Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 18

kaldırımsı * Oluşu, kaldırım görünüşünü andıran (doku).
kaldırımsız * Kaldırımı olmayan.
kaldırış * Kaldırmak işi veya biçimi.
kaldırma * Kaldırmak işi.
kaldırma kolcusu * Haddelenmekte olan sıcak metali gelberi ile kaldırıp paso makinesine girişi sağlayan kimse.
kaldırmak * Bulunduğu yerden almak.
* Yukarıdoğru hareket ettirmek.
* Yükseltmek.
* (ürün için) Toplamak, taşımak.
* Çekmek, taşımak.
* Katlanmak, tahammül etmek.
* Uygun gelmek, götürmek, yakışmak.
* Bir kuruluşun çalışmasına son vermek, feshetmek, lâğvetmek.
* Hastayıhastahaneye yatırmak.
* (ölü için) Gerekli töreni yaparak gömmek.
* Çalmak, aşırmak.
* Alıp başka yere götürmek; toplamak.
* Uyandırmak.
* Piyasadan çekmek.
* Elin ulaşamayacağıyere koymak; saklamak.
* Kaçırmak.
* İyi etmek, iyileştirmek.
* Bir şeyden çokça satın almak.
* Tayin etmek, atamak.
* Yok etmek, ortadan silmek.
kaldırtma * Kaldırtmak işi.
kaldırtmak * Kaldırmak işini yaptırmak.
kale * Düşmanın gelmesi beklenebilen yollar üzerinde, askerî önem taşıyan şehirlerde, geçit ve dar boğazlarda
güvenliği sağlamak için yapılan kalın duvarlı, burçlu, mazgallıyapı.
* Genellikle bir düşüncenin savunulduğu, sürdürüldüğü yer.
* Takımla oynanan bazıtop oyunlarında topun sokulmasına çalışılan yer.
* Satranç tahtasının dört köşesine dikilen, tahtanın bir tarafından diğer tarafına kadar düz olarak boş
hanelerde gidebilen kale biçiminde taş.
kale almamak * önem vermemek, hesaba katmamak, ilgisiz kalmak, sözünü etmeye değer bulmamak.
kale bedeni * Kalenin burçlarıarasında yer alan üstü mazgal ve siperlerle örülmüşkalın duvar.
kale çizgisi * Futbol vb. top oyunlarında, oyun alanının sınırlarını gösteren ve kale hizasında olan çizgi.
kale gibi * çok büyük, sağlam (yapı).
* kendisine güvenilen güçlü (kimse).
kale vuruşu * Futbolda topun karşıtakım oyuncularıtarafından kale çizgisi dışına çıkarılmasısonunda, genellikle kaleci
aracılığıyla oyuna yeniden başlanması için yapılan atış.
kalebent * Kale dışına çıkmamaya hüküm giyen suçlu.
kalebent etmek * suçluluğu yüzünden mahkûm etmek.
kalebentlik * Kalebent olma durumu.
kaleci * Bazı oyunlarda kalenin önünde duran, topun kaleye girmesini önlemekle görevli oyuncu.
kaleci eldiveni * Top tutmayıkolaylaştıran kalın eldiven.
kalecilik * Kaleci olma durumu veya kalecinin görevi.
kalem * Yazmak, çizmek gibi işlerde kullanılan çeşitli biçimlerde araç.
* Resmî kuruluşlarda yazı işlerinin görüldüğü yer.
* Yontma işlerinde kullanılan ucu sivri veya keskin araç.
* Çeşit.
* (bazıdeyimlerde) Yazı.
* Yazar.
kalem açacağı * Kurşun kalemlerin ucunu açmaya yarayan araç, kalemtıraş.
kalem açmak * kalemin ucunu yontup kullanılabilecek bir duruma getirmek.
kalem aşısı * Ucu kalem gibi kesilmişçubukla yapılan ağaç aşısı.
kalem beyi * Kalem efendisinden daha üst görevli.
kalem çekmek * gereksiz olduğunu belirtmek için üstünü çizmek.
kalem efendisi * Kalemde çalışan görevli yazman, kâtip.
kalem erbabı * Yazar.
kalem işi * Elle yontularak veya çizilerek işlenmiş.
kalem kaşlı * İnce ve düzgün kaşlı.
kalem kavgası * Yazılarıyla birbirine sataşma, polemik.
kalem kömürü * İyi cins mangal kömürü.
kalem kulaklı * Kulaklarıdik ve düzgün (at, geyik, vb.).
kalem kutusu * İçinde kalem bulunan küçük kutu.
kalem oynatmak * yazıyazmak.
* bir yazıyıdüzeltmek.
* bir yazıda değişiklik yapmak.
kalem parmaklı * Parmaklarıuzunca, düzgün ve buruşuksuz.
kalem pil * İnce, uzun ve küçük pil.
kalem sahibi * İyi yazıyazabilen, edip.
kalem şuarası * Divan şiiri tarzından etkilenen okur yazar halk şairi.
kalembek * Bir cins kokulu sandal ağacı, yalancıöd ağacı.
* Bir cins mısır.
kaleme (veya kaleme kâğıda) sarılmak * hemen yazmaya başlamak.
kaleme almak * (bir konuyu) yazıdurumuna getirmek, yazıyla anlatmak.
kaleme gelir * yazılabilir veya anlatılabilir.
kaleme gelmemek * yazılır veya anlatılır gibi olmamak.
kalemi olmak * herhangi bir nitelikte yazıyazabilmek.
kaleminden çıkmak * herhangi biri tarafından yazılmak.
kaleminden kan damlamak * yazılarıacıve dokunaklı olmak.
* etkili yazmak.
kalemis * Bir tür misk faresi (Civet tictis).
kalemiyle yaşamak (veya geçinmek) * geçimini yazılarıyla sağlamak.
kalemkâr * Tavan ve duvarlara kabartma gibi görünen resimler yapan sanatçı.

Bir yanıt yazın