Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 29

kancık * (hayvanlarda) Dişi.
* Dönek, güvenilmez.
* Kadın.
kancıkça * Döneklik ederek, gizlice kötülükte bulunarak.
kancıklık * Kancık olma durumu.
* Kancıkça davranış.
kancıklık etmek (veya yapmak) * döneklik, kalleşlik etmek.
kancıl * Kanda yaşayan asalak.
kancur * İzmarit balığının küçüğü.
kançılar * Elçiliklerde, konsolosluklarda yazıve evrak işlerini yürüten görevli.
kançılarlık * Kançılar eliyle yönetilen işler.
* Bu işlerin görüldüğü yer.
kançılarya * Elçilik ve konsolosluklarda yönetimle ilgili görevlilerin bütünü.
* Bu görevlilerin çalıştığıyer.
kandamlası * Asya ve Avrupa’da ılıman bölgelerde yetişen kırmızıveya sarıçiçekli otsu bir bitki (Adonis).
kandaş * Aynıkanıtaşıyan, aynısoydan olan.
kandaşlık * Kan birliği, soy birliği.
kandelâ * Işık yoğunluğu birimi, mum. Kısaltmasıcd.
kandıra ağacı * Mine çiçeğigillerden, ıtırlı bir süs bitkisi (Lipia citriodora).
kandıra otu * Buğdaygillerden, çok yıllık, sürünücü, otsu bir bitki (Calamagrostis).
kandırıcı * İnandırıcı.
* Aldatıcı.
* İçme isteğini giderici.
kandırıcılık * Kandırıcı olma durumu.
kandırılış * Kandırılmak işi veya biçimi.
kandırılma * Kandırılmak işi.
kandırılmak * Kandırmak işi yapılmak.
kandırış * Kandırmak işi veya biçimi.
kandırma * Kandırmak işi.
kandırmaca * Kandırmak amacıyla yapılan düzen.
kandırmak * Kanmasını sağlamak, inandırmak, ikna etmek.
* Aldatmak.
* İçme, yeme isteğini karşılamak.
kandidoz * Pamukçuk.
kandil * İçinde sıvı bir yağve fitil bulunan kaptan oluşmuşaydınlatma aracı.
* Çok sarhoş.
* Kandil gecesi.
kandil çiçeği * Civanperçemi.
kandil çöreği * Kandillerde yapılıp satılan geleneksel çörek.
kandil gecesi * Berat, miraç, regaip ve mevlit (Hz. Muhammed’in doğum yıl dönümü) geceleri.
kandil günü * Kandil gecesinden önceki gün.
kandil simidi * Kandil günlerinde yapılıp satılan bol susamlısimit.
kandil yağı * Kötü cins zeytinyağı.
kandilci * Cami ve minarelerin kandillerini yakan kimse.
* Kandil yapan veya satan kimse.
kandilin yağıtükenmek * hayat sona ermek, ölmek.
kandilisa * Yelkenleri yerlerine çekmekte kullanılan halatların genel adı.
kandilleşme * Kandilleşmek işi.
kandilleşmek * Birbirinin kandil gününü kutlamak.
kandilli * Kandili olan.
* Çok sarhoş.
kandilli küfür * İşitilmedik, çok ağır bir sövgü.
kandilli selâm * El etek öperek, yerlere kadar eğilerek verilen selâm.
kandilli temenna * Eli eğilip yere kadar uzatarak ve başa götürerek verilen selâm.
kandillik * Kandillerin konulduğu yer.
* Kandil günü ile ilgili.
kanepe * Birkaç kişinin oturabileceği genişlikte koltuk.
* Genellikle çay ve kokteyller için hazırlanan, peynir, sucuk, salam gibi şeylerle süslenen çok küçük ekmek.
kangal * Tel, kurşun boru gibi uzun ve bükülebilir şeylerin halka biçiminde sarılmasıyla yapılan bağ.
* Bu biçimde bükülmüşşeylerin her bir halkası.
kangal * Deve dikeni.
kangal köpeği * Çoban köpeği olarak yetiştirilen, burnu ve ağzısiyah, kulaklarıdüşük, kuyruğısırtına doğru düzgün kıvrım
yaparak duran, Anadolu’da Sivas yöresinde yetiştirilen ve çok tutulan bir tür köpek.
kangallama * Kangallamak işi.
kangallamak * Kangal durumuna getirmek.
kangallanma * Kangallanmak işi.
kangallanmak * Kangal durumuna getirilmek.

Bir yanıt yazın