lütfeylemek | * Lütfetmek. |
lütuf | * Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik, yardım, ihsan, inayet, atıfet. |
lütuf dilemek | * yardım istemek. |
lütufkâr | * İyiliksever, kibar. |
lütufkârane | * İyilikle davranarak. |
lütufkârlık | * Lütufkâr olma durumu. |
lüzucet | * Yapışkanlık, yapışkan olma durumu. * Yapışıp uzayan şeyin durumu. |
lüzucî | * Yapışkan. |
lüzum | * Gerek, gereklik, gereklilik, icap. |
lüzum görmek (veya görmemek) | * gerekli bulmak (bulmamak) gerekli görmek (görmemek). |
lüzum var | * gerekli. |
lüzum yok | * gereksiz. |
lüzumlu | * Gerek, gerekli, lâzım. |
lüzumlu lüzumsuz | * Yerli yersiz, gerekli gereksiz. |
lüzumsuz | * Gereksiz. |
lüzumsuz adam | * Bir işiçin gereken nitelikleri taşımadığıhâlde orada görevli olarak bulunan veya avare, boşve ilgisiz kimse. |
lüzumsuz görmek | * gereksiz bulmak. |
lüzumsuz yere | * boşyere, gerek yokken. |
lüzumsuzca | * Gereksiz olarak. |
lüzumsuzluk | * Gereksizlik. |
lüzumundan fazla | * gerekenden çok. |
Lw | * Lorentiyum’un eski kısaltması. |
Kategoriler