Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 54

kasılgan * (kas ve organik dokular için) Kasılma özelliği olan, kasılabilen.
kasılganlık * Kasılgan olma durumu.
kasılış * Kasılmak işi veya biçimi.
kasılma * Kasılmak işi, büzülme, takallus.
kasılmak * Kasmak işi yapılmak.
* Büzülüp kasılmak, takallüs etmek.
* Büyüklenmek, kurumlanmak, gururlanmak.
kasım * Yılın 30 gün çeken on birinci ayı, son teşrin, teşrinisani.
* Kışın başlangıcısayılan 8 kasım günü başlayıp hıdrellezin ilk günü olan 6 mayısa kadar altıay süren dönem.
kasım kasım * Kasılmak hareketiyle birlikte “çok büyüklenmek, kurum satmak, gururlanmak” anlamında kullanılır.
kasımpatı * Birleşikgillerden, çiçekleri iri, katmerli ve türlü renkte, sonbahardan kışa değin açan bir süs bitkisi,
krizantem (Chyrsanthemum).
kasınç * Kaslarda ağrılıkasınma, kramp.
kasınma * Kasınmak işi.
kasınmak * Kasılıp kalmak.
* Büyüklenmek, kibirlenmek, kendini beğenmek.
kasıntı * Giyeceği daraltmak veya kısaltmak için yapılan eğreti dikiş.
* Büyüklenme, kurum, gurur.
* Büyüklenen, gururlanan ve bunu davranışlarıyla belli eden (kimse).
kasıntılı * Kasıntısı olan.
* Büyüklenen, kurumlu, kibirli, gururlu.
kasıntısız * Kasıntısı olmayan.
* Büyüklenmeyen, kurumlu, gururlu davranmayan.
kasıp kavurmak * baskıyaparak veya kıyıcıdavranışlarla bir topluluğu ezmek, zulmetmek.
* çok zarar vermek, mahvetmek.
* çok etkilemek, hüküm sürmek.
kasır * Köşk.
kasırga * Hızısaatte 120 km yi aşan çok güçlü fırtına.
* Duyguların patlak verişi, büyük heyecan, coşku.
kasıt * Amaç, istek, maksat.
* Öldürme, yaralama veya zarar vermek isteme, kötü niyet.
kasıtlı * İsteyerek, bilerek yapılan, maksatlı.
kasıtsız * İsteyerek, bilerek yapılmayan, maksatsız.
kaside * On beş beyitten az olmayan, bütün beyitlerin ikinci dizeleri en baştaki beyit ile kafiyeli bulunan ve çoğu
kez büyükleri övmek için yazılan divan edebiyatımanzumesi.
kasideci * Kaside yazan şair.
* Birine yaranmak amacıyla aşırıövgüde bulunan kimse.
kasidehan * Kaside okumayımeslek edinmişkimse.
kasis * Kara yolunda oluşmuşçukurlar ve tümsekler.
* Bir yolun doğrultusunu dik kesen bir yandan öbür yana geçen ark.
kasiyer * Kasa başında oturarak para alıp kasa fişi veren kimse, kasadar.
kask * Darbelerden başıkorumak için, sertleştirilmişsentetik maddelerden yapılmışsağlam başlık.
kaskatı * İyi katı, çok katı.
* Acımasız, hoşgörüsüz.
* Kıpırdamaksızın, hareketsiz veya donmuşolarak.
kaskatıkesilmek * aşırıcoşku, soğuk, korku, üzüntü vb. karşısında hareket edemeyecek, bir şey söylemeyecek duruma
gelmek, donup kalmak.
kasket * Genellikle erkeklerin giydiği, önü siperli başlık.
kasketçi * Kasket yapan veya satan kimse.
kasketçilik * Kasketçinin işi veya mesleği.
kasketli * Kasketi olan.
kasketsiz * Kasketi olmayan.
kasko * Taşıtların uğrayacaklarıkazadan doğacak zararların karşılanması için yapılan sigorta.
kaslaşma * Kaslaşmak durumu.
kaslaşmak * Kas durumuna gelmek.
kaslı * Kasları gelişmişolan, adaleli.
kasma * Kasmak işi.
kasmak * Kısaltmak.
* Daraltmak.
* Baskısıaltında tutmak.
kasnak * Enli çember.
* Kalbur ve tel gibi şeylerin tahta çemberi.
* Nakışişlemek için gergef gibi kullanılan, kumaşı germeye yarayan, tahtadan çember.
* Pehlivanların giydikleri kispetin bele gelen bölümü.
* Makinelerde, bir milden başka mile hareket geçiren kayışların takıldığıdemir çember.
* Kıyıları oluk biçiminde pervazlı, metal ve tahtadan yapılmışçember.
* Bir sütunun gövdesini oluşturan silindir biçimindeki taşların her biri.
kasnak işlemek * kasnakta nakışişlemek.
kasnakçı * Kasnak, elek, ölçek gibi tahta işleri yapan kimse.
kasnaklama * Kasnaklamak işi.
kasnaklamak * Kasnak içine almak, çemberlemek.
* Kollarınıdolayarak kavramak.
* Yapılarda, betonun şişmesini önlemek ve direncini artırmak için, sıkıştırılmış betonun çevresini metalden
bir kasnak içine almak.
kasnı * Çadıruşağı, şeytantersi ağacı gibi bitkilerden elde edilen bir zamk.
kassız * Kası olmayan.
* Adelesiz.
* Kasları gelişmemişolan.
kast * Bkz. kasıt.
kast * Ayrıcalıklar bakımından yukarıdan aşağıya doğru kesin ölçülerle sınırlanmış bulunan, en koyu biçimiyle
Hindistan’da görülen toplumsal sınıfların her biri.
kastanyet * Parmaklara takılarak çalınan bir tür zil.
kastanyola * Bir çarkın dişlerine takılıp geriye doğru dönmesini önleyen dil.
* Akan gemi zincirini sıkarak durdurmak için kullanılan, güverte locasının altına konmuş, hareketli demir
kol.

Bir yanıt yazın