Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 7

kadı * Tanzimat’a kadar her türlü davalara, Tanzimat’la Medenî Kanun arasındaki dönemde ise yalnız evlenme,
boşanma, nafaka, miras davalarına bakan mahkemelerin başkanlarına verilen ad.
Kadıköy taşı * Kuvars ve opal liflerinden oluşan, mühür ve süs eşyasıyapımında kullanılan, yarı billûr silis.
kadılık * Kadı olma durumu veya kadının görevi.
* Bir kadının davalarına baktığı il sınırları içindeki bölge.
kadın * Dişi cinsten erişkin insan, erkek veya adam karşıtı.
* Evlenmişkız.
* Bayan anlamında kullanılan bir unvan.
* Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri olan.
* Hizmetçi.
kadın avcısı * Kadınları baştan çıkaran erkek.
kadın berberi * Kadınların saçınıkesen ve saç tuvaleti yapan berber, kuaför.
kadın evi * Yoksul, mağdur veya başka bir özelliği dolayısıyla muhtaç durumda kalan kadınların geçici olarak
barındıklarıev.
kadın hareketi * Bkz. feminizm.
kadın hastalıkları * Kadın cinsel organlarınıve bunlarla ilgili hastalıklarını inceleyen bilim dalı, jinekoloji.
kadın kadına * Yalnız kadınlar arasında, kadınlar baş başa.
kadın kadıncık * Evinin işini iyi yöneten, hanımefendi, terbiyeli, ağırbaşlı(kadın).
kadın olmak * kızlığınıyitirmek.
* (kadın) evini, kocasınıyönetmesini iyi bilmek.
kadın terzisi * Kadın elbiseleri diken terzi.
kadın ticareti * Kız çocukları ile kadınların ülkeler arasında gizlice kaçırılıp satılması.
kadınana * Tecrübeli, yaşlı, saygı gösterilen kadın.
kadınbudu * Yumurtaya bulanarak yağda kızartılan bir tür pirinçli köfte.
kadınca * Kadına yakışır (biçimde).
* Kadın gibi, kadına benzer.
kadıncağız * Kendisine karşışefkat ve acıma duyulan kadın.
kadıncık * Küçük kadın; zavallıkadın.
kadıncıl * Kadınlara düşkün, kadın düşkünü, zendost.
kadındüğmesi * Süs bitkisi olarak yetiştirilen, düğme biçiminde çiçek açan otsu bir bitki.
kadıngöbeği * Kızartılarak yapılan, ortasıçukurca, bir tür yumurtalıhamur tatlısı.
kadınımsı * Kadına benzeyen.
kadının fendi, erkeği yendi * kadınlar kurnazlıkta erkeklerden üstündürler.
kadının yüzünün karasıerkeğin elinin kınası * yolsuz ilişkiler kadınlar için hoşkarşılanmadığıhâlde erkekler bu gibi ilişkilerden övünme payıçıkarırlar.
kadınlar hamamı * Herkesin aynıanda ve yüksek sesle konuşmasıyla çok gürültü edilen yerler için söylenir.
kadınlaşma * Kadınlaşmak işi.
kadınlaşmak * Kadına benzer bir durum almak.
kadınlı * Kadını olan.
kadınlıerkekli * Kadın erkek karışık olarak.
kadınlık * Kadın olma durumu.
* Kadının gerekli erdem ve nitelikleri taşımasıdurumu.
kadınnine * Büyük anne.
* Yaşıepey ilerlemişkadın.
kadınsal * Kadına özgü ve kadınla ilgili.
kadınsı * Kadına özgü olan, kadına yaraşır.
* Kadın davranışlı, kadına benzer (erkek).
kadınsılaşma * Kadınsılaşmak durumu.
kadınsılaşmak * Kadın özelliği kazanmak.
kadınsılık * Kadınsı olma durumu.
* Kadın özelliği kazanmak.
kadınsız * Kadını bulunmayan.
* Karısı olmayan, eşsiz.
kadıntuzluğu * Bkz. sarıçalı.
kadırga * Hem yelken, hem kürekle yol alan, özellikle Akdeniz’de kullanılmış bir savaşgemisi.
kadırga balığı * Bkz. ispermeçet balinası.
kadidi çıkmak * çok zayıflamak, bir deri bir kemik durumuna gelmek.
kadife * Yüzeyi belirli uzunlukta bırakılmışham madde lifleriyle kaplı, parlak, yumuşak kumaş.
* Kadifeden yapılmış, kadife ile kaplanmış.
kadife çiçeği * Birleşikgillerden, çiçekleri genellikle parlak sarırenkte ve kadife görünümünde bir süs bitkisi (Tagetes).
kadife gibi * (ses, ten vb. için) yumuşak, pürüzsüz ve parlak.
kadifeleşme * Kadifeleşmek işi.
kadifeleşmek * Yumuşamak, samimî olmak.
kadifeleştirme * Kadifeleştirmek işi.
kadifeleştirmek * Kadifeleşmek işini yaptırmak.
kadifelik * Kadife gibi olma durumu.
* Kadife yapmaya elverişli olan.

Bir yanıt yazın