Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 31

kanıt * Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanıverici belge, delil.
* Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil.
* Kanıverici öğe; anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey.
kanıtlama * Kanıtlamak işi.
kanıtlamak * Bir şeyin gerçek yönünü kanıtla ortaya koymak, ispat etmek.
kanıtlandırma * Kanıtlandırmak işi.
kanıtlandırmak * Bir düşünceyi, bir savıyeterli delillerle doğrulamak, belgelemek ve açıklamak.
kanıtlanış * Kanıtlanmak işi veya biçimi.
kanıtlanma * Kanıtlanmak işi.
kanıtlanmak * Kanıtlamak işi yapılmak, ispat edilmek.
kanıtlı * Kanıtla gösterilmiş, müdellel.
kanıtsama * Kanıtsamak işi.
kanıtsamak * Kanıt, belge veya delil olarak kabul etmek.
kanıya varmak * belli bir kanıedinmişolmak.
kanıyla ödemek * yaptığının cezasınıhayatıyla ödemek.
kani * Kanmış, inanmış.
kani olmak * inanmak, kanmak.
kaniş * Uzun, kıvırcık tüylü bir cins köpek.
kankan * Kadınların oynadığı hareketli bir Fransız dansı.
kankurutan * Adam otu.
kanlama * Kanlamak işi.
kanlamak * Kana bulamak.
kanlandırma * Kanlandırmak işi.
kanlandırmak * Kanlanmasını sağlamak.
kanlanma * Kanlanmak işi.
kanlanmak * Kan bulaşmak.
* Kanıçoğalmak.
* Bir organda kan birikmek.
kanlı * Kan bulaşmış.
* Kanı olan.
* Kan dökülmesine sebep olan.
* İsteyerek kan dökmüşolan (kimse), hunriz, katil.
* Kanlanmışolan.
* Kanıyoğun olan, demevi.
* Kan davasında taraf olan.
kanlı basur * Dizanteri.
kanlı bıçaklı * Birbirlerini öldürecek kadar düşman olma.
kanlı bıçaklı olmak * aralarında herhangi bir sebepten dolayı birbirini öldürecek kadar düşmanlık bulunmak.
kanlıcanlı * Sağlıklı, sapasağlam, vücut sağlığıyüzünden belli olan.
kanlıkatil * Çok insan öldürmüşveya birini vahşice öldürmüşkatil.
kanlıyaş(lar) dökmek * büyük üzüntüyle ağlamak.
kanlılık * Kanlı olma durumu.
kanlısı olmak * birinin katili olmak.
kanma * Kanmak işi.
kanmak * Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak.
* (tatlısözlere) Aldanmak.
* (soyut veya somut olarak) Bir ihtiyacını, bir isteğini yeteri kadar karşılamışolmak, doymak.
* Yetinmek, iktifa etmek.
kanmazlık * İhtiyacınıveya isteğini yeteri kadar karşıladığıhâlde yeterli bulmamak.
kano * Kürekle yürütülen dar, uzun, hafif tekne.
kanon * Belirgin aralıklarla ilerleyen iki veya daha çok sesin taklidiyle oluşan bütün.
kanotiye * Düz kenarlışapka.
kansa * Bkz. konsa.
kanser * Bir organ veya dokudaki hücrelerin düzensiz olarak bölünüp çoğalmasıyla beliren kötü ur, incitmebeni.
kanser bilimi * Kanser hastalıklarını inceleyen tıp dalı, kanseroloji.
kanserleşme * Kansere dönüşme.
kanserleşmek * Kansere dönüşmek, kanser durumunu almak.
kanserleştirme * Kanser yapıcı, kanser üretici.
kanserli * Kanser niteliğinde olan.
* Kansere yakalanmış.
kanserojen * Kanserleştirici.
kanseroloji * Kanser bilimi.
kansız * Kanı olmayan.
* Kan dökmeden yapılan.
* Kanıaz olan, çok kan kaybetmişolan, anemik.
* Duygusuz ve korkak.
kansız ameliyat * Kanama olmayacak derecede kan dolaşımıdondurularak gerçekleştirilen ameliyat.

Bir yanıt yazın