Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 64

kaya gibi * çok sağlam.
kaya güvercini * Güvercingillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika’nın kayalık yerlerinde yaşayan bir kuş(Columbo livia).
kaya hanisi * Lahos.
kaya horozu * Güney Amerika’da yaşayan, erkekleri portakal renginde, başında tepeliği olan kuş(Rupicola).
kaya keleri * Bukalemun.
kaya lifi * Taşpamuğu, asbest.
kaya örümceği * Taşlar arasında yaşayan bir örümcek türü.
kaya sansarı * Dağlık yerlerde yaşayan bir tür sansar.
kaya sarımsağı * Genç yapraklarısarımsak yerine kullanılan bir tür yaban sarımsağı(Allium ampeloprasum).
kaya sarmaşığı * Kayalıklarda biten sarmısak.
kaya suyu * Kayadan sızan su.
kaya tuzu * Doğada billûr durumunda bulunan tuz.
kaya uçmazsa dere dolmaz * büyük ihtiyaçlarda büyük fedakarlık yapmak gerekir.
kayabaşı * Bir Anadolu ezgisi ve bu ezgiyle söylenen koşma.
* Türk halk edebiyatında çoban türküsü.
kayaç * Doğada büyük yer tutan, yer kabuğunun yapı gereci olan bir veya birkaç mineralden oluşan kütle.
kayağan * Üzerinde kolaylıkla kayılan, kaypak.
kayağan taş * Killerin başkalaşımı ile oluşmuş, yaprak biçiminde ayrılabilen, mavimsi bir taş, arduvaz.
kayağanlık * Kayağan olma durumu.
kayak * Kar veya su üzerinde kaymak için ayağa takılan araç, ski.
* Bu aracıkullanarak yapılan spor.
kayak evi * Kayak bölgesinde yapılan küçük ev.
kayakçı * Kayak yapan sporcu.
kayakçılık * Kayakçı olma durumu.
* Kayak sporculuğu.
kayalık * Kayasıçok olan yer.
kayan * Kayarak yer değiştiren.
* Yassı, düz, kat kat oluşmuştaş.
* Dağdan inen sel.
kayar * Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi.
* Pay.
kayarlama * Kayarlamak işi.
kayarlamak * Hayvanın eskiyen nallarını onarmak, eskiyen nalın çivilerini yenilemek.
* At nalınıveya düven taşlarınıyeniden koymak veya onarmak.
* Sövmek, küfretmek.
kayarto * Ahlâksız kimse, mel’un.
kaybedilme * Kaybedilmek işi.
kaybedilmek * Kaybetmek işi yapılmak.
kaybetme * Kaybetmek işi, yitirme.
kaybetmek * Yitirmek.
* Yenik düşmek, yenilmek.
* Para bakımından zarara girmek.
* Ölüm dolayısıyla ayrılmak.
kaybolma * Kaybolmak işi.
kaybolmak * Yitmek.
* Görünür olmaktan çıkmak, görünmez olmak.
kayboluş * Kaybolmak işi veya biçimi.
kayda değer * Önemli, dikkati çeken.
kayda geçirmek * ilişkili bulunduğu deftere yazmak.
kaydedici * İmleç.
kaydedilme * Kaydedilmek işi.
kaydedilmek * Kaydetmek işi yapılmak, yazılmak.
kaydetme * Kaydetmek işi.
kaydetmek * Yazmak, bazıönemli noktalarıtespit etmek.
* Herhangi bir şeyi bir yere mal etmek, bir şeyin tarih, numara veya adını bir deftere geçirmek.
* Hatırlamak için yazmak, not etmek.
* Belirtmek, söylemek.
* Sesi veya resmi manyetik bant üzerine geçirmek.
* Olumlu sonuç almak.
* Sıcaklık, basınç gibi bir niceliğin değişkenliğini tespit etmek.
kaydettirme * Kaydettirmek işi.
kaydettirmek * Kaydetmek işini yaptırmak, yazdırmak.
kaydıhayat * Kaydıhayatla ve kaydıhayat şartıyla sözlerinde “yaşadığıkadar”, “yaşadığısürece” anlamında kullanılır.
kaydı ihtiyat * Temkinli davranma, ihtiyatlı olma.
kaydırak * Yassı, kaygan çakıl.
* Çocukların böyle bir taşıayakla kaydırarak oynadıkları oyun.
* Çocukların oturup kayarak eğlenmeleri için, çocuk bahçelerinde bulundurulan oyun aracı.
* Tomrukların kolay taşınması için dağdan kaydırıldığıyer.
kaydırılma * Kaydırılmak işi.
kaydırılmak * Kaymasısağlanmak, kaymasına yol açılmak.
kaydırış * Kaydırmak işi veya biçimi.

Bir yanıt yazın