Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 44

karartılma * Karartılmak işi veya durumu.
karartılmak * Karanlık duruma getirilmesini sağlamak.
karartma * Kararmak işi.
* Savaşdurumunda düşman uçaklarından korunma amacıyla ışıklarıörtme veya söndürme biçiminde alınan
önlemlerin bütünü.
karartmak * Rengini karaya çevirmek, esmerleştirmek, siyahlaştırmak.
* Karanlık duruma getirmek.
* (ışığı) Kısmak veya örtmek.
* Kötü bir duruma getirmek.
karasakız * Zift.
karasal * Kara (I) ile ilgili, berrî.
karasal iklim * Bkz. kara iklimi.
karasal kumul * Deniz kıyısından uzak, çöllerde oluşan kumul.
karasal oluşuk * Yer kabuğunun kara bölümündeki katmanlarında olan oluşuk.
karasığır * Orta Anadolu’da yetişen, sert ve kurak iklime dayanıklı, küçük yapılı bir sığır türü.
karasinek * Böcekler sınıfının çift kanatlılar takımından, insan ve evcil hayvanların kanınıemen, görünüşü ev sineğine
benzeyen bir eklem bacaklıtürü (Stomoxys calcitrans).
karasu * Çoğunlukla gözün iç basıncın çoğalmasıyla kendini gösteren, körlüğe sebep olabilen bir göz hastalığı,
glokum.
karaşın * Esmer, sarışın karşımı.
karataban * İpek böceklerinde genişçapta ölüme yol açan kelebek hastalığı.
karatavuk * Karatavukgillerden, tüyleri kara, meyve ve böceklerle beslenen ötücü kuş(Turdus merula).
karatavukgiller * Omurgalıhayvanların kuşlar sınıfından, ardıç kuşlarınıve kızılkuyrukları içine alan bir familya.
karate * Ayak ve yumruk vuruşlarıüzerine kurulu, Japon kökenli bir dövüşyöntemi.
karateci * Karate yapan kimse.
karaturp * Turpgillerden, etli, iri beyaz köklü çok yıllık bir bitki (Raphanus sativusvar niger).
karavan * Bir otomobilin arkasına takılan, insan taşımaya yarayan, tekerlekli, üstü kapalıaraç.
karavana * En çok orduda erlerin yemeğini dağıtmada kullanılan, çok miktarda yiyecek alan, kenarlarıdik, derince
metal kap.
* (genellikle orduda veya yatılı okul ve ceza evlerinde) Yemek.
* İnce, yassıelmas.
* Atıştaliminde hedef tahtasını bile vuramama.
karavana borusu * Yemek vaktinin geldiğini bildiren boru sesi.
karavana çıkmak * yemek hazırlanmak veya gelmek.
karavanacı * Karavanayıtaşıyan (asker).
* Hedef tahtasınıvuramayan kimse.
karavanadan yemek * toplu durumda aynıkaptan yemek.
karavaş * Savaşta tutsak edilen veya satın alınan ve sahibinin üzerinde tam bir kullanma hakkı bulunan kadın.
karavaşlık * Karavaşolma durumu.
karavel * Çift motorlu bir uçak türü.
karavelâ * Büyük deniz teknesi.
* Gemilerde denizcilik kurallarına aykırıdurum.
karavide * Bkz. kerevit.
karaya * Eczacılıkta kullanılan ve çürümeyen bir bitki.
karaya ayak basmak * deniz, göl vb. den karaya çıkmak.
* deniz taşıtından karaya çıkmak.
karaya çıkarmak * göl veya denizden karaya çıkmasını sağlamak.
karaya düşmek * (deniz içinde bulunan bir şey) akıntıveya dalga ile kıyıya atılmak.
karaya oturmak * (gemi) denizin sığbölümüne saplanıp kalmak.
karaya vurmak * denizden karaya atılmak.
karayaka * Doğu Karadeniz kıyı bölgesinde yetişen, uzun kuyruklu, beyaz renkli koyun türü.
karayandık * Deve dikeni.
karayanık * Karakabarcık, yanıkara, şarbon.
Karayca * 343 Karaimce.
karayılan * Boyu uzun, başı iri pullarla örtülü, zararıhayvanlarıyediği için tarıma yararlı, tehlikesiz bir yılan (Coluber).
karbojen * Bileşiminde yüzde 95 oksijen ve yüzde 5 karbondioksit bulunan gaz karışımı.
karboksil * Organik asit grubunda bulunan -COOH formülündeki tek değerli köklere verilen ad.
karboksilik * Korboksilli.
karboksilli * Yapısında bir veya birçok karboksil koku bulunan (maddeler), karboksilik.
karbon * Atom numarası6, atom ağırlığı12 olan, doğada elmas, grafit gibi billûrlaşmışveya maden kömürü, linyit,
antrasit gibi şekilsiz olarak bulunan element. KısaltmasıC.
karbon dönemi * Birinci çağın dördüncü dönemi ve bu dönemde oluşmuşyer katmanları, karbonifer.
karbon kâğıdı * Aynızamanda hem yazmak hem de kopya çıkarmak için yazıkâğıtlarının arasına konulan bir yüzü boyalı
kâğıt.
karbonado * Kara elmas.
karbonat * Karbonik asidin bazlarla birleşerek oluşturduğu tuzların genel adı.
* Sodyum bikarbonat.
* Genellikle sindirimi kolaylaştırmak için suya katılan kimyasal birleşim.

Bir yanıt yazın