösele çanta, fişeklik. |
kütüphane | * Kuruluşamaç ve görevine uygun kitap, film, plâk gibi her türlü düşünce ve sanat ürününü toplayan, düzenleyen ve genel olarak ilgilenen okurlara sunan kuruluş. * Kitap satılan dükkân, kitap evi. |
kütüphaneci | * Kitaplıkta görevli kimse. * Kitaplık bilimci. * Kitap evi sahibi, kitapçı. |
kütüphanecilik | * Kitaplık görevlisinin işi. * Kitaplık bilimi. |
kütür kütür | * Elma, ayva, karpuz gibi gevrek meyveler kesilir veya ısırılırken çıkan sesi anlatır. * Bu türlü ses çıkaran, taze. |
kütürdeme | * Kütürdemek işi. |
kütürdemek | * Kütür kütür diye ses çıkarmak. |
kütürdetme | * Kütürdetmek işi. |
kütürdetmek | * Kütür kütür diye ses çıkartmak. |
kütürtü | * Kütür kütür diye çıkan ses. |
küvet | * İçinde bazışeyler veya el yıkanan kap. * Banyoda içinde yıkanılan tekne. |
Küveytli | * Küveyt halkından olan. |
Kategoriler