Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 45

karbonatlama * Karbonik asit alabilen maddelere bu gazıvererek onlarıkarbonat durumuna dönüştürme.
karbonatlamak * Karbonat durumuna dönüştürmek.
karbonatlı * İçinde karbonat olan.
karbondioksit * Renksiz, kokusuz, yoğunluğu 152,0°C de ve 36 atmosfer basıncında kolayca sıvılaşan ekşimsi tatta bir gaz
(CO2).
karbonhidrat * Yağlar ve yumurta akımaddeleri yanısıra, insan ve hayvanların organik besinlerinden en önemlisi olan
organik kimya birleşiklerinin genel adı.
karbonifer * Karbon dönemi.
karbonik * Karbonla ilgili olan.
karbonik asit * Bir karbonla iki oksijenin birleşmesiyle oluşan bir gazın suda erimişdurumuna verilen ad. Bu gaz, organik
veya başka karbonlu maddelerin çürümesinden, yanmasından, bitkilerin ve canlıların solunumundan oluşur.
karbonil * Birleşme değeri 2 olan karbonmonokside verilen ad.
karbonit * Karbon grubundan basit madde.
karbonizasyon * Hayvansal lifler içinde bulunan bitkisel kısımların veya selülozik liflerin giderilmesi için asitlerle sıcaklık
etkisi altında işlem görmesi.
karbonlama * (metalürjide) Çeliğe karbon verme işlemi.
karbonlamak * Bir maden veya alaşımıkarbon bakımından zenginleştirmek.
karbonlaşma * Karbonlaşmak işi.
karbonlaşmak * Karbon durumuna gelmek, kömürleşmek.
karbonlu * Birleşiminde karbon bulunan.
karbonmonoksit * 0,97 yoğunluğunda, renksiz, kokusuz bir gaz. Bol miktarda ısıaçığa çıkararak mavi bir alevle yanar ve hava
ile birleşerek bir çok uygulama alanı olan patlayıcı bir karışım oluşturur (CO).
karborundum * Aşındırıcımadde olarak kullanılan silisyum karbürün ticaretteki adı.
karbür * Karbonun başka bir elementle birleşmesinden oluşan madde.
karbüratör * Patlamalımotorlarda akaryakıtı buharlaştırıp hava ile karışmasınısağlayan cihaz.
karbürleme * (metalürjide) Madenî bir ürünün karbon bakımından zenginleştirilmesi.
karcığar * Klâsik Türk müziğinde hareketli bir makam.
karda yürüyüp (gezip) izini belli etmemek * kimsenin sezemeyeceği biçimde gizli işçevirmek.
kardaş * Kardeş.
kardelen * Nergisgillerden, baharda çok erken çiçek açan ve eczacılıkta kullanılan soğanlı bir bitki (Galanthus nivalis).
kardeş * Aynıana babadan doğmuş, veya ana babalarından biri aynı olan çocukların birbirine göre adı.
* Yaşça küçük olan kardeş.
* Aralarında çok değer verilen ortak bir bağbulunanlardan her biri.
* Seslenme sözü olarak kullanılır.
kardeşkanı * Soy ve ırk bakımından aralarında yakınlık bulunma, kan bağı.
kardeşkardeş * Dostlukla, dostça, sevgiyle.
kardeşkardeşi atmış, yar başında tutmuş * kardeşler ne kadar geçimsiz olsa, kötü bir durumda birbirlerine yardım ederler.
kardeşkavgası * Bir ülkede yurttaşların birbirlerine karşıt düşüncelerinden doğan silâhlıçatışma.
kardeşokul * Bir okulun, toplumsal ve kültürel bakımdan yardıma ihtiyaç duyduğu için seçtiği ve türlü yardımlarda
bulunduğu okul.
kardeşparti * Belli bir ortak amaca yönelen siyasî toplulukların her biri.
kardeşpayı * Yarıyarıya bölüşme; eşit paylarla bölüşme.
kardeşşehir * Ülkemizdeki bir şehirle yabancı bir ülkedeki bir şehir arasında ilişkileri özel olarak geliştirmeyi ve
yakınlaştırmayıkabul eden şehirlere verilen genel ad.
kardeşçe * Kardeşe yaraşır (biçimde), dostça, içtenlikle.
kardeşkanı * Kardeşkanıağacından alınan, hekimlikte ve boyacılıkta kullanılan, koyu renkte bir sakız.
kardeşkanıağacı * Baklagillerden, en çok Asya’nın sıcak bölgelerinde yetişen bir ağaç (Draceane draco).
kardeşlenme * Kardeşlenmek işi.
kardeşlenmek * (ekin için) Bir kökten birkaç sap birden üremek.
kardeşlik * Kardeşolma durumu, uhuvvet.
* Kardeşkadar yakın sayılan kimse, yakın dost.
* Seslenme sözü olarak kullanılır.
* Birlik, beraberlik.
kardeşlik etmek * kardeşgibi hareket etmek, kardeşçe davranmak.
kardırma * Kardırmak işi.
kardırmak * Karmak işini yaptırmak.
kardinal * Papayıseçen, danışmanlığınıyapan başpapazlardan her biri.
kardinal kuşu * İspinozgillerden parlak, kırmızırenkli, iri gagalı, tepelikli, ötücü bir kuştürü (Cardinalis cardinalis).
kardinallik * Kardinal olma durumu.
* Kardinalin görevi veya makamı.
kardiyak * Kalple ilgili.
* Kalp hastalığı olan kimse.
kardiyograf * Kalbin hareketlerini, grafik biçiminde kaydeden cihaz, elektrokardiyograf.
kardiyografi * Kalp hareketlerini kaydetme yöntemi, elektrokardiyografi.
kardiyogram * Kardiyografın kaydettiği kalp hareketlerinin çizgilerle gösterilmişgrafiği, elektrokardiyogram.

Bir yanıt yazın