Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 75

keleş * Yiğit, cesur, bahadır.
* Çok yakışıklı, çok güzel.
* Vücut yapısı gösterişsiz.
* Çirkin, kötü.
* Kel.
keleşlik * Keleşolma durumu.
keleye çekmek * (inek) boğa ile cinsel ilişkide bulundurmak, boğaya çekmek.
keli görünmek * kusuru ortaya çıkmak.
keli kızmak * (seyrek öfkelenenler için) öfkelenmek.
keli körü toplamak * işe yaramaz kimseleri toplamak.
kelifit * Hidratlıdoğal magnezyum silikat.
kelik * Eski ayakkabı.
kelime * Anlamı olan ses veya ses birliği, söz, sözcük.
kelime cambazı * Kelime cambazlığıyapan kimse.
kelime cambazlığı * Sözlerle oyun yapma.
kelime hazinesi * Bkz. söz dağarcığı, söz varlığı, vokabüler, kelime kadrosu.
kelime kadrosu * Söz varlığı.
kelime karışıklığı * 343 söz karışıklığı.
kelime oyunu * Sözlerin çok anlamlı olmasından veya benzerliklerinden yararlanarak yapılan nükte veya aykırı
anlamlandırma.
* İki veya daha çok kişinin her defasında bir harf ekleyerek anlamlıkelime oluşturma oyunu.
kelime sıklığı * Dilde bir sözün kullanılma oranı, frekans.
kelime türü * Yapı, kavram, görev bakımından aralarındaki benzerliğe göre ayrılmış bulunan kelime türlerinden her biri.
Türkçede sekiz kelime türü vardır: isim, sıfat, zamir, zarf, edat, bağlaç, ünlem, fiil.
kelime vurgusu * Bir kelimede bir hecenin öteki hecelerden daha baskılısöylenişi.
kelimecik * Küçük kelime.
kelimeişahadet * “Tanrı’dan başka Tanrıyoktur ve Muhammed onun kulu ve peygamberidir” sözü; İslâmın beşşartından
biri.
kelimeleri tartarak konuşmak * sonucu hesaplayarak konuşmak.
kelimeleşmek * Kelime durumuna, söz varlığıhâline gelmek, söze dönüşmek.
kelimenin tam anlamıyla * bir durumu anlatmak için kullanılan sözün kapsadığıtam kavramla.
kelimesi kelimesine * Hiçbir kelimesini atlamadan, olduğu gibi, tıpkı, harfiyen, aynen, motamot.
kelimesiz * Sessiz, kelimeleri kullanmadan.
kelin merhemi olsa başına sürer (veya kelin medarı olsa kendi başında olur) * kendi işini halledemeyen kişiden aynıdurum için yardım istendiğinde söylenir.
kelle * Baş, kafa.
* (bazıpeynir cinsleri ve külçe durumundaki şeker gibi şeyler için) İri tane.
* Ekinlerde başak.
kelle götürmek * gereksiz bir aceleyle gitmek, koşturmak, acele davranmak.
kelle koltukta (gezmek) * gözünü budaktan esirgememek.
kelle koparmak * olumsuz ve başarısız bir durum sonunda işe, göreve son vermek.
kelle koşturmak * gereğinden çok acele etmek.
kelle kulak yerinde (olmak) * kanlıcanlıve iri yapılı olan.
* gösterişli, itibarlısayılan.
kellesinden olmak * can vermek, ölmek.
kellesini koltuğuna almak * ölümü göze almak.
kellesini uçurmak * kafasınıkeserek koparmak.
kellesini vurdurmak * öldürmek.
kelleşme * Kelleşmek işi.
kelleşmek * Kel durumuna gelmek.
kelleyi vermek * canınıfeda etmek.
kelli * “Sonra” edatı gibi, çıkma durumundaki sözlerin ardısıra geldiğinde birbirine bağladığı iki yargıdan
birincisini zorlayıcı bir sebep olarak gösterir.
kelli felli * Kılığıkıyafeti düzgün, olgun ve gösterişli (kimse), kerli ferli, gün görmüş.
kellik * Kel olma durumu.
* Çıplak, bitkisiz yer.
Keloğlan * Türk masallarının çoğunda geçen, sonunda zekâsıve yiğitliğiyle amacına eren bir kahramanın adı.
* (küçük k ile) Bir ailenin koruyuculuğuna veya bir yere çıraklığa alınan öksüz çocuklarıanlatmak için bir
okşama sözü gibi de kullanılır.
keloğlan * Hindi.
kem * Noksan, eksik.
* Kötü, fena.
kem göz * Kötü, baktığışeye nazar değdiren göz.
kem gözle bakmak * kötü niyetle bakmak.
* nazar değdiren bir bakışla bakmak.
kem küm * Verecek cevap bulamayıp açık bir anlamı olmayan gelişigüzel sözler söylemek” demek olan kem küm
etmek deyiminde geçer.
kem söz kem akçe sahibinindir * kötü söz söyleyenindir.
kemakân * Önceden olduğu gibi, eskisi gibi.

Bir yanıt yazın