kaşmerlik | * Soytarılık. |
kaşmir | * İnce, sık bir tür yün. * Bu yünden yapılmış. |
kaşpusiye | * Hafif üstlük. |
kat | * Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü. * Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey; üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka. * (giyecekler için) Takım. * Daire. * Ön, yan, huzur, makam, nezt. * Bükülen veya kıvrılan bir şeyin her kıvrımı. * Makam, mevki. * Nicelikçe kez, defa, misil. * Tekrarlanan bir sayının toplamı. * Jeoloji zamanlarından bir dönem içinde oluşmuşkatmanlıkayaçlar. |
kat | * Kesme, kesilme. * İlgiyi kesme. * Sonuca bağlama, bitirme. * Kesme. |
kat çıkmak | * yapıya kat eklemek. |
kat kat | * Çok, pek çok. * Üst üste. |
kat sayı | * Bir niceliğin kaç katıalındığını gösteren sayı. * Bir yasayıanlatan formülün yazılışında yer alan, değişmeyen sayı. * Cisimlerin fiziksel özelliklerini belirten değişmeyen büyüklükler. |
kat yuvarı | * Yer atmosferinin 10-60 km yükseklikleri arasında kalan katmanı, stratosfer. |
katabolizma | * Canlıprotoplâzmayıyapan büyük ve karmaşık yapılımoleküllerin enerji çıkararak yanması, yadımlama. |
katafalk | * Önünden geçilerek kendisine saygı gösterilmek istenen ölünün tabutu konulmak için yapılmışyüksek yer. |
katafot | * Dışarıdan gelen bir ışığın etkisiyle geceleyin ışıklı görünen reflektör. |
katakofti | * Klâsik Türk müziğinde 8/8′ lik bir usul. |
katakomp | * İlk Hristiyanların kayaları oyarak veya yer altınıkazarak yaptıkları, uzun dehlizler biçiminde; ölülerini gömdükleri veya tapınak olarak kullandıklarımezarlık. |
katakulli | * Yalan dolan, oyun, tuzak, düzen. |
katakulli okumak | * yalan söylemek, palavra atmak. |
katalanca | * İspanya’nın kuzey doğusunda Katalan ırkının konuştuğu dil. |
katalepsi | * İradenin yitimi, dışetkilere karşıduygunluğun ortadan kalkmasıve hareket organlarına verilen herhangi bir durumun olduğu gibi sürüp gitmesiyle beliren sendrom. |
kataleptik | * Katalepsi ile ilgili. * Katalepsiye tutulmuş. |
katalitik | * Katalizle ilgili, kataliz niteliğinde olan. |
katalitik soba | * Tüp gaz ile çalışan ve evlerde ısıtma amacıyla kullanılan bir tür soba. |
kataliz | * Bir maddenin kimyasal bir tepkimede hiçbir değişmeye uğramadan tepkimenin olmasınıveya hızının değişmesini sağlayan etkisi. |
katalizör | * Kimyasal tepkimenin olmasınıveya hızının değişmesini sağlayan, katalitik etkiye yol açan madde. |
katalog | * Kitaplıktaki kitaplarıveya belli bir daldaki gereçleri, nitelikleri bakımından tanıtmak, arandıklarında bulunmalarını sağlamak amacıyla, yer numaraları belirtilerek hazırlanmışkitap, defter veya fişten oluşan bütün, fihrist. * Kitap evi, yayın evi, kurum gibi kuruluşların yayınlarını, ürettikleri malları, eşyalarıtanıtan, gösteren liste veya kitap, fihrist. |
kataloglama | * Kataloglamak işi. |
kataloglamak | * Kitaplıktaki veya belli bir daldaki gereçleri yer numarası, bibliyografik kimlik vb. bakımından tespit etmek. |
katalpa | * İki çeneklilerden, yapraklarıçok iri ve kalp biçiminde, çiçekli bir süs bitkisi (Bignonia catalpa). |
katana | * Bkz. kadana. |
katar | * Lokomotif ile vagonların oluşturduklarıdizi, tren. * Taşıt dizisi. * Bir arada giden hayvan dizisi. |
katar katar | * Birçok katardan oluşmuş, dizi dizi. |
katarakt | * Ak su, ak basma, perde. |
katarlama | * Katarlamak işi. |
katarlamak | * Katar durumuna getirmek, arka arkaya dizmek. |
katarlanma | * Katarlanmak işi yapılmak veya katarlanmak işine konu olmak. |
katarlanmak | * Katarlanmak durumuna getirmek veya katarlanmak işine konu olmak. |
katavaşya | * Göçebe balıkların, ısıdüşmesi sonucu Karadeniz’den Marmara denizine veya Akdeniz’e geçmeleri. |
katbekat | * Kat kat. |
katedral | * Başkilise. |
kategori | * Aralarında herhangi bir bakımdan ilgi veya benzerlik bulunan şeylerin tamamı, grup, ulam. |
kategorik | * Kesin, açık. * Kesinlikle, şartsız olarak. |
katetme | * Katetmek işi. |
katetmek | * Kesmek, bölmek. * Bir yeri aşarak geçmek, yol olmak. |
katgüt | * Ameliyatlarda yaralarıdikmek için kullanılan, bağırsaktan yapılmışiplik. |
katı | * Sert, yumuşak karşıtı. * Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz, zalim. * Düşünce ve davranışlarında belli ilkelere sıkısıkıya bağlı olan. * Sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın veya üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan, sulp. * Çok, aşırıderecede. |
katı | * Taşlık, konsa. |
katıkalpli | * Katıyürekli. |
katısöz | * Sert ve kırıcısöz. |
katıyağ | * Don yağı, parafin gibi normal sıcaklıkta iken katıdurumda bulunan yağ. |
katıyumurta | * Lop yumurta. |
katıyürekli | * Acıması olmayan, acımasız. |
Kategoriler