Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 25

kamer balığı * Ay balığı.
kamera * Alıcı, fotoğraf makinesi.
* Bir çekime başlanırken, yönetmenin alıcıyıçalıştırmaları için verdiği buyruk.
kameraman * Alıcıyönetmeni.
kamerî * Ayla ilgili.
kamerî ay * Ayın tam bir devriyle hesap edilen veya ayın hareketine göre düzenlenen süre.
kamerî takvim * Bkz. ay takvimi.
kamerî yıl * Bkz. ay yılı.
kameriye * Bahçelerde yazın oturulmak için yapılan, kafes biçiminde, kubbeli, üstü yeşilliklerle sarılan süslü çardak.
kameriyeli * Kameriyesi bulunan.
kamersiz * Aysız, ayı olmayan.
Kamerunlu * Kamerun halkından olan.
kamet * Boy, endam.
* Camide namaza kalkmak için okunan ezan.
kamet getirmek * (cemaatin namaza kalkması için) müezzin, ezanın “namaza kalkınız” anlamındaki sözlerini okumak.
kameti artırmak * bağırarak konuşmak.
kamga * Yonga.
kamış * Buğdaygillerden, sulak, nemli yerlerde yetişen, boğumlu, sert gövdesi olan bitkilere verilen ad (Phragmites
australis).
* Bu bitkiden yapılmış.
* Erkeklik organı, penis.
kamışatmak (veya koymak) * birine oyun etmek, arabozanlık etmek.
kamışkalem * Yazıyazmak için kullanılan ince kamıştan yapılmışkalem.
kamışkemik * Baldırın arka tarafında yer alan ince uzun kemik.
kamışkulak * Kulakları ince, düzgün ve dik at.
kamışçık * Kuyumcuların kullandığıüfleç.
kamışlı * Kamışı olan.
kamışlık * Kamışıçok olan yer.
kamışsı * Gövdesi kamışgibi boşve boğumlu olan.
kamikaze * (İkinci Dünya Savaşıyıllarında Japonya’da) İntihar uçağı.
kâmil * Yetkin, erişkin, eksiksiz, ağırbaşlı, mükemmel.
kâmilen * Büsbütün, toptan, hep birden.
kamineto * Küçük ispirto ocağı, ispirtoluk.
kamkaz * Kesme özelliğini yitirmiş, körleşmiş, keskin olmayan bıçak, orak vb. araç.
kamp * Çadır veya baraka gibi eğreti araçlardan oluşturulan konak yeri.
* Bu yerde konaklama.
* Tutsakların veya siyasî sürgünlerin toplanıldığıyer.
* Belli bir düşünce çevresinde birleşen topluluk.
kamp kurmak * kamp için kalınacak yerde gerekli düzeni sağlamak.
kampa girmek (veya kamp yapmak) * genellikle yarışma öncesi, yarışmaya gerektiği gibi hazırlanmak.
kampana * Çan.
kampana çalmak * (gemi, istasyon gibi yerlerde) belirli vakitlerde çan çalmak.
kampanacı * Düzenbaz, hilekâr, sahtekâr.
kampanya * (politika, ekonomi, kültür gibi alanlarda) Belirli bir süredeki etkinlik dönemi.
kampanyacı * Kampanyaya katılan kimse.
kampçı * Kamp kuran, kampta kalan kimse.
kampçılık * Kamp kurma işi.
* Kamp hayatı.
kamping * Kamp kurma yeri.
kamplaşma * Kamplaşma durumu.
kamplaşmak * Kamplara ayrılmak, bölünmek.
kampus * Şehir dışında kurulmuş bir üniversitenin alanıve yapıları, yerleşke.
kamu * Hep, bütün.
* Bir ülkedeki halkın bütünü, halk, amme.
kamu davası * Kamu adına savcının açtığıdava, amme davası.
kamu düzeni * Bütün toplumu ilgilendiren düzen.
kamu güvenliği * Bir devlette zabıta hizmetleriyle halka sağlanan can ve mal güvenliği.
kamu hizmeti * Devlet ve öteki kamu tüzel kişileri tarafından halkın genel ve ortak ihtiyaçlarının karşılanması.
kamu hukuku * Devlet ile kişi arasında karşılıklı olarak hak ve ödevleri düzenleyen hukuk kolu, amme hukuku.
kamu idaresi * Kamu yönetimi.

Bir yanıt yazın