lokantacı | * Lokanta işleten kimse. |
lokantacılık | * Lokanta işletme işi. |
lokantalı | * Lokantası olan. |
lokatif | * İsim hâllerinden bulunma durumu, -de hâli. |
lokavt | * İşverenin işçileri topluca işten uzaklaştırma veya işten çıkarma kararı. |
lokma | * Ağza bir defada alınıp götürülen yiyecek parçası, sokum. * Mayalıhamuru yuvarlak lokmalar durumunda kızgın yağa döküp kızarttıktan sonra şerbete atarak yapılan bir tatlı. * Türlü kalınlıktaki cıvataları, boşluğuna geçirip sökmeye veya sıkıştırmaya yarayan metalden alet. * Yemek. * Genellikle haksız olarak ele geçirilen mal veya para. |
lokma anahtar | * Altıveya sekiz köşeli, vidalarısökmeye yarayan alet. |
lokma başlığı | * Lokmaların takıldığıparça. |
lokma çiğnenmeden yutulmaz | * her işin emekle yapılır. |
lokma dökmek | * lokma tatlısıyapmak. * konuk için yemek hazırlamak. |
lokma etmek | * (dervişler arasında) yemek yemek. * yemek. |
lokma göz | * Dışarıfırlamışgöz, patlak göz. |
lokma gözlü | * Fırlak, patlak gözlü. |
lokma lokma | * Lokmalar durumunda, lokma biçiminde bölünmüşolarak. |
lokma tatlısı | * Mayalıhamuru küçük yuvarlak lokmalar durumunda kızgın yağa döküp kızarttıktan sonra şerbete atarak yapılan bir tatlı, lokma. |
lokmacı | * Lokma yapan veya satan kimse. |
lokmacık | * Küçük bir lokma. |
lokmacılık | * Lokmacı olma durumu veya lokmacının işi. |
Lokman hekimin ye dediği | * (şaka) tadı güzel olan şeyler için kullanılır. |
lokman ruhu | * Eter. |
lokmasıağzında büyümek | * üzüntü veya iştahsızlık sebebiyle lokmasınıyutamamak. |
lokmasınıdökmek | * bir ölünün hatırası için lokma döküp dağıtmak. |
lokmasınısaymak | * sofrasında yemek yiyen kimsenin ne kadar yediğine dikkat etmek. |
lokomobil | * Sanayi ve tarımda kullanılan, tekerlekler üzerine kurulmuş, istenilen yere çekilebilen patlamalımotor veya buhar makinesi. |
lokomotif | * Vagonlarıçeken, tekerlekli, buharlı, elektrikli, termik motorlu veya sıkıştırılmışhavalımakine. |
lokomotifli | * Lokomotifi olan. |
lokomotifsiz | * Lokomotifi olmayan. |
lokosit | * Akyuvar. |
lokum | * Şekerli nişasta eriyiğini pişirip hafif ağdalaştırarak yapılan, küçük küp veya dikdörtgen biçiminde kesilen şekerleme, kesme, lâtilokum. |
lokum gibi | * tatlı, güzel, yumuşak şeyler için söylenir. * çok güzel (kadın). |
lolo | * Gösteriş, kabadayılık. |
lololo | * Ters ve olumsuz davranışiçin söylenen bir söz. |
lombar | * Gemi bordalarına, küpeştelerine açılan dörtgen biçiminde delik. |
lomboz | * Kamaralarla alt güverteleri aydınlatmak için bordalardan ve güvertelerden açılan yuvarlak pencere. |
lonca | * Belli bir işkolunda usta, kalfa ve çırakları içine alan dernek, korporasyon. |
lonca ustası | * Lonca başkanı. |
loncacılık | * Lonca kuruluşlarına dayanan ekonomi ve devlet anlayışı. |
london | * Landon. |
longa | * Türk müziğinde yörük özellik taşıyan oyun havası. |
longoz | * Deniz veya ırmaklarda birdenbire derinleşen yer. |
longpley | * Uzun devirli plâk, uzunçalar. |
lop | * Yumuşak, yuvarlak ve irice. |
lop | * Bir organın yuvarlak ve birbirinden ayrılmışparçalarından her biri. |
lop et | * Yağsız, iyi pişmiş, iri parça et. |
lop incir | * İri ve yumuşak bir tür incir. |
lop lop | * İri parçalar durumunda (yemek veya yutmak). |
lop yumurta | * Suda çok kaynatılmışkabuklu yumurta. |
lopçuk | * Küçük lop. |
loppadak | * Lop diye ses çıkararak. |
lopur | * Bir şeyi yerken veya yutarken çıkan ses. |
Kategoriler