Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 82

kerpeten * Bazınesneleri sıkmak veya çekmekte kullanılan, hareketli bir eksen çevresinde çapraz iki parçadan
oluşmuş, kıskaç biçimimdeki araç.
* Bu biçimde olan ve dişçekmekte kullanılan araç.
kerpiç * Duvar örmekte kullanılmak için kalıplara dökülüp güneşte kurutulmuşsaman ve balçık karışımı ilkel tuğla.
* Kerpiçten yapılmış.
kerpiç dökmek * saman ve balçık karışımınıkalıplara boşaltmak.
kerpiç gibi * çok sert ve kuru.
kerpiççi * Kerpiç yapan veya satan kimse.
kerpiçleşme * Kerpiçleşmek işi.
kerpiçleşmek * Çok sert ve kuru bir duruma gelmek.
kerrake * İnce softan hafif ve dar bir üstlük.
kerrakeli * Kerrakesi olan.
kerrat * Birçok kez.
kerrat cetveli * Çarpım tablosu.
kerte * İşaret için yapılmışçentik veya iz, kerti.
kerte * Derece, radde.
kerte kerte * Azar azar, yavaşyavaş, tedrici.
kerteleme * Kerte kerte, azar azar ilerleme durumu, tedriç.
kerteles * Teke ile iki hörgüçlü erkek devenin geriye melezlenmesiyle elde edilen bir deve türü.
kertenkele * Kertenkelelerden, uzun vücutlu, sivri kuyruklu, çevik, böcekçil, küçük sürüngen hayvan (Lacertus).
kertenkeleler * Kertenkeleleri, bukalemun ve iguanaları içine alan dört ayaklısürüngenler takımı.
kerteriz * Bir yerin pusula kertelerine (II) göre bulunduğu yön.
* Balıkçıların denizde sığlıkları belirlemek için kullandıkları işaretlerin bütünü.
kerteriz almak (veya etmek) * bir yerin hangi yönde veya geminin nerede bulunduğunu pusula ile ölçmek.
kerteriz noktası * Geminin bulunduğu yeri anlamak için kerteriz almaya yarayan, fener kulesi, duba, şamandıra gibi şeylerin
harita üzerindeki yeri.
kertesine gelmek * tam yerini ve zamanını bulmak.
kertesine getirmek * tam sırasını, en uygun zamanınıseçmek.
kerti * Kerte (I).
* (ekmek, et için) Bayat.
kertik * Kertilmişolan.
* Kertilmişyer, gedik, çentik.
kertik kertik * Üzeri kertiklerle dolu.
kertikleme * Kertiklemek işi.
kertiklemek * Kertik açmak.
kertikli * Kertiği olan.
kertilme * Kertilmek işi.
kertilmek * Kertmek işi yapılmak.
kertme * Kertmek işi.
* Çentik.
kertmek * Bir şeyin kenarında kertik açmak, çentmek.
* Sertçe sürtünmek.
kervan * Uzak yerlere yolcu ve ticaret eşyasıtaşıyan yük hayvanıkatarı.
* Toplu olarak birbiri ardınca gelen şeyler.
kervan çulluğu * Uzun ayaklı, uzun ve eğri gagalıkuşlar sınıfı.
Kervan Yıldızı * Çulpan yıldızı.
kervana katılmak * bir topluluğa karışmak.
kervanbaşı * Kervanıyöneten kimse.
kervancı * Kervan sahibi veya kervan güden kimse.
Kervankıran * Çulpan yıldızı.
kervansaray * Ana yollarda kervanların konaklaması için yapılan büyük han.
kes * Genellikle yakmak için kullanılan iri saman.
kes * Ayak bileklerini de içine alan kapalıjimnastik ayakkabısı.
kesafet * Çokluk, sıklık.
* Yoğunluk.
* Saydam olmama durumu, bulanıklık.
kesat * Alışverişte durgunluk.
* Yokluk, kıtlık.
kesatlık * Kesat olma durumu.
* Kıtlık zamanı.
kese * Cepte taşınan, içine para, tütün gibi şeyler konulan, kumaştan veya örgüden küçük torba.
* Bazışeylerin üzerine geçirilen, kumaştan çanta biçiminde kap.
* Yıkanırken kir çıkartmak için ele geçirilen, vücudu ovmaya yarayan, bürümcükten, cep biçiminde bez.
* Bir kimsenin kendisine ait parasıveya serveti.
* Su bitkilerinde içi hava ile dolu olan ve bitkinin suda yüzer durumda kalmasınısağlayan şişkinlik.
* Herhangi bir kese miktarında olan.
* Organizmanın bazı boşluklarına verilen ad.
* Beşyüz kuruşluk para birimi.
kese * Kısa, kestirme (yol).
kese çiçeği * Süs için yetiştirilen ve demet olarak çiçek açan bitki (Ceanothus).
kese kâğıdı * İçine bazışeyler konulmak için kâğıttan yapılmışkese biçiminde torba.

Bir yanıt yazın