Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 87

kevgir * Uzun saplı, yayvan ve delikli kepçe.
* Haşlanmışyiyeceklerin sıvılarınıveya bazısıvılarısüzmek için kullanılan, delikli, genellikle yuvarlak biçimli
mutfak kabı, süzgeç.
Kevser * Cennette bulunduğuna inanılan kutsal su.
kevser gibi * (içecekler için) tatlı, lezzetli.
keyfetme * Keyfetmek işi.
keyfetmek * Hoşve eğlenceli vakit geçirmek.
keyfî * İsteğe bağlı olan.
* Gerçeğe, akla, yol ve yöntemine uymayan.
keyfi bozulmak * hastalanmak.
* canısıkılmak, rahatıkaçmak.
keyfi bilmek (biri) * isterse yapmak, nasıl isterse öyle yapmak.
keyfi gelmek * neşelenmek.
keyfi kaçmak * neşesi kalmamak.
keyfi oluncaya kadar * razı oluncaya kadar.
keyfi sıra * (birinin) Kendi istediği gibi.
keyfi yerinde * Neşesi, sağlığıyerinde.
keyfi yerinde * sağlığı, neşesi, mutluluğu bulunmak.
keyfîlik * Keyfî olma durumu.
keyfince * İsteğine göre, nasıl isterse, dilediğince, keyfine göre.
keyfinden bayılmak (veya dört köşe olmak) * bir şeyden çok kıvanç duymak.
keyfine bakmak * dilediğince yaşamak, güzel vakit geçirmek.
keyfine gitmek * isteğine uygun davranmak.
keyfini çıkarmak * bir şeyden iyice tat almak.
keyfini kaçırmak (veya bozmak) * üzmek.
keyfini yapmak * her türlü istek ve dileği yerine getirmek.
keyfinin kâhyası olmamak * birine karışmaya hakkı olmamak.
keyfiyet * Nitelik.
* Durum.
keyif * Vücut esenliği, sağlık.
* Canlılık, tasasızlık, iç rahatlığı.
* Hoşvakit geçirme.
* İstek, heves, zevk.
* Alkollü içki ve başka uyuşturucu maddeler kullanıldığında insanda görülen durum.
* Yolsuz ve kural dışı istek.
* Esrar.
keyif benim, köy Mehmet ağanın * “hiçbir şeyi tasa etmiyorum, işlerim yolunda” anlamında kullanılır.
keyif çatmak * keyfetmek.
keyif ehli * Rahatına düşkün kimse.
keyif etmek * Bkz. keyfetmek.
keyif hâli * İçkili, çakırkeyf.
keyif sormak * birine “iyi misiniz”, “nasılsınız” sorularınıyönelterek sağlığıhakkında bilgi almak; saygı göstermek.
keyif sürmek * sıkıntısız, rahat yaşamak.
keyif vermek * neşe vermek, sarhoşetmek.
keyiflenme * Keyiflenmek işi.
keyiflenmek * Keyifli duruma gelmek, neşelenmek.
keyifli * Keyfi yerinde, neşeli.
keyifli keyifli * Keyifli bir biçimde, keyifli olarak.
keyifsiz * Sağlığıpek yerinde olmayan, rahatsız.
* Neşesiz.
keyifsizlenme * Keyifsizlenmek işi.
keyifsizlenmek * Biraz hastalanmak.
keyifsizlik * Keyifsiz olma durumu.
keylus * Bkz. kilüs.
keymus * Bkz. kimüs.
kez * Bir olgunun, bir olayın tekrarlandığını belirtir, defa, kere, sefer.
keza * Tekrarlamalardan sakınmak amacıyla “aynı, aynı biçimde” anlamında kullanılır.
kezalik * Bkz. keza.
kezzap * Derişik nitrik asidin halk arasındaki adı.
-kı/ -ki * Bkz. -gı/ -gi.
kı ble * Namazda yönelinen yön.
* Güneyden esen yel.
* Sıkıntılı bir durumda yardım umarak başvurulan yer.
kı blenüma * Kı ble yönünü göstermek için, bulunulan yere göre özel işareti olan pusula.

Bir yanıt yazın