Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 41

karacılık * Karacı olma durumu, müfterilik, iftira.
karaciğer * Karın boşluğunun sağında bulunan, öd salgılayan, şeker depolayan, iri, açık kahve rengi organ.
karaçalı * Hünnapgillerden, kurak yerlerde yetişen, çiçekleri altın sarısırenginde, dikenli bir bitki, çalıdikeni (Paliurus
spinosa).
* İki kişinin arasına girerek ilişkileri bozan kimse.
karaçalılık * Kara çalısıçok olan yer.
karaçam * Bir tür çam (Pinus nigra).
Karaçayca * Karacaylıların konuştuğu Türk dilinin bir kolu.
karaçayır * Buğdaygillerden, çimen biçiminde veya genişçayır olarak yetiştirilen bir park bitkisi (Lolium).
Karaçaylı * Karaçay halkından olan (kimse).
karada ölüm yok * bundan sonra herhangi bir sıkıntı ile karşılaşma ihtimali yok.
Karadağlı * Karadağhalkından olan (kimse).
karadağlı * Bir tür toplu tabanca.
Karadeniz’de gemilerin mi battı? * çok düşünceli ve durgun görünen kimselere söylenir.
karadul * Sokması büyük acıveren, iri, esmer, zehirli örümcek (Latrodectus mactans).
karadut * Siyah renkte olan dut.
karafa * Uzun boyunlu, kulpsuz küçük rakısürahisi.
karafaki * Bkz. karafa.
karafatma * Kın kanatlılardan, böcek, kurt ve sümüklü böceklerle beslenen, tarıma yararlı, parla siyah renkli bir böcek
(Carabus).
karagevrek * Bir çeşit üzüm.
karagöz * Deve derisinden veya mukavvadan kesilip boyanmışinsan biçimlerini beyaz bir perde üzerine arkadan ışık
vererek yansıtma yoluyla oynatılan oyun.
* (ilk harf büyük) Bu oyunda halk görüşünü ve duyuşunu veren kimse.
karagöz * İzmaritgillerden, 25-30 cm uzunluğunda, enli, boz renkli, beyaz etli bir balık (Sargus sargus).
karagöz oynatmak * komik bir durum yaratmak.
karagözcü * Karagöz oyunu oynatan kimse, hayalî.
* Karagöz oyununda kullanılan boyanmışinsan biçimlerini yapıp satan kimse.
karagözcülük * Karagözcünün mesleği.
karagözlük * Güldürüp eğlendirecek davranış.
karagözlük etmek * güldürüp eğlendirecek davranışlarda bulunmak.
karagül * Karakul.
karağı * Ateşkarıştırmaya yarayan, eğri uçlu demir çubuk.
karağı * Tavukkarası.
karahalile * Doğu Hindistanda yetişen bir bitkinin olgunlaşmasında önce toplanan ve kurutulan 1-3 cm uzunuluğunda,
iğbiçiminde siyah renkli, sert, kokusuz taneleri (Fructus Myrobalani).
Karahanlı * Orta Asya’da kurulmuşeski bir Türk devleti ve bu devleti kuran soy.
karahindiba * Birleşikgillerden, uzun ve dişli yapraklı, çiçekleri sarıve kömeç biçiminde bir bitki (Taraxacum).
karaiğne * Bir çeşit iğneli karınca.
Karaim * Çoğunluğu Türk soyundan olan ve çoğu Polonya ve Litvanya topraklarında oturan bir Musevî topluluğu,
Karay.
Karaimce * Karaim Türkçesi, Karayca.
karakabarcık * Kara yanık, yanıkara şarbon.
karakaçan * Eşek.
karakafes * Sığır diligillerden, çiçekleri beyaz ve menekşeye çalar kırmızırenkte, eczacılıkta kullanılan bir bitki, eşek
kulağı(Symphytum).
Karakalpakça * Karakalpakların konuştuğu Türk dilinin bir kolu.
karakarga * Kuzgun.
karakaş * Vücudu beyaz, ağız, burun, göz etrafı, kulak ve tırnaklarısiyah, bazen vücutlarında da siyah lekeler
bulunan, yağlıkuyruğunun uç kısmıakkaramanlara göre fazla sarkık ve daha ziyade Güney Doğu Anadolu bölgesinde
yetiştirlen bir tür koyun.
karakavak * 35 m ye kadar yükselebilen, kabuğu koyu renkli bir kavak türü (Populus nigra).
karakavuk * Hindiba.
karakavza * Yaban havucu.
karakeçi * Sazana benzer bir tatlısu balığı(Barbus fluviatilis).
* Kıl keçisi.
karakılçık * Kılçıklarısiyah olan, kırmızıveya beyaz, sert taneli buğday.
karakol * Güvenliği sağlamakla görevli kimselerin bulunduğu konut.
* Huzuru ve güvenliği sağlamak için hükûmete bağlıher türlü silâhlıkuvvet, kol, devriye.
karakol gemisi * Kara sularında güvenliği sağlamak ve gözcülük yapmak için dolaşan küçük gemi.
karakol gezmek * karakol göreviyle dolaşmak, devriye gezmek.
karakolluk * Karakolla ilgili.
karakolluk olmak * kavga sonucu karakola gitmek zorunda kalmak.

Bir yanıt yazın