Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 40

kara sarı * Sarıya çalan siyah.
kara sevda * Umutsuz ve güçlü aşk.
* Kişinin belirli bir sebep olmadan çöküntü durumuna girip çevreden gelen uyaranlara kapanması, güçlü suç
ve günah duyguları içine düşmesi durumu, malihulya, melânkoli.
kara sevdalı * Kara sevdaya tutulmuş, melânkolik.
kara su * Ağır akan su.
kara suları * Bir devletin deniz kıyıları boyunca egemenliği altında tuttuğu belli genişlikte su şeridi.
kara sürmek * Bkz. kara çalmak.
kara tahta * Okullarda tebeşirle üzerine yazıyazılan, çoğu tahtadan, siyah ve genişlevha.
kara tren * Tren.
kara vapuru * Demir yolu taşıtı.
kara yağız * Sağlıklı, gürbüz, güçlü.
kara yazı * Kötü talih, kara baht.
kara yel * Kuzeybatıdan esen, genellikle soğuk, bazen fırtına niteliğinde yel, keşişleme karşıtı.
kara yeli * Yaz geceleri karadan denize doğru esen yel.
kara yer * Mezar, sin, gömüt.
kara yolu * Yerleşim merkezlerini karadan birbirine bağlayan yol.
kara yosunları * Çiçeksiz bitkiler sınıfından, nemli yerlerde yetişen, birleşim veya spor verme yoluyla üreyen, pek çok türleri
bulunan bir bitki familyası.
kara yosunu * Çayır ve ormanlarda yumuşak bir bitki oluşturan çiçeksiz bitki, temriye.
kara yüz * Utanç verici, yüz kızartıcıdurum.
kara yüzlü * Suçlu, lekeli, günahkâr.
karaağaç * Kara ağaçgillerin örnek bitkisi olan, kerestesi değerli bir ağaç (Ulmus).
karaağaçgiller * İki çeneklilerden, yapraklarıdişli, çiçekleri demet durumunda ve meyveleri kapçık meyve olan, kara ağaç,
çitlembik gibi cinsleri içine alan bitki familyası.
karaardıç * Güney Avrupa’da yetişen bir ardıç türü (Juniperus sabina).
karaasma * Loğusa otu, zeravent.
karabacak * Pancar fidelerinde gelişerek, fidenin ölümüne veya cılız kalmasına yol açan ve yerleştiği bölgeleri kara
beneklerle örten asklımantar.
* Bu mantarın sebep olduğu hastalık.
karabakal * Karatavukgillerden, kara renkli ardıç kuşu (Tutrdus pilaris).
karabaldır * Baldırıkara.
karabalık * Tatlısu kayası.
karaballık * Birtakım böceklerin çıkardıklarışekerli sıvıya yapışarak yaprak, filiz ve meyvelerin kurum karası bir renkte
kaplanmasına yol açan ilkel mantar.
* Bu mantarın sebep olduğu hastalık.
karabasan * Sıkıntılıve korkulu düş, kâbus.
* Bir kimsenin içinde bulunduğu karmakarışık, sıkıntılıruh durumu.
karabaş * Rahip, keşiş.
* Evlenmemiş, evlenmek istemeyen erkek.
* Çoban köpeği.
* Kışa dayanıklısert buğday.
* Ballı babagillerden, çiçekleri mavi veya menekşe renginde başakçıklar durumunda olan ıtırlı bir bitki
(Lvendula staechas).
* Bir hücreli özel bir asalağın, hindinin karaciğerine yerleşerek yaptığı, büyük ölçüde ölümlere yol açan
kümes hastalığı.
karabatak * Karabatakgillerden, balıkla beslenen, gagasıuzun ve sivri, kara tüylü bir deniz kuşu (Phalacrocorax).
karabatak gibi * bir görünüp bir ortadan kaybolan (kimse).
karabatakgiller * Leyleksiler takımının, örnek hayvanıkarabatak olan bir familyası.
karabet * Yakınlık.
* Hısımlık.
karabiber * Karabibergillerin örnek bitkisi olan, zeytinsi, meyvelerin taneleri yuvarlak, yapraklarıkalp biçiminde,
tırmanıcı bir bitki (Piper nigrum).
* Bu bitkinin baharat olarak kullanılan kuru ve siyah tanesi.
* Sevimli ve ufak tefek esmer güzeli.
karabibergiller * Taçsız iki çeneklilerden, karabiberle türlerini içine alan bir bitki familyası.
karabina * Namlusu genellikle yivli, kısa ve hafif bir tüfek.
karabinyer * İtalyan jandarmalarına verilen ad.
karabuğday * Karabuğdaygillerden, tohumları için yetiştirilen, bir yıllık bitki (Fagopyrum).
karabuğdaygiller * Taçsız iki çeneklilerden, ravent, kuzukulağı, kurtpençesi, çobandeğneği ve karabuğday gibi sapları
boğumlu, çiçekleri başak veya salkım durumunda bazıtürleri hekimlikte kullanılan bitkileri içinde toplayan bir
familya.
karaburçak * Baklagillerden, hayvan yemi ve gübre olarak kullanılan bir tür, küşne (Ervum ervilla).
karaca * Rengi karaya yakın olan, esmer.
karaca * Geyikgillerden, boynuzlarıküçük ve çatallı bir av hayvanı(Capreolus).
karaca * Üst kol.
karaca darısı * Buğdaygillerden, hayvanlara yedirilmek için ekilen bir bitki (Panicum milliaceum).
karaca kemiği * Bkz. kol kemiği.
karaca kuruca * Esmer, zayıf ve çelimsiz bir biçimde.
karaca ot * Bir çöpleme türü (Helloborus niger).
* Çörek otu.
karacı * Kara kuvvetlerine bağlı(subay, astsubay veya er).
karacı * Birine işlemediği bir suçu veya kendisinde bulunmayan bir ayı bıyükleyen, kara çalan, iftiracı, müfteri.

Bir yanıt yazın