Kategoriler
L SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük L Sayfa 16

lokantacı * Lokanta işleten kimse.
lokantacılık * Lokanta işletme işi.
lokantalı * Lokantası olan.
lokatif * İsim hâllerinden bulunma durumu, -de hâli.
lokavt * İşverenin işçileri topluca işten uzaklaştırma veya işten çıkarma kararı.
lokma * Ağza bir defada alınıp götürülen yiyecek parçası, sokum.
* Mayalıhamuru yuvarlak lokmalar durumunda kızgın yağa döküp kızarttıktan sonra şerbete atarak yapılan
bir tatlı.
* Türlü kalınlıktaki cıvataları, boşluğuna geçirip sökmeye veya sıkıştırmaya yarayan metalden alet.
* Yemek.
* Genellikle haksız olarak ele geçirilen mal veya para.
lokma anahtar * Altıveya sekiz köşeli, vidalarısökmeye yarayan alet.
lokma başlığı * Lokmaların takıldığıparça.
lokma çiğnenmeden yutulmaz * her işin emekle yapılır.
lokma dökmek * lokma tatlısıyapmak.
* konuk için yemek hazırlamak.
lokma etmek * (dervişler arasında) yemek yemek.
* yemek.
lokma göz * Dışarıfırlamışgöz, patlak göz.
lokma gözlü * Fırlak, patlak gözlü.
lokma lokma * Lokmalar durumunda, lokma biçiminde bölünmüşolarak.
lokma tatlısı * Mayalıhamuru küçük yuvarlak lokmalar durumunda kızgın yağa döküp kızarttıktan sonra şerbete atarak
yapılan bir tatlı, lokma.
lokmacı * Lokma yapan veya satan kimse.
lokmacık * Küçük bir lokma.
lokmacılık * Lokmacı olma durumu veya lokmacının işi.
Lokman hekimin ye dediği * (şaka) tadı güzel olan şeyler için kullanılır.
lokman ruhu * Eter.
lokmasıağzında büyümek * üzüntü veya iştahsızlık sebebiyle lokmasınıyutamamak.
lokmasınıdökmek * bir ölünün hatırası için lokma döküp dağıtmak.
lokmasınısaymak * sofrasında yemek yiyen kimsenin ne kadar yediğine dikkat etmek.
lokomobil * Sanayi ve tarımda kullanılan, tekerlekler üzerine kurulmuş, istenilen yere çekilebilen patlamalımotor veya
buhar makinesi.
lokomotif * Vagonlarıçeken, tekerlekli, buharlı, elektrikli, termik motorlu veya sıkıştırılmışhavalımakine.
lokomotifli * Lokomotifi olan.
lokomotifsiz * Lokomotifi olmayan.
lokosit * Akyuvar.
lokum * Şekerli nişasta eriyiğini pişirip hafif ağdalaştırarak yapılan, küçük küp veya dikdörtgen biçiminde kesilen
şekerleme, kesme, lâtilokum.
lokum gibi * tatlı, güzel, yumuşak şeyler için söylenir.
* çok güzel (kadın).
lolo * Gösteriş, kabadayılık.
lololo * Ters ve olumsuz davranışiçin söylenen bir söz.
lombar * Gemi bordalarına, küpeştelerine açılan dörtgen biçiminde delik.
lomboz * Kamaralarla alt güverteleri aydınlatmak için bordalardan ve güvertelerden açılan yuvarlak pencere.
lonca * Belli bir işkolunda usta, kalfa ve çırakları içine alan dernek, korporasyon.
lonca ustası * Lonca başkanı.
loncacılık * Lonca kuruluşlarına dayanan ekonomi ve devlet anlayışı.
london * Landon.
longa * Türk müziğinde yörük özellik taşıyan oyun havası.
longoz * Deniz veya ırmaklarda birdenbire derinleşen yer.
longpley * Uzun devirli plâk, uzunçalar.
lop * Yumuşak, yuvarlak ve irice.
lop * Bir organın yuvarlak ve birbirinden ayrılmışparçalarından her biri.
lop et * Yağsız, iyi pişmiş, iri parça et.
lop incir * İri ve yumuşak bir tür incir.
lop lop * İri parçalar durumunda (yemek veya yutmak).
lop yumurta * Suda çok kaynatılmışkabuklu yumurta.
lopçuk * Küçük lop.
loppadak * Lop diye ses çıkararak.
lopur * Bir şeyi yerken veya yutarken çıkan ses.

Bir yanıt yazın